Siz kaç kızın iki beden büyük pardösüsünü ve büyük eşarbını kurumuş bir güle benzetip vicdanınızda sakladınız. Siz de ideal örtülüleri  bir eş bir yoldaş olarak görmeyerek ve evlenmeyerek onları ulaşılmazlar rafına kaldırmadınız mı?

sım Gültekin geçen sayıda bir yazı yazmıştı ve örtülüleri “ideal örtülüler” ve “kötü örtülüler” olarak ikiye ayırmıştı. O yazıyı okurken kendi  örtünme serüvenimi hatırladım.

Üniversiteye başladığım doksanlı yıllarda ideal örtülü modeli fazlaydı. Kıyafetlerde süs ve gösterişi çağrıştıracak bir  takım unsurlar göremezdik. Bu yönüyle tesettür tüm kızları eşitlerdi. Ve ideal örtülü olmak aslında fark edilmekten,  tanınmaktan soyunarak sadece “olmak” hâline getirirdi insanı. Önce mütesettirdiniz sonra Ayşe veya Fatma… Kötü  örtülüler ise elektrik kaçağıydı... Birkaç erkeği çarpmak adına takva azığından verdiklerine üzülürdük en fazla. Model aldığımız ideal  örtülü ablalarımız edebin cismanileşmiş bir hâli olup yol gösterirlerdi. Bu yüzden onların bize karışmasını gönülden isterdik. Hatalarımızı düzeltmelerini, ardımızdan dua etmelerini, “Allah rızası için” denildiğinde ellerinden ne geliyorsa yapmalarını hayranlıkla  zlerdik. 

Bizim için bir kahraman olan bu ablalar, kimine göre iflah olmaz bir neslin devamıdır. Çünkü bir kıvranma noktasının, bir kıvrılma  noktası hâline gelişine en güzel örnektir onlar. Köylerde kalması umulmuş, bilim ve batıya kayma ile bir daha nefesleneceği  düşünülmemiş bir davanın yeniden yeşerdiği bir zaman diliminden kalmadırlar… Sibel Eraslan’ın dediği gibi “Özneci 68lerle nesneci 90ların arasında sıkışmış sessiz bir berzah gibi”… Onların devamı olan bizler ise nefsini maksimum noktada sorgulayan, vaaz baskınları yapan, her önüne gelen kadına kitap uzatan başörtülü kızlar değildik artık. Giyimde onları örnek alsak da onlar gibi  cesur değildik. Teorik açıdan kapasitemiz genişlerken pratikte hataya düştük. Onlar hazır bilgiden ziyade deneme yanılma yöntemleri  ile ulaşılmış bir itidalin sancılarını çektiler bizlerse her hareketimize uygun bir fetva merci aradık.

Akademik alanda boy  gösteren, gazetelerde yazmaya başlayan, şiir yazan, erkek-kadın ilişkisini kendi gözüyle anlamlandırmaya çalışan hanımlardık. Kapitalizm, özgürlük, serbest pazar, zaten dalgalı olan ruhlarımızı ziyadeleştirdi. Bizim gibi ne dinine vâkıf ne de amellerine hâkim  olabilen yeni nesil kızlar aktığımız su yolunu seçerken bizi en az kanatacak, canımızı en az acıtacak olana yönelmeye başladık. Ne  başımızı açacak kadar isyankâr, ne de ideal örtülü olacak kadar cesurduk. Sistem ve modern toplum için köşelerimizi tıraşladık, sivriliklerimizi yonttuk. Ablalarımızı  gördüğünde yüzü ekşiyen ve onları kendi anlayışlarına indirilmiş bir darbe gibi gören kadınlar ile  bir terazide dengeye gelme çabası verdik. Evlerinden nefret eden cahil kadınlar ile modern hayatın iplerinde sallanan cahil kadınlar arasında bir cenderede sıkışıp kaldık. Kah ezildik, kah boşlukta sallandık. 

İşte bu yüzden ardımızdan yetişen doksan kuşağı; ideal örtülü olan, sapasağlam duran o ablalara hayal kahramanı gözüyle bakıp  ulaşılmazlar rafına kaldırdı ve bizim yıkık dökük perişan hâlimizi model aldı. Belki toparlanabilseydik, liberal söylemlerin etkisi yüzünden “emri bil maruf nehyi anil münker”den vazgeçmeseydik, herkes istediği gibi yaşasın demeyi kendimize ar görürdük. O  ablalarımız; öğrendikleri her ayet ile Resulullah gibi yaşlanırken bizler böyle tipi gibi, çakı gibi, artist gibi kalmazdık!

Ama yine de her kötü örtülü kadının içinde ideal örtülü olma potansiyeli vardır ve örtülü bir kadın Allah ile olan bağını dışarı her  çıkışında yeniliyor demektir. Kapı çaldığında evin içinde sağa sola koşturup eşarbını arayan her kız, içinde bir yerlerde “Allah  korkusunu” pekiştiriyor demektir. Laikliğin yılmaz müdafileri ile cebelleşmeyi göze alıyor ve bu her göze alış ile derecesi düşük de olsa bir cihada yelken açıyor demektir. Ve her gün bir ayet ile hemhal olmak yine de olmamaktan iyidir değil mi?

O zaman şimdi de beylere soralım. Peki, siz kaç kızın iki beden büyük pardösüsünü ve büyük eşarbını kurumuş bir güle benzetip vicdanınızda sakladınız. Siz de ideal örtülüleri bir eş bir yoldaş olarak görmeyerek ve evlenmeyerek onları ulaşılmazlar rafına  kaldırmadınız mı? Şimdi birlikte ürettiğimiz kötü örtülü kızlara bakıp onlara karışıp karışamayacağımızı sorgulamak manasız sanırım.


Ayşegül Genç'ın Yazısı.