Dikkat Kâbil Çıkabilir!
Merve Kurtoğlu
Hâbil’in başına inen taş Esed’in sivil halka attığı bombalar kadar büyüktü. Kâbil’in kendini güvenlikte hissedememesi gibi Hüsnü Mübarek de öldürülme korkusuyla yaşadı.
Yeryüzü bir ölüme ağlıyor. Oğlu öldürülen ilk baba ve oğlu katil olan Hz. Adem ağlıyor. Kâbil’in kötülüğü Hâbil’in sınırlarını o kadar daraltıyor ki yaşayacak yer bırakmıyor.
İblis, Hz. Adem’den intikamını oğullarını birbirine düşürerek aldı. Kâbil kardeşini yere yatırdığında bilmiyordu bir insan nasıl yok edilir, ölüm nasıl bir şeydir . Daha dünyada hiç kan dökülmemişken İblis, “Onu öldürmek mi istiyorsun?” diye sordu. “Evet” derken Kâbil ilk cinayeti üstüne aldığından habersizdi. “O halde şu kayayı al ve ez başını” dedi. Hâbil yerde yatarken “Kâbil Hâbil’i öldürdü” diye tısladı Hz. Havva’ya İblis. Hz. Havva da Kâbil gibi bilmiyordu ölüm ne demekti, yeryüzünden ebediyen silinmek ne demekti. Bunu bilen sadece şeytandı...
Artık dünya kan dökülmemiş bir yer değildi. Ne ağaçlar eski ağaçlar, ne dağlar eski dağlardı. Denizlerin de toprağın da rengi değişmişti. İnsan katil olmuştu. Her şey o gün oldu. Hz. Ali şiirinde bu acıyı Hz. Adem’in ağzından şöyle anlatıyor:
“Ülkeler değişti, içindekiler de
Çirkin ve değişik toprağın rengi artık
Renkler değişti tatlar da
Azaldı yüzlerdeki tebessüm ve tatlılık”
Ve Hz. Adem kovarken Kâbil’i “Git! Artık sen, hiçbir zaman korkutulmaktan kurtulamayacak, gördüğün hiçbir kimseden güvenlik ve esenlikte olamayacaksın!” demişti. Kâbil Nevz Dağı’ndan bir kaya gibi yuvarlanırken kimse farkında değildi Kâbil’in ardında bıraktığı mirasın. Bugün insanlar iyi ve kötü diye ayrılmıyor, Kâbil soyundan gelenler ve Hâbil soyundan gelenler olarak ayrılıyor. Hâbil, Kâbil’i isteseydi öldürebilirdi. Bu yüzden ona “Beni öldürmek için elini bana uzatırsan; ben seni öldürmek için elimi sana uzatmam. Muhakkak ki ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” (Maide 28) demişti. Ve insan ancak inananlar içinde güvende olabilirdi.
Kâbil soyundan gelenlerin kötülüğü Hâbil soyundan gelenleri hep abluka altına aldı, Filistin’deki gibi. Arakan’da yaşananlar bu mirasın eseri. Hâbil’in başına inen taş Esed’in sivil halka attığı bombalar kadar büyüktü. Kâbil’in kendini güvenlikte hissedememesi gibi Hüsnü Mübarek de öldürülme korkusuyla yaşadı.
Kardeşi kardeşe öldürten İblis hiç rahat durmadı, dünyanın her bir yanına yaydı kötülüğünü siyah dedirtti, beyaz dedirtti, Kürt-Türk ayrımı yaptırdı. Kâbiller Hâbilleri kovalayıp durdu. Her taşın altında Kâbil arandı, bebek cinayetleri onun üstüne kaldı. İşte bu yüzden bir kişiyi öldürmek bütün insanlığı öldürmekti. Kâbil hiç güvenlikte olamadı, sonunda oğlu tarafından başı bir taş ile ezilerek öldürüldü.
GENÇ'ın Yazısı.