Ömer Öztürk / Genç Haber Merkezi

Nusret Mayın Gemisi*, İstanbul’u şereflendirmiş.

14 Ağustos 2013 Çarşamba sabahı, henüz herkes uykuda iken, Çanakkale’ye indiğimde, sahilde bir çay bahçesine kapağı atmış, bir bardak çay refakatinde, durgun suda demirlemiş, nazlı nazlı salınan Nusret’i seyreylemiştim. Daha doğrusu Nusret’in bire bir örneğini, tıpkı-basımını, ne tıpkı-basımı yahu, tıpkı-yapımını*…

Esâsen, Nusret-Musret hikâye idi. Neden mi? Zîrâ dereyi geçip çayda boğulmuştuk. Nasıl mı? Topla-tüfekle Çanakkale’den geçirtmediğimiz el âlemi kültürel sömürü vasıtasıyla buyur ederek…

Nasıl mı?

Şöyle: Eceabat’tan bindiğimiz arabalı-vapur (hem araba, hem insan taşır; sınıf ayrımını en iyi gözlemleyebileceğiniz vasıtalardan biridir. Benim çocukluğumda çok yaygın idi) bizi Çanakkale-Merkez Rıhtımına bırakır bırakmaz, tam olarak nerede bulunduğumu tespit edebilmek için, alelacele cep telefonuma göz attım. Cep telefonumda ne yazıyordu biliyor musunuz? Çanakkale’ye gitmiş olanlar bileceklerdir elbet. Ben bilmeyenlerin merakını gidereyim:

Barlar Sokağı. Evet, aynen böyle yazıyordu. Ve tam karşımızda, Kilitbahir sırtlarında “Dur Yolcu” âbidesi belli-belirsiz bizim bu yana göz kırpıyordu. Bunca şehidi Barlar Sokağı’nda içilip keyfedilsin, Anzaklar, vur patlasın çal oynasın diye vermiştik sanki.

İş bununla kalsa gene iyiydi. Şehrin çarşısında gezerken, Çanakkale Belediyesi’nin biraz ilerisinde ki meydanda teşhir edilen tarihî topları da inceledim. Topların sağ-üstündeki bir billboardda bir gözlük şirketinin “bir alana ikincisi bedava” başlıklı ilânı artık bazı kıymetlerin gayri-ihtiyarî, âdet yerini bulsun kâbilinden, lütfen yaşatıldığının âdeta resmî belgesi niteliğindeydi.

Velhâsıl o kadim ruh çoktandır buralardan terk-i diyar eylemişti.

Böyle giderse, gene Nusret’i (Yardımcı) yardıma çağıracağız ama onun da aslı yok ki, kopyası aynı işi görür mü ki?

Çanakkale’de Bir Çay Bahçesi Diyaloğu-Skeç

-Dur Yolcu!
-Hayrola Hancı?
-Hesabı ödemedin Yolcu.
-Ne kasabı?
-Kasap değil hesap!
-Yahu hesabı 98 sene evvel Çanakkale’de ödememiş mi idik Hancı?
-O başka, yolcu. Çayın parasını ödemedin.
-Ha, al bakalım. Tuvalet nerede?
-İşte yolcu orada, tuvalet ücretsizdir bu arada.
-Hay Allah razı olsun. Daha sonra gelip gene yapabilir miyim?
-Ne zaman istersen yolcu.
-Sağol Hancı.
-Hadi yine iyisin yolcu. Adın ne?
-Abbas.
-Desene yolcudur Abbas, bağlasan durmaz hadi sana müsaade… 


GENÇ'ın Yazısı.