Mehmet Sadık Özoğul

Namaz kılmak Allah’ın emri olduğu gibi, varlığımıza anlam katan lütuflardan da biridir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) buyurur: “Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.”

Namazın ehemmiyetini, sevabını ve günahını arz etmek, sizlere “namaz kılın, günahkar olmayın” gibi klişeleşmiş; yoruma ve incelemeye kapalı ifadelerde bulunmak istemiyorum. Bu yüzden de üzerimde tesiri olan güzel bir kıssa paylaşmak istedim.

Ecdadımızın ne denli bir maneviyata sahip olduğunu, savaşlarda bile namazlarını terk etmeyip, Allah’ın emri için ölümü göze alarak, zafer kazandıklarını anlatan bu kıssanın, inşallah bende olduğu kadar sizlerde de güzel tesirler bırakması arzusundayım…

Dilerseniz buyurun okuyalım:

Gökten hevenk hevenk bulutlar indi...

Çanakkale Harbi’nin devam ettiği günlerde bir Ramazan bayramı arefesiydi. Cephe Kumandanı Vehip Paşa, 9. Tümen’in genç imamını çağırarak mahzun bir şekilde şöyle dedi:

“- Hafız! Yarın Ramazan bayramı. Asker toplu bayram namazı kılmak istiyor. Ne dediysem, vazgeçiremedim. Zira böyle bir şey düşmanın arayıp bulamayacağı bir toplu imha fırsatı olur. Münasip bir dille bunu erlere bir de sen anlatıver!..”

İmam Efendi, Paşa’nın yanından henüz ayrılmıştı ki, karşısına nur yüzlü bir zât çıktı ve:

“Oğlum! Sakın ola askerlere bir şey söyleme! Gün ola hayır ola; Allah ne derse, öyle olur.”dedi.

Ertesi sabah, herkesi hayrete düşüren ilahi bir tecelli yaşandı. Gökten hevenk hevenk bulutlar indi ve gönlü Allah’a kulluk aşkıyla dolup taşan mü’min askerlerin üzerini kapladı. Onları dürbünle gözetleyen düşman kuvvetleri, artık bembeyaz bulutlardan başka bir şey göremiyordu. O sabah, bambaşka bir manevi heyecan içinde kılınan bayram namazında alınan gür tekbirler, dalga dalga semaya yükseliyordu.

İşte bu esnada İngiliz kuvvetleri arasında büyük bir kargaşa ve isyan başgösterdi. Zira çeşitli İngiliz sömürgelerinden kandırılarak getirilen Müslüman askerler, Müslüman bir toplulukla savaştıklarını, işittikleri bu tekbir ve tevhid seslerinden anlamışlardı. Ne yapacağını şaşıran zalim İngilizler, onların bir kısmını kurşuna dizdi, diğerlerini de alelacele cephe gerisine çekmek zorunda kaldı.

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin!..” (el- Bakara, 153)


GENÇ'ın Yazısı.