İnsanlık Suçu Zenginleri
Son günlerde ülkemizin istikrarını tehdit eden birtakım karışıklıların arkasında yer aldığı dile getirilen uluslar arası güç odakları ve bunların yerli işbirlikçileri konusunda gazetemiz muhabirlerince başlatılan araştırma ilk meyvelerini vermeye başladı. Ulusal basından; derin bağlantılara sahip olan ve istihbarat çevreleriyle içli dışlı olduğu bilinen bazı dostlarımızın, olayların arkasındaki adres olarak uluslar arası sermayenin merkez üssü Londra’yı işaret etmeleri üzerine biz de dikkatimizi buraya yoğunlaştırdık. Londra’nın finans sokağında bakın karşımıza kimler çıktı!?.
alum olduğu üzere; ülkemizin İMF boyunduruğundan kurtulduğu, her biri on milyarlarca dolar tutarındaki dev projelerin hayata geçirilmeye başlandığı, on yıllardır süren terör sorununun çözüm sürecine girdiği, bütün bunların sonucu olarak da ülkemizin şahlanıp, yeniden uluslar arası bir güç olmaya doğru kanatlanarak ilerlediği günlerde; Ulusalcı, Kemalist, Kapitalist, Kominist çevrelerin el ele vermesiyle aniden patlayan olaylar, kısa süreli bir şaşkınlığa neden olmuştu. Halk isyanı görüntüsü altında halkla hiç alakaları olmayan kapitalist ağaların finanse ettiği “beyaz Türk” isyanı, hedefine ulaşamasa da en azından gündemi sarsmayı başardı. Sarsıntının etkisiyle titreyip kendimize gelen bizler de vakit kaybetmeksizin, ülkemiz üzerinde yürütülen uluslar arası operasyonun fikir babaları ile bunların piyon olarak kullandıkları gayr-ı meşru çocuklarını deşifre etmeye başladık. Bu bağlamda başlattığımız araştırmalar sonucunda bu tip komploların kahir çoğunluğunun planlandığı merkez olan Londra’yı es geçmek olmazdı.
Nitekim tahminimizde yanılmadık. Rothschild hanedanlığının ülke ve ulusları birbirine düşürmek suretiyle kazandığı trilyonlarca doların yanı sıra insanlık suçlarıyla dolu sicili çıktı karşımıza. İşte artık deşifre edilmiş bulunan büyük oyunun en önemli aktörlerinin göz kamaştırırken vicdan karartan kirli tarihleri… Rothschildler, 18. yüzyılin sonlarından başlayarak Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde bankalar kuran Alman kökenli Yahudi bir familya. Ailenin Avusturya ayağının beş nesli 1816 yılında Habsburg Imparatoru II. Francis tarafından miras sistemiyle geçen baronluk verilmesiyle Avusturya soylusu ilan edilmiş. Ailenin İngiliz ayağı ise Kraliçe Viktorya’nın isteği üzerine İngiliz soylusu olmuştur. 19. yüzyıl boyunca ailenin, en büyük özel ve modern tarihin en büyük servetini oluşturduğu öne sürülüyor. Aile’yi bugünlere getiren kirli süreç 1744’te döviz değişimiyle uğraşan, Mayer Amschel Rothschild’in bir banka kurarak 5 oğlunu farklı Avrupa şehirlerine yollamasıyla başladı. Yahudi Ansiklopedisi konunun önemine istinaden şunları yazıyordu:
“Rothschild’lerin başlattığı farklı finans merkezlerine aynı ailenin şube açtığı bu teknik, kısa zamanda Bischoffsheim, Pereire, Seligman, Lazard gibi aileler ve diğer Yahudi finansörler tarafından takip edildi ve bu finansörler finansa yatkınlıkları ve sağlamlıklarıyla sadece Yahudi çevresinde değil bütün bankacılık sektöründe adlarını duyurdular. Bu sayede Yahudi finansörler 19.yy’ın orta ve son çeyreğinde uluslararası finansta gittikçe büyük pay sahibi olmaya başladılar. Bütün bu grubun arkasından gittiği isim ise Rothschildler idi.. Rothschild hanedanlığının savaş ticareti, Napolyon’un, İngiltere ile yaptığı Waterloo Savaşı’yla başladı. Waterloo Savaşı’nda İngiltere’ye mal kaçıran ve birlikleri finanse eden aile bir yandan da her iki tarafa yüksek faizlerle borç veriyordu. Nathan Mayer, Waterloo’daki İngiliz zaferini, kurduğu erken istihbarat ağı sayesinde çok önceden öğrendi ve Londra borsasına koşarak aldığı hisseleri ertesi gün çok büyük miktarla satarak bir gecede inanılmaz bir servet elde etti. Kardeşlerinin yardımı ile Nathan Mayer, ayrıca İspanya’daki İngiliz ordusunu finanse etmek amacıyla Fransa’dan altın da taşıdı.
Bu çabaları, Nathan’a İngiliz Hazinesi’nin temsilcisi unvanını kazandırdı. Savaşın sonunda, Rothschild Ailesi Fransa ve Avusturya’ya borç vermeye başladı. Bu dönemde Paris’teki tüm bankerlerin servetlerinin toplamı 300 milyon Frank iken, Rothschild’lerin sadece bu şehirdeki sermayesi, 600 milyon Frankı buluyordu. Lionel Nathan İngiliz Meclisi’ne seçilen ilk Yahudi’ydi ve oğlu Nathan Mayer (1840-1915) ilk Baron Rothschild oldu. Etkileri o kadar güçlüydü ki, hiçbir savaş Rothschild’lerin yardımı olmadan gerçekleşemezdi. Politika ve ticarette öyle güçlü bir pozisyona yükseldiler ki bir anlamda Avrupa’nın diktatörleri oldular. İngiliz kraliyet ailesini Çin’le savaşa ikna etmeyi başaran Lord Rothschild, finans için de söz verdi. “Afyon Savaşı”nın ardından, aile Hong Kong’un kontrolünü ödül olarak aldı.
Burada kurdukları HSBC, sadece Rothschild’lerin para baronluğunu dünya üzerinde tescillenmesini sağlamadı, ay zamanda afyon ticaretinin de kontrolünü beraberinde getirdi. Rothschild Ailesi için 19. yüzyılın ilk yılları en yoğun geçen yıllar olmuş; bir yandan Almanya’da sanayi devrimi sonrası Siemens, Bosch, AEG, Krupps gibi birçok şirketin kuruluşunu finanse etmiş, diğer yandan Amerika kıtasına geçerek altın uğruna yerli katliamlarında önemli roller üstlenmişti. Amerika kıtasının yeraltı zenginliklerini keşfeden Rothschild’ler, ilgisini altın ve diğer madenlere kanalize etti. Rothschild hanedanlığının bugün dünya altın ve elmas gibi yeraltı kaynaklarının yüzde 40’ına tek başına sahip olmasının temelleri o yıllarda atıldı. 19. yüzyılın ilk yılları Rothschild’ler için Ortadoğu’ya açılmaları açısından da önemli olmuştur. Osmanlı topraklarının çözülmesi ile birlikte Rothschild hanedanlığı iki koldan Orta Doğu’ya sızmaya başladı. Bir kolunu Irak’ın oluşturduğu sızmanın en önemli nedenini, Mezopotamya’daki zengin petrol yatakları oluşturdu. Osmanlı ekonomisi, Rothschild hanedanlığı ile ilk kez Ruslar’a karşı yapılan Kırım Savaşı’nda (1853-1856) tanıştı. Osmanlı İmparatorluğu, savaşı finanse etmek için Londralı bankerlerden yüksek faizle borç aldı. (24 Ağustos 1854)
İngiliz bankerlerden yüzde 6 faizle 3.000.000 sterlin alan Osmanlı tarihindeki bu ilk borcuna karşılık Mısır’dan alınan vergiyi teminat göstermişti. Yine 27 Haziran 1855’te ikinci bir anlaşma ile Osmanlı yönetimi, Kırım Harbi masraflarını karşılayamadığı için Rothschild aracılığı ile İngiltere’den borç aldı. Mısır vergisi, Suriye ve İzmir gümrük gelirlerinin teminat olarak gösterildiği anlaşmayla Osmanlı yönetimi, 5.500.000 lira borç aldı. Bu borçlanmalarının ardından da Osmanlı’nın ekonomik çöküşü hızlandı. Rothschild’ler BP-Amoco firması ve Royal Duth Shell ile Irak pazarına girdi. Sermaye hareketini Orta Doğu’nun kuzeyine kaydıran Lord Rothschild, bölgenin güneyinde ise Siyonizm’i siyasal ağırlık merkezi haline getirdi. Filistin topraklarının Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmasının ardından harekete geçen Lord Rothschild, İngiliz hükümetine baskı uygulayarak İsrail’in kurulmasına start veren Balfour Bildirisi’nin (1917) yayınlanmasını sağladı. İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Balfour’un adını taşıyan bu belgeyle, Birinci Dünya Savaşı ile Osmanlı’nın elinden alınan Filistin’de bir “Yahudi vatanı” kurma hedefinin desteklendiği açıklanıyordu. Lord Rothschild, Yahudi Devleti’nin siyasi oluşumuna zemin ararken diğer yandan da kurduğu 2 milyon sterlinlik fon ile Filistin topraklarının satın alınmasını organize etti.
Çok kısa bir zaman içinde Filistin topraklarının en verimli bölgeleri, bu fon sayesinde Yahudilerin eline geçti. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından ekonomik anlamda yerle bir olan Almanya’nın yeniden inşası da Amerikalı finans çevrelerine ihale edildi. Başta J.P. Morgan olmak üzere Rothschild’lerin Amerika’daki uzantıları olan finans kurumları, önce “Dawes Planı” sonra da “Young Planı” ile 1924 yılından sonra Almanya’yı adeta paraya boğdu ve böylece kısa bir süre içinde yerle bir olan bu ülke, Hitler’in inanılmaz yükselişine zemin hazırladı. Hitler’in savaştan önceki yıllarda inanılmaz savunma harcamaları ve büyüyen askeri gücü Rothschild hanedanlığının onayı ve yardımlarıyla oluşturuldu. Amerikalı tarihçi Anthony C. Sutton’un “Wall Street and the Rise of Hitler” (Wall Street ve Hitler’in Yükselişi) kitabında bu dönemi özetlerken Amerikalı finans kuruluşlarının sadece Almanya’nın yeniden yapılanması için değil, bilinçli bir biçimde Hitler ve onunla birlikte yeni bir canavarın doğuşunu da sağladıklarını kaydediyor.
İkinci Dünya savaşının sona ermesi yeni sınırların çizilmesine neden oldu. Yeni ülkeler doğdu ki bunların en başında İsrail geliyor. İsrail açısından sadece sınırlarının çizilmesi değil, bir başka anlamı daha vardı İkinci Dünya Savaşı’nın. Rothschild hanedanlığının baskısı sonunda yayınlanan Balfour bildirisi, Filistin topraklarının Osmanlı hakimiyetinden alınmasını ve bir devletin kurulmasını belki sağlamıştı ama gerekli Yahudi nüfus yoğunluğu istenilen seviyeye getirilememişti. İkinci Dünya Savaşı, satın alınan topraklardaki hızlı nüfus artışının da istenilen seviyeye gelmesini sağladı. Savaş sonunda en az bilinen fakat en önemli konulardan birisi de savaşın Amerika üzerindeki ağır maliyetiydi. İkinci Dünya Savaşı Amerika’ya 400 milyar dolara mal oldu.
Bu maliyeti karşılayamayan ABD bütçesi 200 milyar dolar açık verince, başta Rothschild olmak üzere onunla birlikte hareket eden bankerler, “yeni Amerika”yı yani “Yeni Dünya Düzeni”ni finanse etmeye başladı… Afrika’da 90’lı yıllarda Ruanda ve Burundi’deki iç çatışmalarda 1 milyondan fazla kişinin öldüğü katliamlar yaşandı. Buradan parlayan olaylar, Zaire’ye sıçramış ve Mobutu Sese Seko’nun devrilmesiyle sonuçlanmıştı. İlk bakışta Hutu ile Tutsi kabileleri arasındaki etnik farklılıkla açıklanan savaşın temelinde aslında çok başka bir neden vardı: Elmas. 1 milyondan fazla kişinin ölümüne, yüz binlerce insanın göç etmesine neden olan bu iç savaşın perde arkasındaki mimarı, dünyanın en büyük altın ve elmas üreticisi olan Rothschild hanedanlığına ait Debeers Firması’ydı. On binlerce insanın ölümüne neden olan savaşın sahnelendiği ülke ise, dünyanın en önemli elmas yataklarına sahip 5 ülkeden birisiydi…
Bugün serveti trilyon dolarları aşan Rothschild hanedanlığı dünyanın en büyük ilk 10 bankasının 3 tanesine sahip. Dünya yeraltı zenginliklerinin yüzde 40’ına da bu aile hükmediyor. Aile bireyleri kendilerini vakfa veya bilime adamış gözükmesine rağmen, başta Yahudi George Soros gibi birçok para baronu Rothschild’lerin emri altında.
GENÇ'ın Yazısı.