Ayhan Işık

Teorim geldi. Hem de öyle böyle değil. Değme akademisyenlere, teorisyenlere taş çıkartacak cinsten. Uzun zamandır ne etsem de şu magazin dünyasında gündem oluştursam diye kafa patlatıyordum. Tam triplere girmek üzereydim ki buldum. Ben buldum, hem de iki tane.

TEORİ BİR…

Hani mübarek Ramazan ayını yeni yolculadık ya… Ramazan’ı biraz farkında olarak geçiren herkes nasıl bir ayraç görevi yaptığını fark etmiştir. Şöyle ki: Ramazan toplumu direkt olarak ikiye böler. İki zıt kutup oluşturur. Bu kutupların ortak özelliği her iki kutupta da inanan, az inanan veya hiç inanmayanların bulunmasıdır. Yani mesele takva yönü ile ilgili değildir. Mesele saygı yönüyledir.

Birinci kutuptakiler inanmasalar, ters istikametin en ucunda olsalar dahi, Ramazan ayı geldiğinde kendilerini geri çekerler. Ön plana çıkmazlar. Bir çeşit tapınak yaşantısına dönerler. İkinci kutuptakiler ise, kahrına inadına yapar gibi, ya ibadetlerini gösterişe dönüştürürler, abartırlar, ya da inançsızlıklarını... Başka zaman dilimi kalmamış gibi özellikle böyle mübarek günlerde tahrik edercesine bir tutum ve davranış içine girerler.

TEORİ İKİ…

Efendim; Mübarek Ramazan ayı içerisinde camilere gelen cemaat sayısında iki, üç, hatta zaman zaman da dört-beş kat artış olmuştu. Çoluk-çocuk, genç-yaşlı cami cemaati çeşitlenmiş, şenlenmişti. Ramazan’ın hemen akabinde daha bayramın ilk gününden başlayarak cemaat sayısında ciddi bir rutine dönüş yaşandı. İşte niye bu böyle diye muhasebe yaparken, aksilik bu ya tam da imam efendi namazın farzı için tekbir alınca teorim aklıma düştü. Bende fırsat bu fırsat tabi dedim tabii. Cemaat rükûa, secdeye gitti ben sokağa fırladım. “Buldum! Buldum! Buldum…” diye.

Tez kayda alınsın, literatüre sokulsun. Konu başlığı şu: “Namazlarına göre cemaat çeşitleri.”

Cemaat yoğunluğuna göre yukarıdan aşağı doğru bir sıralama yapınca ortaya şu alt başlıkların çıktığı görülecektir.

Bayram namazları cemaati: En kalabalık cemaat gurubudur. Cemaatin kalabalıktan dolayı genellikle cami avlusu dışına taştığı görülür. Bu namaz hazırlığı birkaç gün önceden başlar. En son olarak hazırlıklar akşamdan kontrol edilir. Sabah namaza yetişememe ihtimâline karşı ek tedbirler alınır. Sabah evin reisi bir başka hava ile kalkar. Aile efradından herkes uyandırılır. Alınan duşlar ya da abdestlerden sonra evin hanımının gözetiminde giyim kuşam işleri ve varsa aksesuar kısmı ince elenip sık dokunarak teftiş edilir. Tatlı bir heyecan ve telaş içerisinde sürekli olarak saat de kontrol edilerek, teze boyalı iskarpinler de giyilince, baba önde diğerleri arkada yaş ve boy sırasına göre yola düşülür. Kapıdan ailesini yaşlı gururlu gözlerle uğurlayan evin hanımı, daha sonra camdan veya balkondan bu gurur tablosunu izlemeye devam eder. Not: Ne hikmetse, bayram namazı öncesi farz olan sabah namazına, devamlı cemaatten gayrı kimse hürmet göstermez.

Cuma namazı cemaati: Evde tek başına kılanlara da rastlanmakla birlikte, bu cemaatin en belirgin özelliği, cemaatle kılınma mecburiyeti olan farz namaz olduğu bilinci ile hareket edilmesidir. Yani kazaya bırakılamadığından ilgi gösterilir. Bu ilginin, diğer dinlere mahsus olan ekseriyetle Cumartesi-Pazar günleri yapılan ayinlerle uzaktan yakından bir alakası yoktur. Ancak bazı cemaat ehlinin “elin gavuruna” nazire yapmak için ayrıca bir tepki olarak îfâ edildiğini iddia eden densizler de vardır. Kendisini İslam âlimi statüsünde gören bazı zaatların “Cuma namazı iki rekâttır” iddialarına karşın Cuma cemaati, hutbenin de farz olduğunda ve Cuma namazının ilk ve son sünnetleri ile birlikte on rekâtlık bir namaz olduğunda ısrarlı tutumunu sürdürmektedir. Konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine de taşınmıştır.

Ramazanda kılınan namazların cemaati: Din âlimleri ve sosyologların kafasını en çok meşgul eden konuların başında gelir. Bereketinin sırrı henüz çözülememiştir. Bu dönemden herkes, hatta namazla, imanla, Kur’an’la işi olmayanlar bile istifâde etmeye çalışır. Kimi tansiyonunun peşine düşer, kimi şeker rahatsızlıklarının. Kimi kilo alma derdindedir, kimi kilo verme. Bu zaman diliminde her türden uzmanlara ihtiyaç duyulur. Yazılı ve görsel medya ne yapacağını, nasıl yapacağını şaşırır. Bütün sosyal yaşam çok intizamlı bir alt üst oluş yaşar. Özellikle Oruç’un neyle ve nasıl açılabileceği, denize girilip girilemeyeceği, Teravih namazının kaç rekât olduğu ve eline, diline, beline konuları bir ay boyunca tartışılır, konuşulur, lime lime edilir. Kaç Ramazandır çözülemeyen bu konu başlıkları, bayramla birlikte bir dahaki Ramazan’a kadar rafa kaldırılır. İş ve ticaret dünyası da bu hengâmeden payına düşeni fazlasıyla alır. Özellikle Ramazan kolileri konusunda, ciltler dolusu doktora tezleri hazırlansa kifâyet etmez.

Cenaze namazları cemaati: Sıralamada buraya aldığıma bakmayın. Zîrâ cemaat yoğunluğu ve özellikleri bakımından en fazla değişkenlik gösteren namazdır. Konu cemaatten daha ziyade, mevta ile ilgilidir; ya da cenaze sahibiyle. Bazen üç kişi ile kılınır, bazen hiç nasip olmaz. Bazen de caddeler, şehirler almaz… Konu hassas olduğu için uzatmayalım: “Allah Rahmet eylesin” deyip geçelim de yine de dip not olarak şunları da belirtivereli: Bazen bayan cemaatin erkeklerle birlikte en önde saf tuttuğu görülür. Hatta bazı cenaze namazlarından sonra, “Kahrolsun Şeriat” “Yok olsun irtica” “Hepimiz Ermeni’yiz” türünden sloganlar atıldığına da şahit olunmuştur.

Mübarek kandil ve geceler cemaati: Ramazan cemaatinden farklı olarak, birkaç saatte malı götürmenin, parsadan pay kapmanın, ganimete konmanın hevesi ile olsa gerek, yoğun ilgi ve talep görür. Bazıları sabaha kadar ibadet ve dualarına devam ederken, bazıları sadece yatsı namazını cemaatle, bazısı da evde tek başına kılmayı yeterli görür. Ayrıca hiç namaza ilgisi olmadığı hâlde, hani tedbir olarak, konu-komşu çocuklarına, şeker, çikolata alıp hayır-hasenat peşinde koşanlar da vardır. Özellikle bu gecelerde bir yetimin, yetim bulamazsa bir iki çocuğun, o da olmazsa kendi çocuklarının başını sıvazlamayı, omzuna dokunmayı fırsat olarak görür. Ve bunu yarın şahit lazım olur diye göstere göstere, üzerine basa basa yapar. Önüne çıkan her fırsatta, herkeslere de ilan eder.

Vakit namazları cemaati: İkiye bölmek lazım. Sabah ve yatsı ile diğer vakit namazları diye. Yatsı bu konuda biraz daha şanslıdır. O çevrede oturanların oluşturduğu bir cemaat grubudur. Bu namazların cemaati birbirini tanır. Genellikle emeklilere, çalışmayanlara ve yaşlılara mahsustur. Arada bir iki çocuk yanlışlıkla cemaate düşerse de alışkın olmayan diğerlerinin tepkisine mâruz kalıp uzun süre ortalıkta görünmeyebilir. Oldukça rutindir. Özellikle sabah namazı için tam olarak “yetim ve öksüzdür” denilebilir. Öyle ki bazen beş-altı saftan ibaret kalır. Saf derken sıra anlamında değil. Bildiğiniz saf, temiz, katışıksız anlamında.

Not: Bu çalışma, çok uzun yıllar süren gayret ve fedakârlıkların, binlerce kişiyle bire bir olarak yapılan görüşmelerin, karıştırılıp üzerinde çalışılan adam boyunu aşan kitapların ve artı olarak onlarca konu uzmanının görüşleri alınarak hazırlanmış filan değildir. Herhangi bir araştırma ve anket sonucuna da dayanmaz. Tamamen şahsi gözlemlere dayalı olarak yazılıp çizilmiştir. Hiçbir bilimsel iddiası yoktur. İzinli izinsiz, istenilen, istenilmeyen her tarafta kullanılabilir. 


GENÇ'ın Yazısı.