Bahar ayı geldi, havalar ısınmaya başladı, çiçekler açtı, göçmen kuşlar geri dönüyor. Fotoğrafçılar için yine yollara düşme, en güzel manzara fotoğrafını yakalama serüveni yeniden başladı. Tabii güzel manzara fotoğrafları için en önemli unsurun ışık olduğunu söylemeye bile gerek yok. Bu nedenle de doğru zamanda ışığın yakalanmış olması son derece önemlidir. Işığın fotoğrafa etkisi, yılın belli mevsimlerine, aylarına, günlerine hatta saatlerine göre değişir. Işık gün içinde o kadar değişkenlik gösterir ki bazen bunu çıplak gözle görmek mümkün bile olmaz. Ancak fotoğraf çekenler ışığın belli saatlerde fotoğraf çekimi için çok özel bir hal aldığını bilirler. Bu zaman dilimlerine altın saat ya da golden hour veya magic hour (sihirli saat) isimleri verilmiştir. Işığın daha yumuşak, renklerin daha doygun ve gölgelerin daha uzun olduğu bu saatler dış mekan fotoğrafları için ideal saatlerdir ve gerçekten sihirli ışık oyunları mekanlara büyülü bir hava katar. Altın saat gündoğumu sonrası ile gün batımından öncesi kısa bir süreyi ifade eder. Gündoğumu ve batımı saatleri değiştiği için bu saatler mevsimlere, aylara hatta günlere göre hep değişir. Ancak tecrübeler göstermiştir ki, gün doğumundan itibaren ilk yarım saat ve gün batımından önceki yarım saatlik zamanlar, bu tip çekimler için en uygun olan zamanlardır. Tabii şunu da unutmamak gerek; aslında bu zaman dilimini sadece gün doğumu sonrası ve gün batımı öncesiyle sınırlamamak gerek. Çünkü gün doğumu öncesi ve gün batımı sonrası da fotoğraf çekimi için çok özel saatlerdir. Gökyüzünün renkleri ve ışık huzmeleri o saatlerde çok daha sihirli görüntüler sunabilir.

1-) Muhammet Tayfur Bacak tam da bizim bahsettiğimiz altın saat konusuna uygun bir fotoğraf göndermiş. Altın saatin fotoğrafa kattığı sihri gösteren güzel bir örnek oldu bu fotoğraf. Yumuşak ışığın bulutlara, tarlaya, ağaçlara ve fıskiyelerden akan suya etkisi nasıl da sihirli olmuş. Eğer öğle vakti bu fotoğraf çekilseydi inanın çok sıradan bir fotoğraf olurdu. Hatta tarlayı sulayan fıskiyeleri bir çoğumuz göremezdi bile. Yandan gelen yumuşak ışık başka zaman dikkatimizi çekmeyen birçok şeyi gözler önüne sermiş.

2-) Sinem Sertel gönderdiğin fotoğraflar içinden en olgun olanını yayınlıyoruz. Anladığım kadarıyla temel fotoğrafçılık konusunda fazla bir sıkıntın yok. Konulara temel yaklaşımın, yenilik arayışın, farklı ne çekebilirim diye yaptığın gözlemlerin güzel. Mesela bu sayfamıza aldığımız mantar fotoğrafın böyle bir arayışın ürünü. Makro çalışma hususunda da belli bir kıvama gelmişsin. Gönderdiğin diğer fotoğrafları da göz önüne alarak netlik konusuna, küçük ayrıntılara ve konuları çerçevelemeye (yani kadraja) daha da özen göstermen gerektiğini söyleyebilirim.

3-) Yücel Kılıç Edirne Üç Şerefeli Camii fotoğrafını göndererek sanki bana Edirne’ye davet mektubu göndermiş gibi oldun. Fotoğrafı Hasan Sezai Vakfı’ndan çektiğini söylüyorsun. Benim geçen baharda çıktığım ama fotoğraf çekmeye fırsatım olmadığı yerden çekmişsin. Ellerine sağlık, sanki ben çekmiş gibi oldum. Çünkü oradan fotoğraf çekememek içimde bir ukde olarak kalmıştı. Ama inşallah ilk geldiğimde birlikte yeniden çekmek nasip olur. Fotoğrafa gelirsek; camiyi aşağı kısma yerleştirip sanki maviye boyanmış bulutları daha geniş olarak kareye yerleştirmen güzel olmuş. Çünkü caminin etrafı çok sıkışık ve karışık olduğu için zaten ne olduğu anlaşılmazdı. Yeri gelmişken yurtta kalan arkadaşların hepsine kucak dolusu selamlar…

4-) Senanur Oğuz gönderdiğin diğer fotoğrafları da göz önüne alırsak fotoğrafçılığın alfabe kısmını çoktan geride bırakmışsın. Artık neyi nasıl çekeceğin konusunda fazla tereddüt göstermediğin anlaşılıyor. Konuları yakalama hususunda göz aşinalığın olduğu anlaşılıyor. Kuru yapraklar arasında filizlenmeye başlamış yaprakları görüp fotoğrafını çekmek birçoklarının aklına gelmeyebilir. Ama sen farketmişsin, bu güzel bir gelişme. Bu arada diğer fotoğraflarınla birlikte düşündüğümüzde makineyi (Canon EOS 600D) otomotik ayarlarda değil de manuel ayarlarda kullanmalısın. Renk ayarlarını, pozlamayı, diyaframı (buna bağlı olarak alan derinliğini) hatta netliği bile bazen bizim yapmamız çok daha iyi sonuç verecektir. Çok daha iyisini yapabilecek potansiyelin var. Yenilerini bekliyorum…

5-) Ayşenur Akten gönderdiğin fotoğraflar içinde en hareketli olanı yayınlıyoruz. Hayvan fotoğrafları özellikle sevimli yavrularıyla birlikte çekilirse her zaman ilgiyle takip edilir. Bu sebepten olsa gerek diğer fotoğrafların içinde en çok bu kare ilgimi çekti ve bunu yayınlamalıyım dedim hemen. Genel olarak başarılı olduğunu söylemeliyim ilk başta. Netlik, ışık ayarları, tam yavrunun sanki annesini öpüyormuş gibi bir konumda fotoğraf çekilmesi karenin özenle çekildiğini gösteriyor. Canlıları (özellikle hayvanları) çekerken çoğunlukla mümkün olmaz ama kareyi oldukça sade tutmak oldukça iyi sonuç verecektir. Mesela bu karede önde giden koyunları ya tam kareye dahil etsek ya da tamamen dışarıda bıraksak göze daha hoş gelen bir fotoğrafımız olurdu.

Altın Saat İçin Çok Yararlı Bir Uygulama

Eskiden beri fotoğrafçılar gidecekleri yerlerin gün doğumu ve gün batımı saatlerini not alarak tespit ederlerdi. Ancak http://jekophoto.eu internet sitesi, dünyanın her noktası, her ayı ve her günü için altın saatleri tespit etmenize imkan veren bir uygulamayı başlattı. Web sayfasının en üst sağ kısmında bulunan tools linkine tıkladığımızda açılan sayfanın en altında Twilight Calculator - Blue Hour / Golden Hour (mavi ve altın saat hesaplayıcı) uygulaması karşımıza çıkıyor. Bu uygulamaya tıkladığımızda ise karşımıza bir dünya haritası geliyor. İstediğimiz yeri ve tarihi seçerek en alt sağ kısımda bulunan submit tuşuna bastımızda aylık olarak gün doğumu ve batımındaki altın saatler liste olarak önümüze geliyor. İsterseniz bu saatleri PDF haline getirebilir ya da yanınıza almak için yazdırabilirsiniz. Özellikle yeni yerlere seyahat etmek isteyenler için gerçekten çok faydalı bir uygulama. İncelemekte ve kullanmakta fayda var.


H. İbrahim Kurucan'ın Yazısı.