Kitap Okumak Hayatı Okumaktır
Mehmet Sadık Özoğul
Kitap okumak hayatı okumaktır. Türü, içeriği ne olursa olsun her kitaptan alabileceğimiz bir şey vardır.
Ülke olarak az kitap okuyoruz. Bu değerlendirme göreceli değil; Türkiye’de okuma yazma bilmeyenlerin oranı nüfusun %30’unu oluştururken, düzenli kitap okuma oranı ise sadece %0.01. Bu da demek oluyor ki Türkiye’de düzenli kitap okuyanların sayısı 1 milyon bile değil... Bu oranla da düzenli kitap okuma alışkanlığı nüfuslarının %21’ini oluşturan İngiltere ve Fransa’nın çok gerisindeyiz.
Tabii okuma alışkanlığımızda gözle görülür bir ilerleme var. Türkiye`de geçen yıl 42 bin 626 yeni kitap basılırken, üretilen kitap sayısı 480 milyon 257 bin 824 oldu. E-kitap satışları ise yüzde 100 arttı. Bu rakamlara göre Türkiye`de kişi başına 6,4 kitap üretiliyor. Yani “Türkiye kitap okumuyor” algısı yavaş yavaş kırılıyor.
Özellikle korsan kitaplara alınan bir dizi önlem ve insanımızın “bilgi hırsızlığına” karşı gösterdiği sert tavır, kitap basımlarını ve satışlarını artırdı. Bu durum yazın dünyasından uzak, kitap yazarak kendini entelektüel göstermek isteyen, sadece popülaritesi olan insanların “yazar olma sevdasını” körüklemiş olsa bile yine de beklediğimi, özlediğimiz ve istediğimiz bir durum.
Türkiye’de kitap okuma alışkanlığının hâlâ az olması ise farklı nedenlere dayandırılıyor. Bu konudaki araştırmalara ve yorumlara baktığımda getirdiğim kanaate göre, cumhuriyetin ilanı ile beraber okuma yazma oramızın birden yerle bir olmasıyla, insanımız kitap okuma alışkanlığını günden güne kaybetti. Bu kayıp, özellikle son 10 yıldır hızla geri kazanılarak, internetin bilgi bombardımanına rağmen insanımız kitaplara tekrar yönelmeye başladı.
Uzmanlar ebeveynlere seslenerek, çocuklarına kitap okuma alışkanlığı kazandırmalarını istiyorlar. Geleceğe bırakacağımız en büyük miras olan çocuklarımızın kitap okumayı alışkanlık hâline getirmiş insanlar hâline gelmeleri gerektiğini dile getiriyorlar. Böylece hem çocuklarımızın hem de milletimizin hayırlı bir ömür sürebilmesinin mümkün olacağını söylüyorlar. Bize düşen de bu uyarıları dikkate alarak, çocuklarımıza okul derslerine harcadıkları vaktin en az aynısı kadar kitap okutturabilmek.
Bir insan gerçekten kitap okuma aşkına sahipse, her zaman mutlu olabilmenin yolunu da bilir. “Kitap okuma alışkanlığım yok. Hemen sıkılıyorum” gibi ifadeleri kullandığınızı duyar gibiyim. Ama bir önyargı yüzünden, kıramadığınız kitap okuma sıkılganlığını yenmemeniz için hiçbir neden yok. Ne istatistikler, ne kitabın içeriği ne de kitabın yazarı bu algıya bir bahane olamaz. Siz bir deneyin, sıkılmaya başlayın ama kitabı elinizden bırakmayın. Göreceksiniz, kitap okumak gerçekten de çok güzel…
GENÇ'ın Yazısı.