Senin Penceren Hangi Yöne Bakıyor?
Seda Eker
Hepimizin hayat penceresi vardır… Dünyaya açılan ve algılarımızı şekillendiren hayat pencerelerimiz.. Kimimiz sevgi dolu bakar bu pencereden, kimimiz umut… Bazılarımız vardır ki karamsardır camları. Pervazları ne kadar umut dolu olsa da camlarını değiştirmeden ya da pencerenin koluna asılmadan değiştiremeyecektir bakış açısını.. Bazı pencereler vardır ki dost canlısı, sevgi yumağı…
Gönüllerimizdir bu pencereler. Ne ile doldurursak öyle bakarız hayata. Gönül ister ki hepimiz umut dolu olalım. Hepimiz sevgi yumağı.. Ama imtihan için geldiğimiz bu dünyada farklı bakış açılarımız olacaktır. Biz bu farklılıkları kabullenmek zorundayız.
İmtihan dediğimiz şey başımıza bir musibet gelmesi değil, bu musibet geldiğinde o pencereden nasıl baktığımızdır. Musibet sadece imtihanı başlatır ki imtihanın başlaması her zaman bir musibetle olmaz. Bazen bolluktur imtihan, bazen sıkıntısız olmak. Hepsinin birleştiği yer penceredir. Ayrılık bakış açısında gizlidir. Bakış açımıza yön veren sebepler bulmalıyız kendimize ki kurtuluşa erip imtihanı kazananlardan olalım.
Bize gönderilmiş Kur’an, Peygamber ve mirası olan hadisler.. İmtihanı kazanmak için takip etmemiz gereken sebeplerdir. Ama biz insanoğlu zor olan imtihanımızı daha da zorlaştırarak unutuyoruz çoğu zaman bu kurtuluş sebeplerini, anahtarlarını. Bir kudsi hadiste;
"Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu: "Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (aynî veya kifaye) şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü`min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem."(Buhârî, Rikak 38.)
En güzel bakış açısı, en güzel pencere bu kudsi hadiste gizli değil mi; “Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum.”
Yapmamız gereken şey kurtuluş kapısından geçmek için anahtarı doğru yerleştirmektir kilide… Penceremizin önünü farz ibadetlerle, nafile çiçeklerle süslemek, Allah-u Tela’nın sevdiği kullardan olup bu Hadis-i Kudside ki müjdeye ermektir...
Ali Ural’ın dediği gibi kapıyı kitleyen de açan da aynı anahtar. Duamız, dünya kilidiyle kilitlenen kapılarımızı ahrete açarken rıza dillerini yerleştirmektir kilide… Çabamız hep bu yönde olsun…
GENÇ'ın Yazısı.