Gurbetten Selam Olsun

Okyanuslar ardından selam ve sevgi ile. Ağabeylerim ve ablalarımın yazdıklarını okuduktan sonra gurbette GENÇ’li olarak sizlerle duygularımı ve sizlere olan minnettarlığımı belirtmek istedim. Aslında fazla kitap veya dergi okumam ve sevmem ama bir ağabeyimin teşvikiyle 4 aydır GENÇ Dergiyi alıyorum ve daha postadan çıkar çıkmaz okumaya başlıyorum. Bana bu dergiyi her ay gönderen, dergide bütün emeği geçen ağabeylerimden Allah (c.c) razı olsun. İnanın aranızda olmayı, sizler ile birlikte Genç kardeşlerim ile koşmayı, hizmet etmeyi ve eğlenmeyi çok isterdim. Ama gurbet işte. Aramızda kilometreler ve derin sular olsa dahi kalbim ve inşaallah dualarım sizler ile. Rabb’im yolunuzu açık etsin inşaallah. Gurbette tanıdım, gurbette sevdim seni Ülkem koktun, toprağımın tadını verdin bana, Bazen güldürdün zaman zaman ağlattın beni, Gurbette gençliği öğrettin bana, Sevmesem de, sevdirdin okumayı, Sen benim kalbimdeki Genç, yüreğimdeki dergiden ötesin.

Galip Yılmaz/Houston-ABD

Editör’ün Notu: Galip’e bu samimi mesajından ötürü teşekkür ederiz. Bir teşekkür de kardeşi Ayşenur Yılmaz’a. O da aynı güzellikte bir mektup göndermiş. Her iki kardeşimize de gurbetlerini sılaya döndürecek bir ruh diriliği temenni ediyoruz.

GENÇ Oldukça Umut da Var

Çıktığımız bu uzun yolda ellerimizden tutmaya çalışan ağabey ve ablalarımıza selam olsun! Yalnızca uzun olsa yine iyi, yapacak o kadar çok iş var ki! Genciz, güzeliz ama çalışmadan da olmuyor! :) Okumadan, sorgulamadan, öğrenip öğretmeden, tepki göstermeden, omuz omuza vermeden olmuyor! Bize uzattığınız ellerinize layık olmaya çalışıyoruz. Umarım olabiliyoruzdur. Oluyor muyuz Güzin abi? :) Ben, sadece GENÇ dergisiyle çok fazla şeyin değişebileceğine inanıyorum. Böyle bir kadro ve böyle bir okuyucu kitlesi :)) olduktan sonra neler yapılmaz neler!! Gerçekten Allah`a bize sizin gibi öncüler nasib ettiği için çok şükrediyorum. Belki çok zor (ne kadar zor olursa olsun Allah için hiçbir şey zor değildir) ama bir Zeynep el Gazalî olmak için çalışıyorum. Benim halâ umudum var... Umudum... Umut... Halâ umut var mı? Ufukta görünen? Kalplerinizde, sıcacık... Umudunuz var mı? Ve sadece umut yeterli mi? Bana sorarsanız GENÇ var oldukça, halâ umut var! Selam ederim...

Rumeysa Ercan/ İstanbul

Editör’ün Notu: Var olasın Rümeysa. Senin gibi kardeşlerimiz oldukça umut hep olacak inşaallah. Ama umudun yanında gayret de olmalı değil mi? Rumeysa’dan sanal âlemde bir zamanlar sergilediği güzel gayretleri yeniden bekliyoruz.

20 Yaşında Bir Derttaş’tan

Genç dergisi bizim de sesimizi duyuran ve biz gibi düşünenlerin varlığını hissettiğimiz bir dergi oldu. Hamdolsun. Gerçekten büyük bir hizmete öncülük ediyorsunuz. ALLAH ZAHMETLERİNİZE RAHMET VERSİN. 20 yaşında bir genç derttaş olarak dergimizin daha verimli ve ilgi çeker hale gelmesini uzun zamandır dert edinmiştim kendime. Anket sorularınız bir beyin fırtınası ihtiyacı oluşturdu. Haddimi aştımsa hakkınızı helal edin. Belki her an değişen farklı etkileşimlerin içinde bulunduğumuz şu zamanda benim de kendi derttaşlarımıza bir faydam olur diye düşündüm.

Hatice Gülhan/Kayseri

Editör’ün Notu: Bir eğitimci olan Hatice kardeşimizin anketimiz vesilesi ile yaptığı GENÇ Dergi değerlendirmesini ihtiva eden mektubunu aldık, büyük bir memnuniyetle okuduk, istifade ettik. Kardeşimize teşekkür ediyoruz, sağ olsun, var olsun. Tespitlerini değerlendirmeye çalışacağız.

Hep Hızlı Olması Beklenen

Merhaba GENÇ ailesi ve GENÇ arkadaşlarım. Derginize üyeyim ve her ay çok güzel konulardan yararlanıyorum. Emeğinizin karşılığı hakkıyla buluyor, bundan emin olabilirsiniz. Bizlerin de bir sorunu var, eğer yayınlarsanız çok memnun olurum. Ayrıca Genç ailesi için de bir katkım olacağını düşünüyorum. Biz diyorum çünkü ben 112 ambulans servisinde görev yapmaktayım. 112 ambulans servisi trafik kazaları, kardiolojik aciller, solunum acilleri, düşmeler, darp, travma gibi hayati tehlike arz edebilecek sorunlar karşısında sizlere en kısa zamanda yardımcı olmak için var. 112 ambulans servisi kurulduğundan itibaren ambulans sisteminin içinde bulunan biri olarak açıklamak istiyorum. Ambulanstan beklenen hep hızlı olmasıdır. Öyle bir yer düşünün ki: Ambulans gördüğünüzde gittiği yeri aklınıza getirmediğiniz, gittiği yeri öğrenince de uçmasını istediğiniz bir yer olsun. Bulamadınız mı? Açıklıyorum: SİZİN EVİNİZ. Sizce bu yüzde kaç ihtimaldir? Binde, on binde, yüz binde… bir ihtimal mi ? Eğer bu, bir gün sizin başınıza gelirse, sizin için o anki yüzdesini söylemek istiyorum: % 100. O halde DİKKAT: Başkaları için o anda, hala binde, on binde, yüz binde,.. bir. Bu yazıyı okuduktan sonra, ışıkları yanan sireni çalan bir ambulans görürseniz eğer, her yere gidiyor olabilir, sizin eviniz dahil. Ona büyük bir huzurla yol verin. Çünkü: Bilgi huzur verir, cehalet küstahlık. Şimdiden hepinize teşekkür ediyorum. Çalışma hayatınızda başarılar dilerim. Allah yar ve yardımcınız olsun. Fatma Betül Eroğlu Diz Üstü Bilgisayardan Kıymetli Bir Dergi Yeni laptopumla İstanbul`dan Nevşehir`e gelmek için otobüse bindim. Özenle sahiplendiğim laptopumu nereye koysam diye düşündüm. En iyisi koltuk üstü bagaja koyayım dedim. Bu arada otobüste okurum diye aldığım GENÇ dergisini de laptop çantasının sırt gözüne koymuştum. Akşam yorgunluğuyla beraber gözüme bir ağırlık gelip gitmeye başladı. Birinci molada laptopu yanıma alıp öyle indim. İkinci molaya yaklaşırken otobüste bıraktım. Döndüğümde gözümün ilk iliştiği yer bagajın üstü oldu. Rahatladım, çünkü laptopum yerindeydi. Çantanın sırt gözüne elimiz uzattım ki bir de ne göreyim: GENÇ Dergisinin yerinde yeller esiyor. Nasıl oldu bilmiyorum. Muhtemelen birisi laptop çantama el atmış, ancak GENÇ dergisini görünce laptopu umursamayıp dergiyi çalmış olmalıydı. Başka izah tarzı bulamıyorum. Eğer yolculardan biri okumak için almış olsa mutlaka geri iade ederdi. Velhasıl bu da başımıza geldi, vesselam.

Yunus Keleş/Nevşehir

GENÇ’İM; Hiram Benim…

Hatice Sarı

Yoruldum ama değdi sonunda… Kolay değil o kadar yolu tırmanmak… Kolay değil susuzluğa ve sıcağa dayanmak… Kolay değil nefsinden kurtulmaya çalışıp da bedene nefis terbiyesinde bulunmak… Hiç kolay değil Ahir zaman genci olmak…

Hayatım benliklerden sıyrılma çabası içindeyken, aklım benimle saklambaç oynuyor sanki… O saklandıkça ben kendime bir adım daha yaklaşıyorum… Çünkü burası Hira… Burada vahyin akla üstünlüğü var… O yokuşu tırmanırken ensenize çarpan güneş bile size esinti veriyor… Okudukça her bir satırı, içimizde hissediyoruz İlahi çağrıları… Düşünüyoruz… Fikrediyoruz… Kıyasa, şüpheye, karşılaştırmaya yer vermiyoruz içimizde… Şeksiz ve şüphesiz doğruluyoruz her şeyi… Çünkü O’ndan bize gelenlerin hak olduğuna inanıyoruz. Bir yudum suya muhtaçken hayatta, Hira’nın uhreviliğiyle gideriyoruz susuzluğumuzu… Allah adı için yaşamaya çalışıyoruz, Allah adı için bekliyoruz yokuşu tırmanmayı ve Allah adı için toprağa düşmeye muktedir olmak duasıyla tefekkür ediyoruz…

Ilık esen bir rüzgar hissediyorum. Hira’ya tırmandıkça daha da sarıyor bu rüzgar… Çünkü benim Hira’m; Genç’im… Hira’ya tırmanışım; bir ay gibi uzun bir süreye tekabül ediyor. Susuzluğum; Genç’e olan özlemim… Genç bize hayat veriyor… Her bir sayfası “Allah” nidasıyla çevriliyor önümüzde… Efendiler Efendisi insanlardan uzaklaşıp Hira’ya, o eşsiz mekana çıkarmış. İnsanların dünyevi işlerinden bunalıp tefekkür edermiş ve Rabbiyle baş başa olmayı yeğlermiş. Hira’nın her bir taşı selam verirmiş O (sav)’na… Her bir taşı, GENÇ’in her bir sayfası gibi “Allah” diye nida edermiş… Kainatı okurmuş yavaş yavaş… Ilık esen rüzgar mübarek tenlerine değince, Ahir zaman kardeşlerine, gençlerine selam edermiş… Kardeşleri olmaya muktedir miyiz bilinmez ama bize o Hira’nın toprak kokusunu hissettiren bir GENÇ yollamış 1400 sene öncesinden… Benim GENÇ’im, Peygamberimin GENÇ’i… Benim GENÇ’im, Peygamberimin kainatı satır satır okumak için inzivaya çekildiği mektep… Benim GENÇ’im 1400 sene öncesinin incilerini günümüze getirmeyi vazife bilen bir rehber…

GENÇ’i elime aldığımda, kainatı iki elimin arasında gibi hissediyorum. Seyyah gibi dağları aşıyorum sayfalar arasında… O ılık rüzgar bir an bile yalnız bırakmıyor beni… Çünkü o rüzgar Hira’nın kokusunu GENÇ’e aksettiriyor… Çünkü o rüzgar Hira’ya değen o mübarek ayakların izini gezdiriyor GENÇ’in sayfaları üzerinde… Efendiler Efendisi’nin tefekküre daldığı gibi, bizi de tefekküre sevk ediyor GENÇ… Ahir zamanın yakıcı ateşinde, seçilmişler ordusu oluşturup da yarının güneşini bu günden görmeyi sağlıyor… Elde kor ateş tutan gençlerin, çöplüğe düşen altın misali değerini kaybetmeyeceğini öğretiyor… Vahşi’nin mızrağına göğsümüzü siper etmeyi, Hamza’nın yerinde olabilmeyi, Mus’ab’ın kefensiz bedenine benzemeyi hayat felsefesi sayan biz gençler, Hira’nın sıcağını GENÇ’te hissediyoruz… Ve bu GENÇ meşalesinin ebede kadar devam edeceğini biliyoruz… Yaradan’ın yardımıyla…


GENÇ'ın Yazısı.