Nedim Kaya

Ben Nedim Kaya Abdullah oğlu, kendime aileme ve çocuklarıma söz veririm ki, çocuklarımın eğitimi için onları at koşusuna sokmayacağım, çocuklarımı dersaneye yollamayacağım, dersane parasıyla Allah güç verirse her sene ülkemin güzel bir köşesinde rant sağlama potansiyeli olan bir bölgede bir parça arsa alacağım.

Efendim, ellerinizden öperler üç erkek çocuk babasıyız. Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta evlenince böyle oldu. En büyüğü bu sene OKS imtihanına girdi, tabii olarak biz cümle aile OKS olduk. Bir baba olarak yıllar önce yolumu çizmiştim; çocukları dersaneye göndermek yok, at gibi koşturmak yok, sadece kitabi bilgilere kafayı gömüp dünyadan uzaklaşmalarına izin vermek yok. Bu politikam işe yarar gibiydi, nitekim afacanlar Indiana Jones’un dördüncü serisinin ne zaman gişeye gireceğini George Lucas’ tan önce biliyor, Barack Obama’nın Hillary’yi altedeceğini falan önceden tahmin ediyorlardı. Şimdi de Ergenekon meselesi nereye kadar gider, buna da kafa yoruyorlar ama derslere gelince vasatın biraz üstündeler desem yeridir.

Bir gün okul müdürü çıka geldi. Büyük oğlanı niye dersaneye göndermediğimden bahisle “Bu çocuk çok zeki, bir soru fazla yapmakla bin adet rakibini geride bırakır, dersaneye gitmezse ömür boyu sizi suçlar” gibi sözlerle ömrümde ilk defa politikamı gözden geçirmeme sebep oldu. “İki kuruş dünyalık için çocuğun geleceğini feda etti” lafına maruz kalmamak için civarın en iyi dersanesinin kapısını çaldık. Geç kaldığımız için kontenjan kalmadığından bahisle beklemeler, araya adam sokmalar, yalvarmalar sonucunda o imtihanı da atlattık. Bütün kış boyunca çocuk hafta içi hafta sonu sabah yedide uyanıp okula gitmeler, televizyon, playstation ve bilgisayar yasağı gibi görmediği zulüm kalmadı. (Bunları küçümsemeyin, Kaya ailsinde ölüm ile eşdeğerdir.) derken imtihan zamanı geldi çattı. Çocuğumuz sene başında en doğal haliyle girdiği ilk deneme imtihanı ile aynı sonucu aldı; 70 net. Lütfi bey bir gün daha müsade etseydi size nereyi kazandığını da yazaradım, muhtemelen İzmir Bornova veya Karşıyaka Anadolu lisesi gibi birşey gelecek. Şimdiki kafamla öğrendim ki zaten benim gönderebileceğim bir okula girmesi için sadece 98 net(çik) yapması lazımmış. Bu işten kazançlı çıkan ise eğitim sisteminin mantarları dersaneler oldu. Sağlık olsun: “Tecrübe yenilen kazıkların bileşkesidir.”

Şimdi bir babanın dersaneler ve çarpık eğitim sistemi ile ilgili manifestosunu okuyacaksınız. “Ben Nedim Kaya Abdullah oğlu, kendime aileme ve çocuklarıma söz veririm ki, çocuklarımın eğitimi için onları at koşusuna sokmayacağım, çocuklarımı dersaneye yollamayacağım, dersane parasıyla Allah güç verirse her sene ülkemin güzel bir köşesinde rant sağlama potansiyeli olan bir bölgede bir parça arsa alacağım, akranları 4 yıl dersanelerde kafayı yerken ben değerlenmiş arsaları satıp onları kerhen tercih ettikleri değil bizim seçtiğimiz özel üniversiteye hatta gerekirse yurt dışına göndereceğim inşallah. Bu arada hocalar ısrar edecekler çocuğu dersaneye gönder diye. Yüksek ikna edilebilme kabiliyetim sayesinde muhtemelen kandırılacağım belki ama asla ilk seçeneğin en iyisi olduğu konusundaki fikrimden geri adım atmayacağım. Hatta bu yazıyı da aksine ikna olursam birileri beni uyarsın diye yazmaktayım. Abisine nisbeten daha zayıf okuyan ortancayı daha lisedeyken basın meslek okuluna yazacağım, zira maymunluk yapmayı, mahalle çetesi kurmayı, taklit etmeyi ve her taşın altından çıkmayı sever, ki bunlar bu günlerde en mahir medya mensubu halleridir. Küçük çocuğa gelince biz o zamana kadar deneme yanılma yoluyla ebeveynlik yapmayı öğrenmiş oluruz herhalde, sanırsam, inşallah.”

Bizim OKS imtihanı böyle geçti ya diğer velilerin. Sahi ya çocukların imtihanı nasıl geçti? Kim düşünür ki Türkiyede imtihana veli girer çocuk değil. Şimdi artık OKS imtihanı kalktı diyorlar, ona da inanmayın. Artık altıncı sınıftan itibaren üç yıl üst üste imtihana giriyorsunuz ve ortalaması alınıyor. Benden akıllı olduğuna inandığım bir avukat arkadaşım daha altıncı sınıftan çocuğu dersaneye vermeye başlamış bile. Sağolsun eğitim sistemimiz çocukları dersaneden kurtarıyoruz diye bir yıldan üç yıla çıkarmayı başardılar. Artık 267 birinci birden çıkararak birincilik müessesesini bile katlettiler. Abiler, ablalar, damdan düşeni dinleyin; çocuğunuzun başarısını sadece okulda elde ettiği skorlarla değerlendirmeyin, test çözmedeki başarısı ile değil öğrendiklerini hazmetmesiyle değerlendirin. Öğreneceğim derken insan kılığından çıkıp asosyal tuhaf bir yaratık olmasına izin vermeyin. Okuyamayacağı besbelli ortada ise hemen yolun başında bir meslek lisesine geçirin, böylece üniversite mezunu işsizler ordusu yerine lise mezunu bir iş sahibi çocuğunuz olur. Ahmedin, Mehmedin gerisine düşeriz diye üzülmeyin, zeka genlerini veren siz değilsiniz Allah’tır. Hem birine zeka , birine insanlık ve salih amel, birine şans, birine de hepsini verir. O mübareği yargılayacak değiliz ya. Allah benim tecrübelerimden size rant nasib etsin, amin.


GENÇ'ın Yazısı.