Bir Yetimin Yüzünde Tebessüm Olmak
Esma Bulat
Varlığından haberdâr olduğumuz ama varlığını unuttuğumuz yetimler ya da önceliklerimizden sıra gelmeyen yetimler. Peygamberin sözüyle Allah’ın emriyle bir saçının telini okşamakla sağanak sağanak ecir yağan yetimler, varlığı emanet yetimler, tebessümünüz avuçlarımızda sahipsiz kaldı.
Sohbet meclislerinde öğrendik ilkin, dert sahibi olmanın yaşam sahibi olmak olduğunu. Daha sonra bir yetimin gözlerine bakmakla öğrendik dertlerimizin dert olmadığını. Dünya koşturmacasıyla doldurduğumuz plân defterimizin, amel defterimizden daha dolu olduğunu anladık. Bundan gayrı bize amel etmek düştü. Avuçlarımızda yetim kalmış tebessümleri sahiplerine ulaştırmaya söz verdik. Söz verdik ve niyet ettik. ”Hayır, hayır yetime ikram etmiyorsunuz” âyetindeki sitem edilenlerden olmamak için, Allah rızasını kazanmak bir yetimin tebessümü olmak, başımızı yastığa koyduğumuzda küçücük bedenlerin rahat uyuduğunu bilmek, yediğimiz her lokmada hamt edebilmek için Rabbin rızasını almak için “Bismillah” dedik. Söz verdik ve niyet ettik.
Bu yolda yürümeye başladığınızda ilk hissettikleriniz derin, hüzünlü ama şükür doludur. Bir yetimin yanında oturduğunuz da eksiklerinizi ve geç kalmışlığınızı sıra sıra görürsünüz. “Geç kaldım! Evet, geç kaldım Rabbim ama Sen beni, yetimlerini mahrum ve mahzun bırakmadın.” Ve artık yaşamak sadece yaşamak değildir ve ibadet lûgatinizde farklı bir boyut kazanmıştır. Tebessüm ve merhamet dizilmiştir artık hayatınıza. Yaşamak için çabaladığınız “İslâm” hayata geçmiştir ve artık tebessüm size bir Peygamber selâmıdır.
El-Emin’in emanetleri Âhirete dek ümmetin emanetidir. Emanete sâhip çıkmak, selâmı en güzeliyle almak en güzel seçimdir. Bu yolu önce istemek sonra bu yolda çalışmak gerek ve Allah’tan isteyen elbet karşılık bulur. Ve dua ile ey çocuk senin tebessümün olmak ne güzeldi, hâlâ çok güzel...
GENÇ'ın Yazısı.