Geçtiğimiz ay Ankara’da faaliyet gösteren ADAM Ankara Düşünce ve Araştırma Merkezi’nin yürüttüğü bir proje çerçevesinde Türkiye’ye gelmiş 30 kadar Avrupalı gençle medya ve gençlik konusu çerçevesinde bir araya geldik. Bosna, Makedonya ve Bulgaristan’dan gelen bu gençler medeniyetler arasında var olduğu iddia edilen krize karşı konuşup anlaşmanın ve birbirini anlamanın tek çözüm olduğunu göstermek istemişlerdi. Sonuçta farklı kültürleri tanıyıp anlayabilmenin yolu buluşmak ve konuşmaktan geçiyor. Bu anlamda güzel bir teşebbüstü doğrusu.

Yabancı gençlerle beraber olduğumuz bir iki saat içerisinde hem konuştuk, hem de hoş vakit geçirdik. Salonun sol cenahında konuşlanmış, biraz da kendi havalarındaki Boşnakların ilgisini çekeyim diye Mayıs’ta ülkelerinde olduğunu söyledim. “Biliyoruz, geldiğiniz üniversitede okuyoruz zaten” dediler. Üste çıkayım diye “Peki niye yoktunuz ben konferans verirken…” diyecek oldum, “Oradaydık siz fark etmediniz” diye hevesimi kursağımda bıraktılar. Buraya kadar konuştuğumuzu, ondan sonrasında ise güldüğümüzü anlamışsınızdır, çünkü benim lafım o noktada bitmişti.

Gençlere daha çok medya okuryazarlığı çerçevesinde bir şeyler anlatmaya çalıştım. Ama bunu yaparken –yani hakikaten konuşmaya ve anlaşmaya çalışırken- şunu anladım ki bu tür işlere kalkışanlara lazım olan bir tür küresel okur-yazarlıktan başka bir şey değil. Evet, dünyaya açılmak isteyen herkese lazım olan bu işte: Küresel okur-yazarlık. Hangi kültüre nasıl hitap edileceğini öğrenmekten öte bir şey bu aslında. Her kültürün kapısını açacak sihirli bir anahtara sahip olmak gibi bir şey. Küreselleşme denen olgunun dili ile konuşmak diyebiliriz buna. Örnekleriniz, konuyu alış, takdim ediş ve değerlendiriş biçiminiz küresel normlara uygun olmalı. Bu ise herkesin aşina olduğu isimler ve olaylar üzerinden gerçekleşebiliyor ancak. Her zaman ve her yerde mesajınızı aktarabilmek mümkün ama bunu ancak insanların akılları kadar konuşarak, yani onların algılama seviyelerine hitap ederek yapabiliriz. Küresel okur-yazarlık, küreselleşme olgusu ile aklı milli sınırlarının ötesinde dolaşıp duran insanlara seslenebilmek için yegâne gerekli olan şey. Tabii ulaşmak ve sesinizi çoğaltmak gibi bir derdiniz varsa.


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.