Mesleki rehberliği ya da ilgi, yetenek testlerini faydasız görüyor değilim ancak çoğu mesleklerden beklentiler, mesleğin toplum içindeki statüsü, mesleğin getirdiği kazanç ve en önemlisi meslekle ilgili seçim yapan/yapacak olan insan durmaksızın değiştiği için bugün söylenen yarın, dün söylenen bugün geçerli olmayabilir. Peki ne yapmalı?

"İş olmaksızın bütün bir hayat çürür ancak iş ruhsuz olduğunda bütün bir hayat nefessiz kalır ve ölür” diyor Albert Camus. İnsanın ne işlediği önemli. Hele ki bugünün dünyasında insan evinden çok işinde vakit geçiriyor, evde ailesinden çok işte iş arkadaşlarını görüyorken iş her zamankinden daha çok önemli.

İnsanın işini seçmesi, sevdiği işi yapması ideal olan ancak her zaman bu mümkün olmayabiliyor. Hatta yazık ki çoğu zaman mümkün olmuyor. Bunun sebebini öğrencilerin liseden üniversiteye geçerken bilinçli ve doğru bir mesleki yönlendirme almamasına bağlayanlar var. Ben bu gerçeğin payını kabul etmekle beraber durumun başka ve belki daha büyük paya sahip sebepleri olduğuna inanıyorum. Hiç şüphesiz insanların meslek seçimlerinde aldıkları üniversite eğitimi önemli ve çoğu insan 4 yıllık lisans eğitiminin ardından mezun oldukları alanda iş arıyorlar. İşverenlerin talep ve beklentileri de bu yönde. Başka türlüsü biraz garip de olabilir. Dolayısıyla üniversitede okunan bölüm meslek olacaksa üniversite seçimini çok dikkatli yapmak gerekiyor ki kişi ilgisi, sevgisi, yeteneği olduğu bir bölüm okumuş ve sonrasında ilgisi, sevgisi, yeteneği olduğu bir işte çalışsın. Bu nedenle bazıları için ideal olan lise döneminde doğru, yoğun ve dikkatli bir rehberlikle öğrencilerin ilgileri, sevgileri ve yetenekleri tespit edilebilir ve öğrenciler isabetle ilgileri, sevgileri ve yetenekleri olan bölümlere yönlendirilebilirler. Keşke kifayet etse...

İnsanlar kendileri ile ilgili basit açıklamalar, hızlı çözümler, kolay adımlar söylensin bekliyorlar. Halbuki insan başlı başına bir alem. Kolay çözülesi değil. İnsan böyleyken insanlardan oluşan toplumlar da birkaç daha zorlukla böyledir. Toplumlar için de basit açıklamalar, hızlı çözümler, kolay adımlar ortaya konamaz. Bu nedenle insana göre topluma göre değişebilen meslekler için de özellikle seçimi konusunda çabucak yapılabilecek ve doğru sonuç verecek bir sihir ya da test deyin siz ona yok, olmayacak.

Mesleki rehberliği ya da ilgi, yetenek testlerini faydasız görüyor değilim ancak çoğu mesleklerden beklentiler, mesleğin toplum içindeki statüsü, mesleğin getirdiği kazanç ve en önemlisi meslekle ilgili seçim yapan/yapacak olan insan durmaksızın değiştiği için bugün söylenen yarın, dün söylenen bugün geçerli olmayabilir. Peki ne yapmalı? Akışına bırakıp, tercih zamanı toto oynar gibi bölüm mü seçmeli insan? Asla. Akışı kendi yönlendirmeli ve bu yönlendirmeyi yaparken iki temel gerçeği asla aklından çıkarmamalı.

Birincisi mesleki eğilim konu komşudan, yakın akrabadan duyarak tespit edilmez. O günün moda ve para/statü kazandıran meslekleri incelenerek de olmaz. Kişi işin içine girmeli, lise döneminin başından itibaren nasıl sınava hazırlanmak için dershanelere gidiyorsa, mesleklere hazırlanmak için de o mesleğin icra edildiği mekanlarda gözlemci ya da işçi olarak bulunmalıdır. Meslekle kendini tanıştırmalı, bu tanışmadan memnun kalmazsa başka bir mesleği tanımak üzere başka bir yere geçmelidir. Bu sürece ne kadar erken girerse o kadar farklı mesleği tanıma ve kendine uygun olup olmadığını deneyip anlama imkanı olacaktır. Bunu yaparken de tabi ki meslekler listesini eline alıp seçim yapmayacak kendine yakın bulduğu mesleklerin bir listesini yapıp mutlaka onlardan başlayacaktır.

İkincisi; oldu ya insan bir tercih yaptı ve bir bölümü üniversitede okumaya başladı ya da mezun olup okuduğu alanda çalışmaya başladı. Sonrasında fark etti ki yaptığı işten hiç mi hiç memnun değil. Üzülmeye bunalmaya gerek yok, dünya çapında çok sayıda insan aynı durumda. Yapılması gereken gerçekten yapılan iş kişiye uygun değilse tereddüt etmeden, vakit kaybetmeden uygun görülen işin peşine düşmek olmalıdır. Okulunu okumak gerekiyorsa okulunu okumak, çıraklığını yapmak gerekiyorsa çıraklığını yapmak. İlk başlarda çoğu insan bu davranışı saçma bulabilir, yanlış bir adım olduğunu söyleyebilir, zorluklar hem de ciddi zorluklar ortaya çıkabilir ancak sonuçta insan geldiği noktada yaptığı işten, işinde geçirdiği vakitten mutlu olacaksa bu adım atılmaya fazlasıyla değer bir adımdır. Yeter ki kişinin bunun için gereken cesareti göstermeye yüreği, fedakarlığı yapmaya tahammülü ve olası zorluklara dayanacak gücü olsun. Sonrası zaten güzel.


Mehmet Dinç'ın Yazısı.