Başarılı insanların en büyük sırrının çalışmak, çok çalışmak, hep çalışmak olduğuna dair bir inanç vardır toplumun genelinde. Bu düşünceye göre başarılı insanlar; durmadan, dinlenmeden, gece gündüz çalışan işkolik tiplerdir hep. Oysa kazın ayağı öyle değil. Evet çok çalışmak başarıyı getiriyor. Ancak başarılı insanların tek düsturları çalışmak değil. Bu insanlar iş dışındaki zamanlarını nasıl değerlendireceklerini, daha doğrusu hem faydalı ama hem de “keyifli” bir biçimde nasıl değerlendireceklerini çok iyi biliyorlar. Başarının sırrı da işte tam olarak bu...  Bilhassa çok çalışıp da başaramayanlara; yerinde ve zamanında, verimli ve keyifli çalışanların tatil alışkanlıkları hakkında hazırladığımız bu dosyayı okumalarını şiddetle tavsiye ederiz. 

Başarıyı yakalamak için; başaranların hikayelerini, sırlarını araştırmanın, incelemenin irdelemenin kitapta yeri var. Hazır yaz da gelmiş... Dedik ki “Başarılı insanların tatil alıkanlıkları”nı inceleyelim bu sayıda. Sadece incelemeyelim, bu konudaki görüş ve önerilerini de okuyucularımıza aktaralım... Seçtiğimiz isimlerin; tatilin etkili ve verimli değerlendirilmesiyle ilgili tecrübe ve önerileri, dosyanın röportajlar bölümünde incelenebilir. Ancak biz öncelikle okuyucularımızla tatil kavramı ve alternatif tatil etkinlikleriyle çeşitli görüş ve önerileri de paylaşmak istiyoruz...

Gerçekten Gerekli mi?

Tatil konusunda kafalar oldukça karışık. Kimi: “Dünyayı boşverir; deniz, kum ve güneşten başka da tatil tanımam.” derken kimileri de “Efendim bildiğiniz gibi tatil kelimesi ataletten (durgunluk) gelir. Bu yüzden de tatile karşıyım.” modunda. Oysa aslında her ikisi de yanlış. Çünkü aslında her ikisinin de doğruluk payı var. Bütün iş; dengeyi tutturup, ölçüyü kaçırmamakta. Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi uzmanlarından Psikolog Yıldız Burkovik; tatili "Hayatın getirdiği sıkıntıların gerginleştirdiği insanı, hayata yeniden hazırlamak." şeklinde tanımlıyor. Aynı konuyla ilgili olarak Nörolog Doç. Dr. Serdar Dağ ise “Kural olarak herhangi bir ortamdan zarar görüyorsak, öncelikle o ortamdan uzaklaşmak gerekir. Yorulan beynimizin daha fazla yıpranmasını önlemek ve onu dinlendirmek için en iyi formül; zaman zaman iş ortamından uzaklaşmak, yani tatile çıkmaktır. Tatil süresince spor yapmak, mümkün olduğunca açık havada bulunmak, işi düşünmemek ve hobilerimizle ilgilenmek; bizi zinde kılar.” diyor.

İşgünü ve İşgücü Kaybı mı Verimlilik Artırıcı mı?

Tatil ister pasif, ister aktif olsun; öncelikle sene boyunca zihin ve vücutta biriken stresin azalmasını, atılmasını sağlıyor ki dinlenme adına tatilden umulan başlıca fayda da bu. Bu süreç sayesinde: Zihin genel olarak daha rahat ve daha sâkin bir duruma geliyor. Kişinin kendine olan güveni, mutluluğu, huzuru ve yaşam coşkusu artıyor, endişe ve korkuları giderek azalıyor. Bütün bunların sonucu olarak da çözüm üretme yeteneği artıyor. Yani kısa bir süre de olsa işlere ara vererek tatil yapmak; zahiren işgünü ve işgücü kaybı gibi görünse de aslında tam tersine; performans ve verimlilik artırıcı bir unsur.

Tatil yapmayan yani yeterli ve verimli biçimde dinlenemeyen kişilerse, başta stres olmak üzere; yorgunluk, huzursuzluk, isteksizlik ve halsizlik gibi çeşitli psikosomatik problemler yaşamaktalar. Çünkü stres her ne kadar psikolojik bir problem olsa da etkileri kişinin ruh dünyasında olduğu kadar bedeni üzerinde de kendini gösteriyor. Psikolog Yıldız Burkovik bu konuda şunları söylüyor: "Dinlenmeyen insan gergin olur ve vücudunda kas gerginlikleri meydana gelir. Bedeninde sekmeler oluşur. Damarlarda daralmalar ortaya çıkar. Dolayısıyla hücrelere giden kan miktarında azalma meydana gelir. Damarlar farklılaştığı için, bu durum beyin kanamalarına kadar gidebilir. Eğer vücutta herhangi bir bölge veya organ hassas ise orada hasar oluşmaya başlar. Önce gastrit, ülser, sonra da mide kanseri oluşabilir. Hatta gerginliğin, kadınlarda kemik erimesinin hızlanmasına dahi sebep olduğu belirtilir."

Stresten arınmanın etkileriyse; yine sadece zihinde değil vücudda da kısa sürede görülüyor. Bu sayede iç salgı bezlerinin çalışması normalleşiyor. Ruhsal ve bedensel hastalıklar azalıyor. Var olanlarsa giderek iyileşme yoluna giriyor.

Kısacası: Uzmanların anlattıklarından yola çıkacak olursak; tatilin aslında gayet gerekli ve faydalı bir şey olduğunun tartışmasız, nasıl ve hangi biçimlerde yapılmasının daha doğru ve yararlı olduğunun ise tartışılabilir bir konu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Tatili Nasıl Değerlendirelim?

Tatil zamanları aslında işleri tümüyle boşverdiğimiz, gelişimimizi durdurup atalete kapıldığımız, boşa harcanmış zamanlar değil; bilakis kendimizi geliştirmek ve maddi manevi güçlenmek adına karşımıza çıkmış fırsat zamanları. İnsan vücudu denilen sistemin belli bir kapasitesi var ve ona kendini yenilemesi ve dinlenmesi için zaman tanımak gerekiyor. Belki de tatil için yapılabilcek en doğru tanım da bu. Tabii ki bunun tek yolu; iki hafta boyunca plajda sere serpe uzanıp yatmak değil. (O da hepten olmaz değil. Sonuçta herkesin rahatlama yöntemi farklı. Bir de çalışmak demek; illa bedensel aktivite sergilemek demek değil. Belki plajda yatan adam kafasında dünyaları kurtaracak projeler geliştiriyordur. Olamaz mı?) Tatili verimli ve faydalı değerlendirmenin belki yüz, belki binlerlerce farklı yolu var. Hepsine birden değinemeyeceğimize göre başarılı insanların tatillerinde yapmayı en çok tercih ettikleri birkaç aktiviteyi sıralayalım sizler için:

Akraba Ziyaretleri

Bunlardan ilki -belki de en önemlisi- akraba ziyaretleri. Evet, son zamanlarda alışageldiğimiz deniz, kum, güneş algısının çok dışında bir yaklaşım. Ancak hakkında pek çok hadis bulunan bu konu, dini bir vecibe olmasının dışında; çeşitli psikolojik rahatsızlıkların (dışlanmışlık, yabancılaşma) tedavisinden, sosyal bağların güçlendirilmesine kadar çok önemli bir dizi faydayı içinde barındırıyor. En basitinden ve hiç yoktan; birlik, dayanışma ve sevgi duygularını güçlendirip, gerek bireysel gerek toplumsal hayat kalitesinin artmasına doğrudan etki ediyor. Ki tatilin amacı da toplamda; kişinin (ve içinde yaşadığı, iş gördüğü toplumun) hayat kalitesini, verimliliğini artırmaktan başka bir şey değil.

Seyahat

Farklı şehirlere, mümkünse farklı ülkelere seyahatler yapmak da başarılı insanların ortak tatil alışkanlıklarından. Bu onların bilgi ve görgülerini artırdığı gibi farkındalıklıklarını da yükselten aktivitelerden bir olmuş hep. Farklı kültürleri tanıyarak, hayatın sadece bizim baktığımız, bizim istediğimiz gibi değil de başka şekillerde de yaşanabildiğini görmek; kişinin ufkunu genişlettiği gibi hoşgörüsünün artmasını sağlıyor. Bütçe vb. engeller yüzünden seyahat edemeyenlereyse önerimiz; kendi yakın çevrelerini tanımak için küçük gezintilere çıkmaları. Çevre illerden filan değil, en fazla bir ya da iki şehir içi otobüsle ulaşılabileceğiniz kendi şehrinizin, kendi ilçenizin kültürel zenginliklerini keşfetmekten söz ediyoruz.

Kitap Okuma Programı Oluşturmak

Kitap okumanın faydalarını şimdi burada tek tek zikretmeye gerek yok. Başarılı insanların tatil alışkanlıkları açısından baktığımızdaysa; onların diğerlerinden farklı olarak; bu işi gayet ciddi ve programlı biçimde yaptığını görüyoruz. Yani rast gele, ellerine ne geçerse onu okumamış bu adamlar. Tatilde okuyacakları kitapların listesini yapıp, belirli bir tarih sınırı koyarak okumuşlar hep. Kitap okumak için“zaman dilimi belirlenmesi” işin en önemli kısmı: İşin ciddiye alınmasını sağlayan, disiplini de beraberinde getiren bir uygulama.

Gönüllü Faaliyetlere Katılım

Gönüllü sosyal faaliyetler dendiğinde: Bulunulan il veya ilçelerdeki Dar-ül Aceze, Çocuk Esirgeme Kurumu, huzurevi gibi yerlere gidip; kimsesizlerin gönlünü almaktan, fakir fukara yardımlarına; eğitim ve öğrenci organizasyonlarına katkı sağlamaktan, hayır kurumları için kermes düzenlemeye kadar çok geniş bir seçenekler yelpazesi çıkıyor karşımıza. Bu ve benzeri etkinliklerin Allah rızasını sağlamanın yanı sıra; kariyer, sosyalleşme, duygusal zeka vb. yetenekleri artırdığı biliniyor. Her ne kadar ilk bakışta tatilde yapılmayacak, yapıldığındaysa adına tatil denmeyecek; çalışma odaklı bir uygulama gibi görünse de; başkalarının mutluluğu için -çok küçük dahi olsa- bir şeyler yapan insanların; kendilerini, diğerlerine oranla çok daha mutlu ve başarılı hissetikleri artık bilimsel olarak kanıtlanmış bir vakıa.

Staj Programlarına Katılım

Alanlarında başarılı olmuş kişilerin, özellikle uzun yaz tatili dönemlerini, staj başta olmak üzere; mesleki ve kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak alanlarda çeşitli faaliyetler göstererek değerlendirdiklerini görüyoruz. Bilhassa eğitimini aldıkları konularda ilerlemek adına; yaz tatillerini hatta okuldan arta kalan zamanlarını staj yaparak geçirenlerin; iş hayatında diplomadan çok daha önemli sayılan mesleki tecrübeye sahip olmaları; onları akranlarından bir adım değil belki; 10, 100 adım ileri taşımış. Akranları daha mezuniyetleri için gerekli olan resmi staj uygulaması için bile pek çok kurum tarafından kabul görmezken, onlar daha mezun olmadan son derece iyi işlere yerleşmişler bile.

Kültürel Aktivitelere Katılım

Seminer ve sergiler, konferanslar, fuarlar, kültür festivalleri, sanat kursları ve benzeri kültürel etkinliklere gerek izleyici gerek katılımcı olarak iştirak, başarılı insanların sık rastlanan tatil alışkanlarının başında geliyor.

Hobiler

Hayatta başarılı olmak istiyorsanız; mutlaka şu hobiyle ya da bu hobiyle ilgilenmelisiniz ya da illa bir hobiyle ilgilenmelisiniz demek doğru olmamakla birlikte; başarılı insanların, ilgi alanlarına göre birbirinden çok farklı hobilerle meşgul olduğu rahatlıkla gözlemlenebilir bir gerçek. Kişi kuvvetli stres altındayken hobileriyle vakit geçirdiğinde, beyninin dinlenmeyi sağlayan kısmının harekete geçtiğini söylüyor uzmanlar. Ancak burada önemli olan; kişinin kendisini gerçekten dinlendirdiğine inandığı faydalı ve rahatlatıcı bir hobi bulması.

Bir İşten Yorulduğunda Hemen Başka Bir İşe Koyul

Yukarıda söz edilen bütün bu tatil alışkanlık ve uygulamaları elbette ki mutlak ve standart değil. Ancak alanında başarılı olmuş pek çok isim arasında yaptığımız araştırmalarda; söz konusu uygulamaların hepsinin, birden fazla kişi tarafından uygulanmış ve/veya tavsiye edilmiş olduğunu görüyoruz. Birbirinden çok farklı gibi görünen bu uygulamalara baktığımızda; aslında hepsini birden kapsayan ve işin hakikatini de ifade eden tek bir gerçekle karşılaşıyoruz: Bütün bunlar “Bir işten yorulduğunda hemen başka bir işe koyul...”(İnşirah 8) ayetinin farklı şekillerde uygulanmasından başka bir şey değil...


Seyahatte Sıhhat Vardır

İrfan Kocabaş Kimdir? 1974 Afyon, Çay doğumlu. İlkokul öğrenimini Afyon`da, ortaokul ve lise eğitimini Malatya`da tamamladı. Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi mezunu. İş hayatına bir doğalgaz şirketinde müdür olarak başladı. Sonraki yıllarda aynı şirkete ortak oldu. Askerlik sonrası Üç Ay Mühendislik Ltd.Şti. adıyla kendi şirketini kurdu. Yaklaşık 10 senedir bu şirketin kurucusu ve ortağı.

Yaz tatilinde daha çok seyahat ediyorum. Bunu da üç kısma bölerek yapıyorum. İlk olarak Türkiye’de merak ettim bir bölgeyi seçerek o bölgenin tarihi, insan yapısını, coğrafi özellikleri ve bölgeye has adet yemek kültürü gibi etkenleri kendimce çözmeye çalışıyorum.

İkinci olarak akraba, eş ve dost seyahatleri yapıyorum. Genelde bu seyahatlerde tanıdığım ve rutin ziyaret ettiğim kişilerin yanı sıra hiç tanımadığım insanları da ziyaret ediyorum.

Üçüncü olarak yurt dışı seyahatleri geliyor. Bunlar genelde kültürel açıdan yaptığım seyahatler oluyor. Bu şekilde seyahat tercihimin sebebi ise mevcut iş stresinden maddi olarak kopmaktır. Ayrıca farklı gerçeklerin olduğunu duymaktan ziyade birebir müşahede etmek, yeni vizyon açılımları sağlamak istiyorum. Kısaca amacım seyahatte sıhhat vardır gerçeğini kısmen anlamak ve anlaşılacak çok şeyin olduğunu yeniden fark etmektir. Tatillerimi durağan tatil beldelerinde hemen hemen hiç geçirmedim, denizi sevmediğimden sahil ve deniz tatillerine -toplu iş tatilleri hariç- hiç girmedim. 


Yaz Vefayı Hatırlamak İçin Bir Fırsat

Hasan Umut Kimdir? 1985 yılında Sivas`ta doğdu. Babasının memuriyeti vesilesiyle bulunduğu Sivas`ın Şarkışla ilçesinin Cumhuriyet İlkokulu`nda ilköğrenimini, Şarkışla Anadolu Lisesi`nde ortaokul eğitimini tamamladı. 2000 yılında Sivas Fen Lisesi`ne girdi. Üç senelik yatılı lise eğitimi sonrası Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümüne yerleştirildi. Şu an son sınıf öğrencisi olan Hasan Umut çeşitli sivil toplum kuruluşlarının projelerinde görev alıyor, gönüllülük çalışmalarında bulunuyor. 

Bugüne kadar tatillerinizi nasıl değerlendirdiniz?

Yaz tatillerimi kabaca ikiye ayırabilirim: Üniversite öncesi ve sonrası. Üniversite öncesindeki yaz tatillerimin büyük çoğunluğu ailemin yanında geçti. Yaşadığımız mütevazi ilçede gideceğimiz yaz kampları vb. yoktu. Çocukluktan gençliğe geçen süreçte Kuran kurslarına gittim kardeşlerimle. O dönemde elden geldiğince kitap okumaya çalıştm. Farklı teşebbüslerimiz de olmuştu: Mesela kardeşim Gökhan ile gazete çıkarmıştık evde. Tek müşterimiz babamızdı. A4 kağıtlarına gazete küpürlerini yapıştırıyor, haberlere kendimizce başlıklar atıyorduk. Birgün gazetemizin ‘ana’ haberine “Dönüm Noktası” diye bir başlık atmıştık. Babamın eve getirdiği gazetedeki ana haberin başlığının da aynı olduğunu gördüğümüzde şaşırmış idik. Bunların yanında akraba ziyaretlerine gidiyorduk. İstanbul seferlerimiz, yaz tatillerimiz açısından apayrı bir yere sahipti. Üniversiteye girdikten sonra biraz daha değişti tatillerim. Ailemin yanında eskisi kadar kalamıyordum. Üniversitede yaz okulları ile öğrenimime devam ettim. Bu vesile ile dönem içi ders yoğunluğumu azaltmaya çalıştım, üniversitedeki sosyal çevrem ile bağı koparmamaya gayret ettim. Bu dönem içinde İstanbul’un kültürel aktivitelerini de takip edebildim. Seminerler, vakıf ve dernek çalışmalarına devam ettim. Dersler nedeniyle fazla ilgilenemediğim akrabalarımı ziyaret etmeyi önemli bir sorumluluk olarak addettim ve yaz tatillerinin sıla-ı rahme vesile olmasını da sağlamaya çalıştım. Ailemin yanında geçirdiğim vakitler ise benim için sükûnet ve huzur kaynağı oldu.

İş, sosyal vb. yaşantılarında başarı için genç arkadaşlar sizce tatillerini (bilhassa uzun yaz tatillerini) nasıl değerlendirmeliler?

Yaz tatillerini değerlendirme noktasında genç arkadaşların yapacağı en önemli şeylerden birinin akraba, eş, dost ziyaretleri olacağı kanısındayım. Dönem içindeki farklı yoğunluklar nedeniyle ilgilenemediğimiz insanlara vakit ayırmaya gayret edelim derim. Bu noktada onurlu duruşu ve akademik saygınlığı ile bilinen ve başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere birçok güzide insanı yetiştiren merhum Prof. Dr. Sabahattin Zaim’in bir sözünü aktarmak isterim. Merhuma soruluyor, başarınızın kaynağı nedir diye? Hocaların hocasının ağzından şu sözler dökülüyor: “Aldığım hayır dualar.” Vefanın sadece bir semt olmadığını hatırlamak için yaz tatilleri iyi bir fırsat. Genç arkadaşların yaz tatillerini gerek fikri açıdan gerek aksiyon açısından da değerlendirebilecekleri düşüncesindeyim. Okunacak kitaplar, takip edilecek ders, seminerler vb. vasıtasıyla manevi ve fikri eksikliklerimizi ikmal edebiliriz. Aksiyon tarafını ise sivil toplum kuruluşlarında görev almakla halledebiliriz mesela. Bulunduğumuz yerde bu tip çalışmalar yapan dernek ya da vakıflara yardımcı olunabileceğini düşünüyorum. Toplumsal sorumluluğun yanında kişisel gelişimi de içine alan bu faaliyet tipinin de iyi bir yaz programı olacağı kanısındayım.


Tatil Bir Yenilenme Dönemi 

Fahri Sarrafoğlu Kimdir? 1966 yılında Aksaray’da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Aksaray’da tamamladı. A.Ü. İletişim Fakültesi’ni üçüncülükle bitirdi. Aynı yıl yabancı dil tahsili için İngiltere’ye gitti. Bir yıl Londra’da kaldıktan sonra askerlik görevini ifa için Türkiye’ye döndü ve kısa dönem olarak askerliğini tamamladı.1990 yılında İhlas Holding’de Turkey İngilizce Ekonomi gazetesinde Halkla İlişkiler Müdürü olarak göreve başladı, bilahare Agro-Teknik dergisi Reklam Müdürü olarak görevini sürdürdü. İstanbul Kuyumcular Odası ile birlikte 1991 yılı 15 Eylülünde Gold News kuyumcu dergisini çıkardı. 1993-1996 yılları arasında İHA’da Ekonomi Müdürü olarak çalıştı. TGRT FM, Marmara FM ve Günışığı FM radyolarında haftalık programlar yaptı. MÜSİAD Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü yaptı. Halen Yeni Şafak Gazetesi ekonomi muhabiri olarak meslek hayatına devam ediyor. Bu arada D.K.D (Düşün Konuş Dinle) adı altında kişisel gelişim seminerleri veriyor ve İstanbul gezilerinde rehberlik yapıyor. Evli ve üç çocuk babası. Yayınlanmış eserleri şunlar: Türkiye ve Dünya’da Altın, 2000’e Doğru Türkiye, Politikasız Ekonomi, Medine Pazarı, Cuma Konukları. Ekonomi Meclisi.

Bugüne kadar tatillerinizi nasıl değerlendirdiniz?

Tatillerimi özellikle farklı yer ve mekânda olmasına dikkat ettim. Her ne kadar kaplıca türü tatilleri seviyorsam da ailemle gittiğim zaman her yıl farklı bir yöremizi farklı bir mekânı görmeyi daha çok isterim. Tatil değerlendirmesi deyince önce bir konuya kısaca açıklamak istiyorum. "Tatil" sadece izne çıkma değildir. Bazıları tatil deyince her şeyin geride kaldığını, belirli bir süre kendilerini "DURDURDUĞU" düşünüyor. Tatil bir dinlenme olmakla birlikte beynin daha rahat bir çalışma ortamı bulmasıdır. Tatilde rahatça düşünebilir, yazabilirsiniz; gördüğünüz, duyduğunuz, konuştuğunuz kişiler size fikir verebilirler. Tatili ben şöyle değerlendiriyorum: Ders çalışan birinin matematik ders çalışmasını bırakıp, biraz da Türkçe çalışması ya da biraz da sevdiği başka derse başlaması gibi Ders çalışmanın tamamen bitirilmesi değil yani. Şöyle düşüneceğiz, nasıl iyi bir baba olabilirim, nasıl iyi bir çalışan olabilirim, tabii ki öncelikle nasıl iyi bir Müslüman olabilirim... Bunların rahatça düşünüldüğü ve dönüşünde de hemen aksiyona geçildiği bir zaman dilimidir tatil. İşte bu tatil insanı yormaz. Genelde tatilden dönenleri hemen bir stres bekler, aslında yoktur öyle bir stres ama kendi kendilerine öyle bir stres oluştururlar, arkadaşları nasıl karşılayacak, işyerinde neler değişti, vb gibi... Kısacası ben yorulmadan tatil yapmayı seven biriyim. Mutlaka yanımda kitap götürürüm, mutlaka gittiğim yerlerde birileri ile görüşür, konuşur mutlaka kartvizit veya adres en azından varsa e-mail alırım. Sonra buraya nasıl katkıda bulunabilirim diye düşünürüm.

İş, sosyal vb. yaşantılarında başarı için genç arkadaşlar sizce tatillerini (bilhassa uzun yaz tatillerini) nasıl değerlendirmeliler?

Önce genç arkadaşların tatilin ne olduğunu iyice araştırmaları gerekiyor. Tatil sadece uyumak, yüzmek, bol bol yatmak değildir. Tam tersi bol bol kitap okumak veya çalışmak da değildir. Tatil kişinin kendisini –update diyorlar şimdi- yenilediği bir dönemdir. Tatilde mutlaka kişi kendisini yenilemeli. Bunun dışında şunları söyleyebilirim:

- Kitap okuma programı oluşturmalılar. Bulundukları il veya ilçelerde darülaceze, çocuk esirgeme kurumu, huzur evi gibi yerlere gidip belirli günlerde kitap okuyabilir, hem kendisi bilgilenir, hem de bilgilendirir.

- Kendisi o ana kadar ne öğrenmişse onu paylaşmanın yollarını arasın. Aksi halde hantallaşır, bilgisi yük olur. Öğrendiğini paylaştığı zaman yük olmaz bilgi de hafızada rahat kalır.

- Tatilde bugüne kadar yapmadıkları bir şeyler yapmalılar. Farkı denemeli. Mesela koleksiyoner olabilir. Ya da geçen yıl benim yaptığım gibi herkesten birer kitap istemiştim, kitap değişim günleri yapmıştım. Hem tatildeyiz hem kitap değiştiriyorsunuz bol bol kitap okuyor ve okutuyorsunuz..Ne güzel...

- Çevrelerini mutlaka tanısınlar.


Oku, Eksikliklerini Tamamla ve Gez!

Mustafa Kılıç Kimdir? 1970 yılında Giresun`un Tirebolu ilçesinde dünyaya geldi. İlkokul, ortaokul ve lise tahsili aynı ilçede tamamladı. 1986 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümünü kazandı. 1997 yılında Mali Müşavirlik hakkını kazandı. 1998 yılında Bimeks Bilgi İşlem A.Ş.`de muhasebe müdürü olarak işe başladı. 5 yıl çalıştıktan sonra 2003 yılında halen çalışmakta olduğum Hayat Holding A.Ş.`ye bağlı Limaş Liman İşletmeciliği A.Ş.`de Mali İşler Müdürü oldu. Evli ve iki çocuk babası. 

- Yaz tatillerini nasıl geçirdiniz? Sizin için yaz tatilleri ne anlama geliyordu?

- Bu yaz tatilini halen Giresun`da ikamet eden anne ve babamı ziyaret ederek geçirdim. Yani sıla-ı rahim yaparak dualarını talep ettik. Uzun zamandır heveslenip bir türlü muvaffak olamadığım Karadeniz turunu da gerçekleştirmiş olduk. Özellikle Karadeniz`in yaylalarını Uzungöl, Ayder, Kazıkbeli gibi yerleri dolaşarak Yüce Mevlanın bahşettiği güzellikleri müşhade etmiş olduk. Biz ailecek herhangi bir tatil köyüne gidip denize gitmek yerine daha çok aile büyüklerimizi ziyaret edip, oralardaki güzellikleri görmeyi seviyoruz. Ayrıca umre ziyareti yapabilirsek en güzel tatil oluyor. Tatil köyü veya otellerden yapılan tatiller bizi daha çok yoruyor.

- Gençler yaz tatillerini sizce nasıl geçirmeli? Neler yapmalılar?

- Yaz dönemindeki boş vakitler ilerki yıllarda bir daha geri gelmiyor. Geçen vakit hakikaten geri döndürülemiyor, maddi imkanlarla satın alınamıyor. Onun için 2-3 aylık süreyi planlı şekilde hem okul ile ilgili eksik kalan noktaları tamamlayarak, hem de dost akraba ve gezinti aralarına ciddi kitap okuma aktivitesi ilave ederek geçirmek lazım. Mesela Kuran okumasını bilmeyenler okumayı öğrenmeye çalışmalılar, okuyabilenler talim- tecvid dersi alarak bu hususta namaz surelerini en azından tilavet üzere okuyacak ilmi elde etmeliler. Ayrıca kitap okumayı ihmal etmeyerek, dini, klasik ve mesleki dallarında en azından 10 kitap okumalılar.


Sinan Özgenç'ın Yazısı.