Cevherini İyi Tanı!
İnsanı, diğer canlılardan ayıran, onu mahlûkat içinde farklı kılan üç önemli cevher vardır. İnsan bunlara sahip olduğunda Allah’ın yeryüzündeki halifesi olma şerefini kazanmış olur. Mevlânâ hazretleri, bu üç vasfın ne olduğunu ve onların Âdem oğluna nasıl ihsan edildiğini şöyle anlatır:
Rivayet edildiğine göre Allah Teâlâ Hazretleri, Âdem (a.s)’ın temiz olan cismini topraktan yaratıp rûhundan üfleyince, Cebrail (a.s)’a:
«–Benim kudret denizimden üç tane büyük cevher al, nurdan yapılmış bir tabak içerisine koyup onları Âdem (a.s)’a arzet! O, bu üç cevherden birini seçsin!» diye emretti.
Bunlardan biri akıl,
ikincisi iman,
üçüncüsü de hayâ cevheri idi.
Cebrail (a.s), tabağı Âdem (a.s)’a arzetti ve bu hâli ona anlattı. Âdem (a.s); «Mü’minin firâsetinden korkun. Çünkü o Allah’ın nuru ile bakar» hadîs-i şerifi gereğince firâsetini kullandı ve bunlardan aklı seçti. Cebrail (a.s), iman ve hayâ cevheri bulunan tabağı kaldırıp tekrar kudret denizine geri götürmek istedi. Fakat Cebrail (a.s), onca kudretine rağmen tabağı yerinden kaldıramadı. İman ve hayâ cevherleri ona:
«–Biz Allah’ın sevgilisi olan aklın sohbetinden ayrılamayız, onsuz hiçbir yerde mânâmız kalmaz. Çünkü biz üçümüz ezelden beri Allah’ın şeref mâdeni ve kudret denizinin cevherleriyiz, birbirimizden ayrılamayız» dediler. Bunun üzerine Allah Teâlâ, Cebrail’e:
«–Ey Cebrail! Onları bırak gel! Bu üç temiz cevher Âdemoğullarına kalmış mirastır.” buyurdu. (Ahmet Eflâkî, Âriflerin Menkıbeleri, I, 263)
Alican Tatlı'ın Yazısı.