Ayşegül Genç - Sami Yaylalı

Bir Duvar Filmi: Beş Kırık Kamera

Amatör bir yönetmen olan Emad Burnat köyüne çekilen duvarı ve o duvarın yıkılması için verilen mücadeleyi birbiri ardınca kırılan beş kamerası ile çekmiştir. Bu yüzden filmin adı 5 Broken Cameras… İsrailli yerleşimciler apartmanlar yaparak ve köy halkını bir duvarın ardına sıkıştırarak o bildik işgalci tutumunu devam ettirmektedir. Köyündeki bu zulme dur demek adına Emad Burnad kamerası ile tüm olan biteni kaydeder. Hatta küçük oğlunun dilinden dökülen ilk kelimelerden biri de “duvar” olmuştur. Bu amatör yönetmenin çabaları kısmen sonuç verir ve köye çekilen duvarın bir kısmı yıkılır. Diğer yandan bu belgesel geçtiğimiz günlerde Oscar’a aday gösterilmiş, Emad Burnat ABD’ye davet edilmiş, lakin yönetmen Filistinli olması hasebiyle ülkeye alınmamıştır. Kriz daha sonra çözülse de Emad Burnat ve onun köyünde yaşayan herkes halen bir krizi hayat diye yaşamaya devam etmektedirler. İşte o duvar Batı Şeria duvarıdır. 2002 yılında Ariel Şaron ile başlayan bu duvarla Batı Şeria bölgesinin etrafı sınırlandırılmıştır. Kameralar, gözetleme kuleleri, elektrikli teller ile kaplı bu duvar 8 metre yüksekliğindedir ve maliyeti kilometre başına bir milyon dolardır, bittiğinde 760 km olacak olan duvar ve geçtiği yerleri hayalet şehre çeviriyor.

Duvar Tenisi

Duvar tenisi (Squash) olarak da bilinen bu spor dalı iki veya dört kişiyle duvara karşı raket ve top eşliğinde oynanır. Oyunda mesafe kısa olduğu için hızın ve gücün önemi fazladır. Squash salonunun 3 tarafı düz duvar özelliğinde olmalıdır. Topun dönüşünü, yönünü, hızını etkileyecek her hangi bir pürüz duvarı işlevsizleştirir. Henüz yeterince tanınmayan bu sporun 5-10 yıl sonra olimpiyatlara dahil edilmesi için dünya squash komitesi tarafından olağanüstü çaba harcanmaktadır.

Bahçesi Olanın Üzerine Duvarlar Yürümez

Eski evlerde bahçe duvarları insan boyunu aşar ve sokağa bakan bir penceresi olmazdı. Evler sokağa, dış dünyaya değil avluya, içe belki de kalbe bakardı. Duvarlar mahremiyeti korurdu. Bahçede gezinen çocuklar ve kadınlar bugünkünden daha fazla rahat ederlerdi evlerinde… İnsanların bir ayağı bahçeler sayesinde toprakta olurdu. Ekmek kırıntıları duvar üstlerine saygı ile konulur, kuşlara yem olması arzulanırdı. Sonradan balkonlar çıktı, bahçeler yaşanılası değil bakılası birer nesneye dönüştü. Balkonlar evimizin mahremiyetini sokağa taşıdıkça yüzümüzdeki edep perdesi de sökülmeye başladı.

Utanç Âbidesi: Berlin Duvarı

2. Dünya Savaşı’ndan sonra işgal edilen Almanya, doğuda Sovyet Rusya’nın batıda ise Amerika, Fransa ve İngiltere’den oluşan müttefiklerin yönetimi altındaydı. Sovyetlerle Müttefiklerin arası açıldıkça, Komünizm Kapitalizm ayrışması kesinleşince Doğu Almanya’dan yani Kominist Rusya’dan insanlar Batı Almanya’ya kaçmaya başladılar. Bu durumu engellemek için Doğu Almanya meclis kararıyla 13 Ağustos 1961’de bir gecede 46 kilometrelik Berlin Duvarı’nı inşa ettirdi. Almanlara göre utanç duvarı olarak nitelenen bu duvar yıllarca birçok tartışmanın konusu oldu. 1989 yılında Doğu Almanya’nın geçiş yasağını kaldırmasıyla birlikte utanç duvarı yıkıldı. Duvardan bazı kalıntılar turistik amaçla ayakta tutulmaktadır.

Ağlama Duvarı

Mescidi Aksa’nın Batı Duvarı. Yahudilere göre kutsal, bu kutsallık da Hz. Süleyman’ın yaptırdığı mabedin ayakta kalan tek duvarı olduğu iddiasından ve bu duvarın kıyamet zamanı yeniden inşa edileceğine inanmalarından kaynaklanıyor. Son zamanlarda taşlar arasında görülen nemlenmeyi kıyametin yakınlığına yoranlar da var. Kimilerine göre ise ağlama duvarı asli vazifesini görüyor ve Yahudilerin günahlarına ağlıyor. İşin doğrusunu Allah bilir.

Duvar Gazetesi

Bizim sadece okullarda teşvik amaçlı yapıldığını sandığımız duvar gazetesi aslında bilinen en eski iletişim aracıdır. Gazetenin ilkel bir sürümü de diyebiliriz. Özellikle az gelişmiş ülkelerde şehir köy meydanlarına asılarak okuma yazma bilen biri tarafından halka yüksek sesle okunur. Özellikle basım dağıtım masraflarını karşılayamayan ülkeler ile zaten basılan bir gazete olsa bile onu alacak parası bulunmayan halk arasında bir köprü görevi görür. Asya, Afrika, güney ve orta Amerika’da yaygın bir biçimde kullanılır. Bol resimlidir, en çok iki makale bulunur.

Çin kültür devriminde ise en çok kullanılan araç olmuştur. Rahmetli Metin Yüksel de bir duvar gazetesi ile davasına hizmet etmiş bir gençtir. Her sabah Fatih Postanesi’nin yakınına duvar gazetesini koyar, gün boyu başında nöbet tutar akşam eve götürüp ertesi gün için yenisini hazırlardı. Çoğu kez çizimleri kendisi yapardı. İletişimin sınırlandırıldığı her zaman diliminde duvar gazeteleri devreye girmektedir.

Duvarların Arkasında

Duvarların Arkasında aslında bir belgesel film olarak neticelenecekti. Ama toplanan dokümanlar öylesine çeşitli ve önemliydi ki bir kitabın çıkması lüzumlu oldu. Gazeteci-yazar Ayşe Böhürler’in yaklaşık üç yıllık çalışmasının ürünüdür bu kitap. 13 Müslüman ülkeden 140’a yakın kişiyle yapılan röportajlar orijinal metinlerinin Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca, Urduca ve Malayca’dan çevrilip sunuluyor. İslam ülkelerinde kadının konumunu ve yaşantısını kadın milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu başkanları, kadın aktivistler, medya mensupları, yazar ve sanatçılar, öğretmenler, öğrenciler ve daha birçok meslek alanından kişiler anlatıyor.

Gazze Grafitinin Anavatanıdır Artık

Grafiti belki de mağara duvarları ile başlayan bir serüvendir. Günümüzdeki anlamıyla grafitinin ana çıkış noktası II. Dünya Savaşı günlerine denk gelmektedir. Berlin Duvarı’nın her iki yanı protest kişilerce boyanarak, yazı ve sloganlarla bezenirdi. 1960’lı yıllarda ABD’de yayılmaya başlayan grafiti hem politik gruplarca hem sokak çetelerinin yerlerini belirlemek amacıyla kullandığı bir alan olmuştur. Ardından bağımsız bireyler grafitiyi geliştirdi ve işin sanatsal yönü ön plana çıkmaya başladı. Birçok ülkede ve şehirde grafitiyi yasaklayan yasalar getirilirken, bugün Gazze’de farklı politik grupların hepsi grafitiyi destekliyor ve teşvik ediyor. Zira Gazzeliler için grafiti sanatın yaşam boyutu. İlk intifada sırasında Graffiti İntifada yönetiminin halk ile iletişim aracı olmuş, 94’te Filistin yönetiminin gelişiyle birlikte temizlenen duvarlar, 2000′de başlayan İkinci İntifada sırasında yeni, beyaz bir sayfa olmuş grafiti sanatçılarına. Bugün siyasî değeri de oldukça yüksek olan grafiti, Gazze′de en çok önemsenen sanatsal faaliyetlerden biri...

Çin Seddi

Milattan önce 4. yüzyılın sonlarında Çin’in ilk imparatoru olan Kin Shi Huang tarafından inşasına başlandı. İmparatorun amacı, kurduğu imparatorluğun sınırlarını güvence altına almak, kuzeyden gelecek Türk saldırılarına karşı nokta çözüm değil bir cephe çözümü hazırlamış olmak, kendisine karşı olası iç isyanları ülke sınırları dışına çıkmadan çözümlemekti. Yaklaşık 200 yıl süren inşa sürecinden ötürü imparator amaçlarına ulaşamadı ancak torunları bu amacın meyvelerini afiyetle yedi. Bu durumdan etkilenen Türkler Kavimler Göçünü başlatmak zorunda kaldı. Seddin büyük bir kısmı halen ayaktadır. Uzaydan ya da aydan görülebilen tek insan yapısı olduğu iddia edilir.

Zülkârneyn Seddi

Kur’ân’ı Kerim’de Kehf Sûresi’nin 83. ve 98. ayetleri arasında Zülkarneyn Aleyhisselamdan bahsedilir. Peygamber ya da evliya olduğu konusunda çeşitli görüşler vardır. Zülkarneyn (a.s.) ile ilgili bazı bilgilerin Tevrat ve Zebur’da da var olduğu ve Peygamberimize Zülkarneyn (a.s.) ile ilgili soruların bu nedenle sorulduğu bilinmektedir. Kehf Sûresi’ndeki ayetlerde Yecüc ve Mecüc kavimlerine karşı Zülkarneyn’nin (a.s.) bir set çektiğinden bahsedilmektedir. Bu set insanların da yardımıyla demir ve bakır madenlerinden olup iki dağ arasına çekilmiştir. Kıyamet zamanına kadar ayakta kalacağı Kur’ân’da geçmektedir.

The Wall

1979’da çıkan Pink Floyd Albümü. Pink isimli bir karakterin toplumdan soyutlanış öyküsünü anlatan parçalar arası bütünlüğü olan sağlam bir albüm. Bu albümden esinlenilerek bir film de çekilmiş. Albümdeki en ünlü şarkı Another Brick in the Wall’dir. (Duvarda bir tuğla). Eğitim sistemine getirilen sıkı bir eleştridir. Liberal çevrelerin adeta milli marşı niteliğini taşır. Albümdeki Pink karakteri aslında Pink Floyd grubunun kurucusu ve solisti Roger Waters’ın hayatından izler taşımaktadır. The Wall yani duvar da bu öykünün imgesidir.


Ayşegül Genç'ın Yazısı.