Kim Demiş Gençler Siyasete Katılmıyor Diye... Tıklamacı Demokrasi
Gençlere “sivil siyasi katılım”dan ne anladıkları sorulmuş. % 43,1’i “İnternet üzerinden gerçekleştirilen bir protesto eylemine katılmak...” diye cevap vermiş. Her alanda olduğu gibi siyaset arenasında da gençler arasında işin kolayına kaçma eğiliminin giderek daha fazla taraftar bulmaya başladığına dair önemli bir ipucu. İnternet üzerinde gerçekleştirilen protesto eylemleri, aktif siyasete oranla oldukça pasif bir alan. “İnternet Politikacıları” olarak da adlandırabileceğimiz bu kesim, zannettiklerinin aksine ortaya yeni bir fikir, sinerji ya da proje atmıyorlar. Çoğunlukla başkalarının hazırladığı anketlere tıklayarak ya da kendilerine işaret edilen yerleri e-posta yağmuruna tutarak kendilerine biçilen pasif rolü daha baştan kabul etmiş oluyorlar.
Gençler olarak siyasetle ne kadar ilgileniyoruz ya da daha da önemlisi ilgilenmeli miyiz? Bu herkesin kendi başına vereceği bir karar. Genç Dergi olarak okurlarımıza ve diğer gençlere “Zinhar uzak durun!” yahut “Muhakkak ilgilenin” deme gibi durumumuz yok. Belki olmamalı da. Ancak: “Gençlik ve Problemleri”, “Gençlik Nasıl Kurtulur” gibi gençlere tepeden ve dışarıdan bakan bir yayın politikası izlememe kararlılığında olduğumuz için, toplumun her kesimini ilgilendiren konular doğrudan “Gençlik” başlığı altına girmese de, gençleri ilgilendirir düşüncesiyle bu sayıda siyaset konusunu işlemeyi seçtik.
Gençlik ve Siyaset Deyince?...
Gençler ve siyaset denilince ilk akla gelen konu... Evet... Akla pek bir şey gelmiyor doğrusu. Sanıyoruz ki bu durum son 25 yılda gençlerin siyasetten bilinçli olarak uzaklaşması/uzaklaştırılması çabalarının bir sonucu. Bilindiği gibi 12 Eylül darbesinin ardından gençlerin siyasete bulaşmasını önlemeye yönelik bazı tedbirler alındı. Öğrenci ve öğretim üyelerinin siyasi partilere üye olması yasaklandı. Dernek vb. sivil toplum kuruluşlarının partilerle işbirliği yapması yasaklandı. Partilerin gençlik kolları kurması yasaklandı. Genel olarak fikir ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı pek çok yasa ve düzenleme uygulamaya sokuldu. Ayrıca siyasetçiler üzerinden siyaset kurumu da olumsuzlanarak, siyasi kimlik denilen kavram, çoğu zaman gizlenilmesi gereken bir kimlik unsuru haline getirildi. Söz konusu yasak ve kısıtlamaların pek çoğu zaman içerisinde yürürlükten kaldırılsa da galiba gençlerin siyasete katılımı adına biraz geç kalındı.
Siyasallaştırılmak mı Silahlandırılmak mı?!.
Bugün yeniden siyasallaştırılmak, siyasallaştırılma kisvesi altında silahlandırılmak istenen bir gençlikle karşı karşıyayız. Son dönemde stratejik bazı kişi ve kuruluşlara yapılan saldırıların tetikçileri de nedense hep gençler. Bu durumun sosyal, kişisel, psikolojik, maddi ve manevi pek çok sebebi var. Ama bir de siyasete bakan yüzü var: Meşru zeminlerde siyasallaşamayan bazı genç arkadaşlar, kendilerini ifade etmenin yolunu; adam vurmak, bomba atmak gibi gayrimeşru provokatif eylemlerde görüyorlar. Oysa siyaset, sanıldığının aksine bir çatışma değil uzlaşma yöntemidir. Bir ikna ve “kalplerin ihyası” meselesidir. Bir “hizmet” zemini, bir “hayır kapısı”dır. Yoksullara, yolculara, ihtiyacından dolayı isteyene, özgürlüğü kısıtlanmış olanlara sahip olduklarımızdan -malımızdan olduğu gibi zamanımızdan, yeteneğimizden, fikirlerimizden, sevgimizden, moralimizden, inancımızdan...- “seve seve verme”nin yoludur. Hilekar ve yalancıların değil; söz verdikleri zaman sözünde duranların mesleğidir. Darlıkta, sıkıntıda ve çetin şartlar altında sabredenlerin harcıdır...
Araştırmalar Ne Diyor?
Oysa, maalesef uygulamada işler böyle yürümüyor. Mevcut siyasetçilerin çoğu gibi genç arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğunun siyasete, siyasetin amaç ve yöntemlerine bakışı yanlışlık ve çelişkilerle dolu. Bunu da nereden mi çıkardık?... Geçtiğimiz günlerde Forum İstanbul Gençlik Plâtformu tarafından, 22 Temmuz seçimleri öncesinde gençlerin sosyo-politik yaklaşım ve davranışlarını analiz etmek amacıyla bir araştırma yapıldı. Olup biteni kıyısından köşesinden takip eden, azıcık da gözlem yeteneği olanlar için sonuçlar pek de şaşırtıcı çıkmadı. Ama biz yine de ortaya net bir fotoğraf koyma adına bu araştırmaya değinmekte fayda gördük. Araştırmanın ülkemizdeki gençlik bir bütün olarak ele alındığında sadece üniversiteliler arasında yapılmış bir çalışma olması vb. nedenlerden ötürü bazı temsil sorunları yok değil. Ancak üniversite öğrencileri, Genç Dergi olarak bizim hedef kitlemizin çok önemli bir bölümünü oluşturduğu için dikkate alınması gereken bir çalışma olarak görülmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
Araştırma kapsamında Zonguldak’tan Adana’ya, İstanbul’dan Diyarbakır’a kadar 24 ildeki 5’i özel 37 üniversitede öğrencilerle görüşülmüş. Amaç bizlerin 2023 Türkiye’sine yani Cumhuriyet`in 100. yılına nasıl hazırlandığımızı saptamak.
Siyasetle İlgilenmiyorum Çünkü...
Gençlerin üçte ikisi “aktif siyaset gereklidir” görüşünü savunurken yaklaşık üçte biri oy vermenin yeterli olduğunu düşünüyor. Siyasete olan bu ilgisizliğin nedeni sorulduğundaysa alınan cevaplar şunlar olmuş: Gençlerin % 48,7’si popüler kültürün etkisinde kaldıkları için; % 37,8’i geçim ve gelecek kaygısına düştükleri için; % 29,4’ü partilerin gençlere yönelik belirgin politikaları olmadığı için; %20,6`sı büyük bir açık yüreklilikle politika umurlarında olmadığı için siyasetle ilgilenmediklerini belirtmiş. Bilemiyoruz belki de halen yürürlükte olan siyaset anlayışıyla ilgileri olmadığı için olsa gerek oldukça dürüst davranmışlar.
Bir Gün Mutlaka... Her şeye rağmen gençlerin %39,6’sı gelecekte aktif siyasetle ilgili faaliyetlerde bulunmayı düşünüyor. % 45,5’i düşünmüyor, % 15’inin ise cevabı ya da fikri yok. 25 yaş sorusu ile birlikte değerlendirildiğinde ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor: Gençler siyasete aslında göründükleri kadar alakasız değiller. Sadece ileride yani “yaşlanınca” ilgilenmeyi planlıyorlar.
Kendim İçin İstiyorsam...
Gençlerin % 60’ı siyasete katılım amacını “topluma hizmet” olarak değerlendiriyor. Erkeklere göre “ekonomik çıkar”, kızlara göre “kişisel siyasi kariyer hırsı” siyasete katılmanın ikinci önemli nedeni. “Siyaset sizce nedir?” diye sorulduğunda gençlerin yarısı, siyaseti “topluma karşı bir görev” her dört gençten biri ise siyaseti “halk tarafından verilen bir görev” olarak tanımlıyor. Ancak gençler siyasetçilerde liderlik özelliğinin başta gelmesini istiyor. Kızlar ise entelektüel birikime, erkeklere göre çok daha fazla önem veriyor. Her ne kadar “topluma hizmet”in siyasete katılımın ana amacı olarak görüldüğü görüşü çoğunluktaysa da; bu cevaplarda önemli bir çelişki var. İdeal olan; siyasetin “topluma hizmet” için yapılmasıysa eğer hemen ardından sıralanan ikincil sebepler; yani “ekonomik çıkar”ve “kişisel siyasi kariyer hırsı” aslında hiç düşünülmemesi gereken seçenekler. Bu biraz “Kendim için bir şey istiyorsam namerdim! Ama sen yine de cebime koy. Belki lazım olur.” demek oluyor. Söz konusu araştırma sonuçlarından anladığımız; sadece siyaset konusunda değil, prensipler ve tutarlılık konusunda da kafalar oldukça karışık...
Siyaset mi? Tıkladık ya! Yetmez mi?
Gençlere “sivil siyasi katılım”dan ne anladıkları da sorulmuş. % 43,1’i “İnternet üzerinden gerçekleştirilen bir protesto eylemine katılmak...” diye tanımlamış. % 38,4’ü “yaşadığı sorunu yazılı olarak yetkili mercilere iletmiş”. %20`si “toplu yürüyüş”e katıldığını belirtirken % 10’u ise “boykot eylemine” katılmış. Siyasi parti veya siyasetle ilgili sivil toplum örgütlerine üye olanların oranı ise daha düşük. Gençlerin % 22’si yukarıda sıralanan sivil siyasal katılım biçimlerinden hiçbirini işaretlememiş. Bu oran kızlarda, erkeklere oranla çok daha yüksek.
İnternet Politikacıları
“İnternet üzerinden gerçekleştirilen bir protesto eylemine katılmak...” cevabının bu kadar çok oy alması belki de araştırmanın en ilginç sonucu. Aslında hayatını internet kafelerde harcayan bir gençlik açısından çok da şaşırtıcı olmayan bir cevap. Her alanda olduğu gibi siyaset arenasında da gençler arasında işin kolayına kaçma eğiliminin giderek daha fazla taraftar bulmaya başladığına dair önemli bir ipucu. İnternet üzerinde gerçekleştirilen protesto eylemleri, aktif siyasete oranla oldukça pasif bir alan. “İnternet Politikacıları” olarak da adlandırabileceğimiz bu kesim, zannettiklerinin aksine ortaya yeni bir fikir, sinerji ya da proje atmıyorlar. Çoğunlukla başkalarının hazırladığı anketlere tıklayarak ya da kendilerine işaret edilen yerleri e-posta yağmuruna tutarak kendilerine biçilen pasif rolü daha baştan kabul etmiş oluyorlar. Daha da ötesi; toplumsal duyarlılık ve sorumluluklarını bu şekilde dışa vurdukları yanılsamasıyla, aslında zannetiklerinin tam aksine siyasetten daha da uzaklaşıyorlar. Oysa siyaset partilerden ve particilikten ibaret olmadığı gibi oy vermekten ve “tıkla”maktan da çok daha öte bir şey. İdealizm, fikir, zeka, proje, enerji ve daha pek çok şey istiyor.
GENÇLER NE DİYOR
Dalga Geçerek Bir Şey Değiştiremezsiniz
Harun Tan
ABD`de siyasi-kurumsal yapı çok kapalıdır. Teamüller, prosedürler her şeyi çok sınırlar. O yüzden ABD`de gençlik ve siyaset gibi tartışmalar pek olmaz. Çünkü gençlik diye ayrı bir siyasi öznellik yok. ABD`de eğer gençler radikal iseler, sokak eylemleriyle, bloglarla, üniversite kolarıyla etkili olmaya çalışırlar, Fox tv. haberleri ile yetinirler yani. Ama merkez partilerden iseler sadece çıraklık yaparlar, stajyerlik, kampanyalarda görev almak ve iletişim koordinatörü olmak gibi.. gençler yavaş yavaş yükselirler yani, 25 yaşında milletvekili olmaz kimse, Türkiye`deki 25 yaş olayı da bir siyasi talepten ziyade seçim yatırımı bence. Ayrıca, gençlik konusunda fetişizme kaçacak bir tavra da gerek yok bence. Tecrübesizlik ve delikanlılık gençlerin bir değeridir mesela. Bu da siyaset kurumunun kemikleşen yapısı içinde görülmeyen bazı şeylerin görülmesine yol açabilir… Ve Türkiye`de siyasetle ilgili bir tartışmaya ihtiyaç var. Yoksa mesela Genç Siviller`in yaptığının da kutsanacak bir tarafı yok. Hatırlayın Gırgır dergisi milyon satardı ama siyasi bir ağırlığı yoktu. Dalga geçerek hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. Siyasetle ilgili bir tartışmaya ihtiyaç var evet, siyaset konuşulmuyor çünkü ortadaki kötü tecrübelerden etkilenmiş olunsa gerek, bu siyasetteki yenilmişlik psikolojisiyle de alakalı bir şey. Herkes kendi yenilgi tarihini gençlerin futbolcu olma tarihi olarak veriyor. Bu sessizliği ya da sansürlü durumu aşmak için de önde gelen siyasetçilerin ciddi bir siyasal tavır geliştirmesi gerek.
Bence gençler kendilerini belirli siyasi örgütlere angaje etmek yerine daha hazmı kolay işlerle uğraşmalı. Sözgelimi iç dünyalarını onaracak meseleler üzerinde vakit harcayıp sağlıklı, aklı selim bireyler olarak yapmak istediklerini yapmalılar. İnsanların bireysel aydınlanmaları olmaksızın üretecekleri şeyler, samimi olmayacaktır kuşkusuz. İnsan teki olmanın hazzını yaşatacak bilgiye ulaşmak gerekir. Sağlıklı bir okuma bunun için iyi bir başlangıç sayılır. Harun Tan, George Washington Üniversitesi`nde siyaset bilimi okuyor.
Siyaset, İnsanın Kendisinden Başlamalı
Mehmet Ali Akyurt
Kendi adıma makro politikayı (partililik, geniş çaplı siyasi örgütlenmeler, dünya sistemi) kendi mikro politikamdan (kişisel ya da daha küçük grupsal tavır ve takipler) yola çıkarak anlamlandırabileceğim bir noktaya doğru gitmeye çalışıyorum. Bu ikisi arasındaki sınırlar birbirine nasıl ulaşır bunu anlamak lazım sanırım. Benim dikkatimi çeken kesim, bir derdi, meselesi, rahatsızlığı olup bunun siyasi ifadesini bulamayan insanlar, diğerlerini zaten gündem/konu-dışı tutmak gerek sanırım.
Müslümanlar siyasi bir eyleme girişirken, bu işin fıkhi çerçevesini oturtma ihtiyacı duyuyor. Bazı konularda hareket için çağdaş bir fıkhi usulden yoksunuz, bir taraftan da bu var. Bir de kimi ideolojilerin, partilerin, derneklerin, vakıfların vs. boyunduruğu sürüyor. Bu yüzden böyle dar(altılmış) bir ortamda ben, olumlu bir siyasi faaliyetin daha mikro örgütlenmeler halinde olacağını düşünüyorum. Yalnız bu söylediğimden, yerel örgütlenme ya da mahalle-okul örgütlenmesi gibi bir şey anlaşılmamalı öncelikle, merkezi vurgu burada değil en azından. Yani insanın kendinden başlayarak, örgütlenmeyi ima eden bir gündelik hayat kurmasıyla başlamak anlamında bir siyaseti kastediyorum. Ve birilerine zaman ayırmak, konuşmak, mektuplaşmak, e-posta gibi şeylerden başlayarak daha makro siyasi alanda sayılan işlere doğru gidebilecek şekilde. Mesela biri tek başına güncel siyasi bir olay karşısında bir el ilanı hazırlayıp çıktı alıp dağıtabilir, bunun mümkün olduğu bir kurgu mesela. Ve bu da peşinden konfor, hayat standardı, gelecek vs. beklentileri konusunda bir adım atmayı da gerektirecektir.
Mehmet Ali Akyurt, bir yayın evinde editör olarak çalışıyor.
Siyaset Partilerden İbaret Değil
Serdar Karagöz
Pratik siyaset için talep çok önemlidir. Eğer siz bu konudaki talebinizi güçlü bir şekilde iletememiş iseniz siyasal parti bunu ancak önüne geldiğinde değerlendirir. Kültür konusunda siyasal iktidarın yapabileceği şeyler vardır; ama bunların tamamı alt yapıya ilişkindir. Devlet opera binası yapar da opera oynar mı; bu soru işareti. Gençlik örgütlenmeleri kısıtlı. Gençler sosyal aktiviteyi üniversite dışına çıkamayan kulüplerle yürütüyorlar. Dışarı çıkmamaları, topluma karışmamaları, siyaset konuşmamaları yönünde genel bir kurgu var sanki ortada. Bunu tartışmalı gençler; yerel yönetimlere nasıl ulaşabilir, onların "kültürel" faaliyetlerini nasıl yönlendirebilir, işin içinde olabilir, buna bakılmalı. Bir de şu var: Biz parti dışı örgütlenmelere yeteri kadar önem vermedik, zannettik ki parti her şeydir. Toplum olarak modern manada örgütlenme ve siyasi taleplerin lobisini yapmada zayıfız. Serdar Karagöz, Bilgi Üniversitesi`nde Siyaset Bilimi okudu. Halen bir kamu kuruluşunda çalışıyor.
%52 Her Şeye Karşı
Son dönemde, partiler üstü siyaset alanında bazı ilgi çekici oluşumlardan birisi de “%52”. Pek ifşa olmak istemeyen üniversiteli öğrencilerin oluşturduğu %52 muhalefetini daha çok iktidarlar ve kapitalizm üzerine yoğunlaştırmış bir sol söylem geliştirmeye çalışıyor. Muhalefet önceliği ya da muhalefet ettiği konulara herhangi bir çözüm önerisi var mı, belli değil. Muhalif olmak için muhalefet eder bir görüntüsü var. Bu yönüyle oldukça romantik olduğu söylenebilir. Ama yine de haksızlıklar karşısında muhalefet kültürün gelişmesi adına ilginç bir açılım olabilir. (Ayrıntılı bilgi için: yuzde52.org)
“Genç Siviller” Rahatsız
Genç Siviller isimlerinden de anlaşılabileceği gibi demokrasi yanlısı bir tepki hareketi. Kendi söylemleriyle; demokrasiyi sekteye uğratmaya çalışan darbelere, e-muhtıralara karşı converse ayakkabılarıyla demokratik duruş gösteren birkaç kaşınası gencin kurduğu bir oluşum. Henüz rahatsızlıkları sivil olmayan bazı gençlere rahatsızlık verecek kadar büyümemiş olsa da; kurumsallaşmalarını tamamlayıp, etkinlik alanlarını genişletmeyi başarabilirlerse eğer -kendilerinin de arzu ettikleri gibi- bazı çevrelerde ciddi rahatsızlıklar oluşturma potansiyeline sahipler. (Ayrıntılı bilgi için: gencsiviller.net)
Genç Sivilce
Sivilce, ergenlik döneminde çıkan insanın kemâle ermeye başladığını gösteren alametlerden biridir. Genç sivilce de demokrasiyi sekteye uğratmaya çalışan darbelere e-muhtıralara karşı converse ayakkabılarıyla demokratik duruş gösteren birkaç kaşınası gencin söylemleridir. Muhtıralar kaşıdıkça onlar büyür sayısı artar derdi, acısı, sancısı, ortağı artar. GENÇ Dergisi olarak 9 Haziran`da TBMM’nin 100 metre, Genelkurmay başkanlığının 300 metre yakınındaki milli egemenlik parkında düzenlenen demokrasi derslerine katıldık. Postalların toprakta bıraktığı hasarı converselerin yumuşaklığı düzeltebilir mi bilinmez ama hasar raporu çıkarabileceği ortada. Ve bunu da yaptı converse ayakkabılı demokrat bakışlı gençler. Okulları elinden alınmış bir hababam sınıfıydı bu gençler. Peki, bu gençlerin hocası kimlerdi ve ne dediler?
Fikret Başkaya: Egemenlik kayıtsız şartsız milletinse neden bu müdahaleler? Levent Köker: Özgür siyasal alan cumhuriyetin vazgeçilmezlerindendir. Mithat Sancar: Bütün güçler hukuku tatmadıkça hukuk tanımlanamaz. İlhami Güler: İrtica bir sopadır.
Bekir Özipek:27 Nisan hatırı sayılır bir kitlenin onaylamasıyla ne kadar vahim bir durumda olduğumuzun göstergesidir.
Hidayet Tuksal: Başörtülü diye ötekileştirilen kadın modern kadından daha modern olmayı başarabilmektedir. Bu kendini modern olarak gören kadınları çığırından çıkarmaktadır. Tanıl Bora: Cumhuriyet mitingleri Türk bayrağının istismar edilmesidir.
Meclis Gezisi, Haayt park, beslenme zamanı gibi heyecanlı aktivitelerin yer aldığı toplaşma Mardin ya da Diyarbakır’daki toplaşmaya kadar okulu tatil etti. (Ahmet Yasin Ayık-Mustafa Kaman-Sami Yaylalı)
Sinan Özgenç'ın Yazısı.