A. Yasin Demirci

Batı dünyasında uzunca bir zamandır, İslam âleminin sinir uçlarını tahrik ve tahrip etmek için çalışan bir çevre bulunuyor. Hollandalı aşırı sağcı milletvekili Geert Willders şu sıralar bu grubun önde gideni. İslamiyet ve yabancı düşmanlığını kendine misyon edinen bu zatın, son icraatı Batı dünyasında bile “bu kadarı da fazla” dedirten “Fitne” filmi.

Deli saçması filmin içeriği malum. Görmesek de tahmin etmek zor değil. Ona değinmeyeceğiz. Amacımız Kur’an-ı Kerim’in yasaklanmasını isteyecek kadar İslam’a ve Müslümanlara karşı kinle dolu, tüm dünyadan gelen tepkilere rağmen adı gibi her yönüyle fitne kokan filmini çekmek ve yayınlatabilmek için müthiş paralar döken bu adamın neyin nesi olduğuna bakmak.

Adamın en büyük özelliğinden biri yabancı düşmanı olması. Yabancı düşmanı ama öyle her yabancıya düşman değil. Çünkü Wilders paradoksal bir biçimde fanatiklik derecesinde İsrail ve Yahudi aşığı birisi.

Dört yıl İsrail’de yaşayan ve İsrail’e kırktan fazla ziyaret gerçekleştiren Wilders su yolu yaptığı İsrail ziyaretlerinden birinde bakın neler söylüyor:

“Burada kendimi halkımın, değerlerimin arasında, vatanımda hissediyorum. Bütün diğer Avrupa ülkelerinden ziyade, İsrail’de kendimi evimde gibi hissediyorum. İsrail demokrasidir, İsrail savunduğumuz, arkasında durduğumuz her şeydir.”

İsrail’in ünlü gazetesi Haaretz, Wilders, son bir yıl içinde İsrailli güvenlik uzmanları, politikacılar ve eski dostlarıyla buluşmak için defalarca İsrail’e geldiğini belirtiyor. Ariel Sharon’u örnek aldığını belirten Wilders’in, 2005 yılında İsrail’in yargılama sistemini Hollanda’ya getirmek için meclise bir yasa tasarısı dahi sunmuş. Şikâyetin ve yargılama sürecinin olmadığı, her şeyin idari yollarla gerçekleştirildiği bu sistemi Wilders, İsrail’e yaptığı bir ziyaretinde terörizm uzmanlarıyla yaptığı görüşmelerden esinlenerek Hollanda’ya taşımak istemiş. Tüm bunlar İslam ve yabancı düşmanı Wilders’ı tanımak için önemli referanslar değil mi?


GENÇ'ın Yazısı.