Erkek Adam Bulaşık Yıkar mı?
Öğrenci evinin anahtar kelimesinin de “fedakarlık” olduğunu aklından hiç çıkarma.
- Güzin abi benim adım Recep, 21 yaşındayım, öğrenci arkadaşlarımda birlikte bir evde kalıyorum. Çeşitli zorlukları oluyor, çoğu zaman daralıyor, sıkılıyorum.
- Merhabalar Recep. Öncelikle şunu söyleyebilirim, öğrenci evinde hakkıyla kalabilirsen hayatındaki en güzel şeyi yapmış olacaksın. Anne-babadan ve sevdiklerinden uzak bir şekilde, türlü zorlukları da göğüsleyerek öğrenci evinde kalmak çok zor olmakla birlikte bir çok getirisi olan bir hadise. Nerede zahmet orada rahmet sırrınca, bu süreçleri ne kadar sıkı ve itinalı geçirirsen hayat boyu işlerin o kadar çok kolaylaşacaktır. Hayatın her alanında zorluklar var, her alanında sıkıntılar var. Madem hayat pembe bir tablodan ibaret değil, biz elimizden geldiğince karşı karşıya olduğumuz zorlukları göğüslemeye çalışalım derim. Aksi takdirde, bu tür süreçlerin hemen başında vazgeçme psikolojisi bizi sarar. Bu ise zaten en kolay olanıdır. Herkesin ilk olarak düşündüğü ama aslında kazancı olmayan bir tutumdur vazgeçmek. Sabır edebilirsen harika sonuçlar doğacak diyorum Recep.
- Sabır ediyorum ama arkadaşların bazılarıyla anlaşamıyorum abi. Uyuz oluyorum hatta.
- Bu çok normal Recep. Kendi ailemizle bile bir sürü sorunlar yaşamıyor muyuz? İnsan “kanka” dediği insanla bile tartışır yeri gelirse. Demek istediğim, bu tür sıkıntılar her zaman söz konusu olabilir. Önemli olan ne peki? Önemli olan, onlardaki uyuz olduğun yönlerin aslında sende de olabileceğini iyice düşünmen, bu konuda tahliller yapman. Çoğu zaman insan, kendisindeki kötü sıfatları bir başkasında görünce iğrenir, kınama pozisyonuna geçer. Halbuki uyuz olduğun arkadaşın da sana aynı sebepten dolayı uyuz oluyordur, kim bilir? Mesela parmağında nasır olan biri ile aynı tavadan yumurta yesen, o nasırdan dolayı için kalkabilir, yemekten vazgeçebilirsin. Halbuki o nasır sende olsa, parmağını bile yalayarak yersin ve kendindeki nasırdan hiç rahatsız olmazsın. Aynen bunun gibi, bizler çoğu zaman, kendimizdeki kötü sıfatları, kötü huyları, çirkin halleri görmüyoruz. Başkasında gördüğümüzde de buğuz ediyoruz, nefret ediyoruz. Ah biz yok mu biz, çok hatalıyız bu noktada. Anladın mı az çok Recep?
- Anladım abi, hakikaten çok haklısın da, uygulamaya geçirebilirim inşallah. Her hareketi batıyor bazı arkadaşların. Birçok defa evden ayrılmayı bile düşündüm.
- Az önce söylediklerimi bir daha oku, içinde hala bir şeyler kalmış senin. :) Her hareketlerinin batması aynı sebepten. Biz bu noktada kendimizi düzeltelim inşallah. O zaman göreceğiz ki onlar da yumuşayacaklar, kalpler arasında bir sıcaklık meydana gelecek. Sen iyi niyetlerle yaklaşırsan, elinden geldiğince geçim ehli olursan, göreceksin ki o arkadaşlarınla aranda harika bir samimiyet başlamış. Hatta candan bir dost olacaksınız Allah`ın izni ile. Biz yeter ki hoş görelim, kolaylaştıralım, sevelim ve fedakarlık yapalım. O zaman bırak evden ayrılmayı, eve bile gitmek istemeyeceksin. Öyle güzel bir dostluğunuz olacak ki, orası kendi evinden daha tatlı gelmeye başlayacak. Sonra da ilk zamanlarda yaşadığın psikolojik hallere çok güleceksin.
- İçime ümit doldurdun abi. İnşallah dediğin gibi olur. Ama bir noktada hala içim rahat değil. Nöbetçiliği hiç kaldıramıyorum. Çok zoruma gidiyor. Baştan savma bir şeyler yapıyorum arkadaşlara, bu da hoş olmuyor. Sırf nöbetçilik yüzünden bile evden ayrılabilirim abi.
- Sen hala anneni arıyorsun anladığım kadarıyla. :) Recepciğim, modern psikolojinin son araştırmalarına göre, insan kendisini kendi iradesiyle zorlamadan gelişim ve değişim yaşayamaz. Buna tasavvufta “mücahade” deniyor. Kendimizi aşmak bir bakıma. Rahatımıza geleni değil, zor olanı tercih etmek, zor olanın üzerine gitmek. Emin ol, bu tür nöbetçiliklere dört elle sarılırsan, zorluğuna rağmen elinden geleni yaparsan çok ama çok şey kazanacaksın. Bunları bol keseden sallamıyorum. Kendi öğrencilik hayatımda, en çok gelişmeme ve değişmeme vesile olan aracın nöbetçilik olduğunu farkettim. İnan bana, ne kadar fedakarlık yaparsan o kadar çok şey güzel gidecek ve kişiliğin o ölçüde gelişecek. Nöbetçiliği külfet yerine nimet bilenlerin sayısı çok azdır. Geçiştirme mantığıyla hareket ediyor birçok öğrenci. Halbuki şöyle tadını çıkara çıkara bir makarna yapsan, yanına güzel bir patates kızartsan, marketten de bir yoğurt alsan süper olmaz mı? (Klasik öğrenci menüsüdür de. :) Nöbetçilikleri severek yapmadığın zaman, üzerindeki negatif enerji yemeklere bile sirayet eder. (Yayılır, bulaşır.) İki iki dört eder Recep. Bu işin kuralı budur. Zor olacak ama rahmet olacak, zor olacak ama bereket olacak.
- Ama abi bulaşık yıkamak çok dokunuyor, erkek adam bulaşık yıkar mı?
- Amma yaptın yahu. Erkek adam çocuk bile doğurur diyeceğim de ayıp olacak. Bunun erkeklik ya da kadınlıkla alakası yok ki güzel kardeş. Bu tür işleri yapmak öğrenci evlerinin kaçınılmaz sonucu. Bulaşık çamaşır demeden el atacaksın her şeye. Hayatı böyle böyle öğrenceğiz. Yoksa apartman çocukları gibi, ampül patlasa elektirikçi çağırırsın ileride. :) Yani ne demiş olduk? Bulaşık yıka, çamaşır yıka, lavaboyu temizle, ütü yap. Hem de seve seve. Ev huzuru için kendinden fedakarlık yap. Allah niyetleri bilendir, mükafatını bol bol verir. Hem bulaşık yıkamayı iyi öğren, ileride evlenince hanımın da çok rahat eder. :)
- Amma adamsın güzin abi, güldürdün beni. Tamam inşallah. Elimden geleni yapacağım. Son olarak var mı başka taktiklerin?
- Gül gül, kifayet miktarı gülmek kalbe sürur verir. Son olarak bazı taktikler vereyim. Her yerin kuralı olduğu gibi öğrenci evinin de kuralları olur Recep. Mümin insan geçim ehlidir, bunu aklının bir köşesine yaz ve ona göre amel etmeye çalış. Geçimsizlik varsa, orada benlikler yani egolar devreye girmiştir. Sen sana düşeni elinden geldiğince yap. Buna rağmen sıkıntı devam ederse yine sabret. Mevlana Hazretleri gülü konuştururken nasıl misal veriyordu? Gül o güzel kokuyu kötü huylu dikenlere sabrettiği için kazandığını söylüyor. Dikenler yüzünden neden gama düşeyim ki diyor. Bu dikenler olmasa ben âleme bu güzellikleri saçamazdım diyor. Müthiş bir anlatım bence. Biz de o gül gibi, dikenler var diye feryad edip durmayalım. Yok şu arkdaş böyle, yok şunun şu huyuna uyuz oluyorum gibi düşünceler yerine, içimizi temizlemeye gayret edelim. Biz arkadaşlarımıza güzel davranırsak, her şey güzelleşecek. Allah`ın vaadi var, sen güzel davran, aranızda mutlaka güzellikler meydana gelecek, kalpler birleşecek. Bunu böylece yaz bir kenera. Öğrenci evinin anahtar kelimesinin de “fedakarlık” olduğunu aklından hiç çıkarma inşallah.
- Eyvallah abi. Çok teşekkür ederim.
- Ne demek, tecrübelerimizin zekatı sadece. Bu vesile ile, zamanında birlikte kaldığımız, çok kıymetli ev arkadaşlarım: Remzi Şeker, Hasan Kumaş, Abdülkerim Koçdoğan, Talha Şahin, İsa Parmaksız, Kenan Karadavut, Recep Tokkacı, Osman Tokgöz, Ferdi Kocakafa, Cihat Keleş, Yaşar Keleş, Cemil Can Çelebi, İrfan Gümüş ve ismini yer sıkıntısından sayamadığım arkadaşlara sonsuz teşekkürlerimi sunar, hepsine hayırlı bir ömür dilerim. Hepinizi seviyorum “kardeşler”. :)
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.