Bile Bile Aldanmaya Var mısınız?
Değişim hiç hız kesmiyor. Zamanın ruhunu okumak derdinde olanlar hiç şu günkü kadar müşkül duruma düşmemişlerdi herhalde. Söze, dostlara ve rüyaya sadık kalmak iyice zorlaştı. Alıcısı azaldı bu işin. Artık dava yolunun yolcusu olmak çok “rasyonel” değil çünkü. Hesap edilebilir, tahmin edilebilir, görülebilir, ölçülebilir ve alınıp satılabilir şu çağ, insanlarını da kendisine benzetti. Risk kapitalist bir kelime artık. Yatırım da öyle. Kimse bu kelimelerle hizmeti, sevdayı ve derdi yan yana getirmiyor, getiremiyor. Beklentiler küçük çünkü. Ruhların küçüklüğünden midir bu, bilinmez. Kırmadan, kırılmadan, dökmeden, dökülmeden ve aynı yöne bakmanın sevincini çoğaltarak yürümek her kişinin değil, er kişinin harcı. Aşkı, hizmeti, özlemi ve geleceği aynı paydaya sığdırabilenler mumla arasan bulunmayacak seçkinler. Ne kadar çok omuzlarında aldanmışlık hissinin yükünü taşıyan... Artık inanamayan, ikna olamayan, kapılıp gidemeyen ne kadar çok... Ne kadar akılcılık bu böyle... Ne büyük bir aşkınlık fukaralığıdır bu... Halbuki bile bile lades diyebilmeli bazen insan. Bile bile aldanabilmeli... Hakikatine kurban olacağımız bir haberin sahtesine bile verecek şeylerimiz olmalı. Kaldı ki sahtesi de yok bu haberin. Her şeyi maddileştiren, insanları bir kariyer çizgisinde “seyr eden” otomatlara dönüştüren, artık sıradanı değil, sıra dışını bile öğüten şu çarka kapılmamanın tek çaresi var: O doğru haberi çoğaltacak bir kardeşlik ikliminin içerisinde yer almak. Bu bir risk almak gerektiriyor tabii. Orta yerdeki anafora düşmemek için ne kalp yetiyor tek başına, ne de zihin. Hem kalp, hem zihin, hem de dostlar lazım. Lazım olanı elde etmek için ise fedakarlık ve gayret gerekiyor. Biz kalbimizi, zihnimizi ve dostlarımızı önemsiyoruz. Rüyamıza sadık kalmanın yolunun bu üçünün ahenginde yattığını biliyoruz. Bu üçünün ahengi ile hakikatine kurban olacağımız bir doğru haberin sahte tınıları bile bizi cezbediyor. O yüzden buralarda aldanmak çok da umurumuzda değil. Ne için risk aldığımızın farkındayız çünkü. Ötede “Aldandımsa da Senin için aldandım” demenin hazzı bize yetecek.
***
Medya Akademisi eşliğinde yapacağımız staj programımıza bu ay başlıyoruz. 40 kadar kardeşimiz alanında söz sahibi usta ve uzmanlardan iki ay boyunca ders alacak; atölye çalışmalarına katılacak, medya kuruluşlarını ziyaret edecek. Programın sonunda öğrendiklerini gösterme fırsatı bulacakları ödüllü bir proje yarışması da olacak. GENÇ Medya Akademisi uzun soluklu kılmak niyetinde olduğumuz bir projemiz. Amacımızı tanıtım afişlerimiz çok güzel özetliyor: Yerimize adam arıyoruz. Ümit ediyoruz ki yeni yetenekler şu güzel ve anlamlı işleri alıp bizim yaptığımızın çok daha ötesine taşıyacaklar.
***
Yaz GENÇ Gönüllülerinin coştuğu bir zaman dilimi. Bizim GENÇ’ler tatilden atalet anlamı çıkarmıyorlar çünkü. Tam tersi tatilin sıradan meşguliyetlerin içerisinde yapılamayanların gerçekleştirileceği bir fırsat olduğunu biliyorlar. O yüzden de yaz girer girmez gönüllü faaliyetlere girişiyorlar. Yurdun dört bir tarafında birilerinin derdine derman olabilmek için zamanını, enerjisini ve kalbini seferber eden GENÇ’ler kendilerine sadece bu dünyada değil ötelerde de yetecek gönül azıklarını tedarik etmeye başladılar bile. Ne kadar şükretseler az. Bu kadar kendi derdine düşenin içerisinde kendisini aşıp “başkalarına ne ulaştırabilirim” kaygısına sahip olmak az bir şey mi? Herkese nasip olmaz bu devlet.
***
Biliyorsunuz merkezimiz Avrupa yakasında İkitelli’de. Şimdi bize Anadolu yakasında da ulaşabileceğiniz bir mekânımız daha oldu. Üsküdar’da bir şube açtık; adres yandaki künyede mevcut, buraya da bekleriz efendim.
Gelecek ayda buluşabilmek ümidiyle Allah’a emanet olunuz.
Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.