Bir Yahudi kurşunuyla vurulup cennete gitmek benim gelmiş geçmiş tüm tanıdıklarıma yeter. Hiç korkmuyorum. Sadece sizi bu bombalara alıştıran dünya için üzülüyorum. Siz burada sürekli buna maruz kalırken, biz Müslümanlar(!) sıcacık yataklarımızda başımızı yastığa rahatça koyduğumuz için üzülüyorum.

Vakit Cuma. Hutbe okundu, dualar edildi, sünnetler kılındı. Namazın ardından uzun uzun dua etti imam. “İnsanlara değer verin” dedi. Hanımlar Kubbetü’s-Sahra’da, beyler Mescid-i Aksa’da kılar Cuma namazlarını Kudüs’te. Hutbeyi dinlerken Kubbetü’s-Sahra’nın ne kadar güzel, ne kadar ihtişamlı olduğunu düşündüm. Namaz bittikten sonra ikindi cem edilirken peş peşe patlama sesleri geldi Aksa’nın bahçesinden. Birkaç saniye sonra da içinde bulunduğumuz Kubbetü’s-Sahra’ya sis bombaları atıldı. Bağrışmalar, ağlayan çocuklar…

Ardından plastik mermiyle ateş açtı İsrail askerleri. Mescid-i Aksa’ya ters yöndeki kapının sağında bulunan sütunun arkasına gizlendik. Patlama sesleri susmadı. Aksa’nın bahçesinde çatışmada yaralanan bir genci mescidin içine getirdiler, karnının sol tarafına isabet etmişti kurşun. Susmayan bomba seslerinin arasında Fetih Sûresi okuduk arkadaşlarımızla. Aynı seslerin arasına karışan küçük bir kız çocuğunun ağlama sesi geldi kulağıma.

Dayanamadım, onu görünce ben de ağladım. Birkaç dakika önce arka safımda duran Filistinli teyze yanıma gelip teselli etmeye çalıştı bizi. Korktuğumuzu sandı çünkü. Arapça bilseydim ona şunu derdim:

“Allah şahidim olsun korkmuyorum. Namazı kıldık, abdestliyim. Müslümanların ilk kıblesinin yanındayım. Bir Yahudi kurşunuyla vurulup cennete gitmek benim gelmiş geçmiş tüm tanıdıklarıma yeter. Hiç korkmuyorum. Sadece sizi bu bombalara alıştıran dünya için üzülüyorum. Siz burada sürekli buna maruz kalırken, biz Müslümanlar(!) sıcacık yataklarımızda başımızı yastığa rahatça koyduğumuz için üzülüyorum. Burası dünya be teyzeciğim, burası bu kadar işte…”

6 Eylül Cuma gününü hafızamdan hiçbir zaman silmeyeceğim. Etrafını medeniyet(!) duvarı dedikleri duvarla kaplayan, sınırları içindeki Müslümanlara edilmedik eziyet bırakılmayan, duvarın dışından içeriye Müslüman sokulmayan, İsra Suresi’nin ilk ayetine mekan olarak tahsis edilen bu güzel Kudüs ve bahçesindeki zeytin ağaçlarının altında huzuru kokladığım Mescid-i Aksa, uzun yıllardır İsrail işgali altında… O vakte kadar onlarca video izlemiş, yüzlerce yazı okumuş birisi olarak gittim Kudüs’e. Üzerimize atılan bir bombanın ağırlığı, izlediklerimi de okuduklarımı da aldı götürdü benden. Çünkü Filistinli Müslümanların tam olarak ne hissettiklerini o an anladım. Aksa’ya giden daracık yollarda kesme taşlardan yapılmış küçücük Müslüman evlerinin kapılarına hep güller, Kabeler çizilmiş. Sabah namazını Mescid-i Aksa’da kıldıktan sonra Kudüslü Müslümanlar dükkanlarını açıp ekmek yapıyorlar, dükkanlarının içinden teypten dışarıya yayılan Kur’an tilavetini duyuyorsunuz daracık sokaklarda yürürken. Daha gün tam olarak ışımadan çöpleri toplayan bir amca “Turki?” diye soruyor, “Neam” deyince “Es Salamu Aleykum” diye mukabele ediyor. Akşamla yatsı arasında Mescid-i Aksa’nın bahçesinde kız çocukları seksek oynuyorlar, bir de zeytin ağaçlarının arkasında saklambaç. Her sokak başında İsrail askerleri tarafından durduruluyoruz. Türk olduğumuzu görünce bırakıyorlar bizi, fakat sabahları okuluna geç kalsın diye çocukları, iş yerine geç kalsın diye gençleri bilerek bırakmıyorlar.

Kudüslü çocuklar sabah namazında Mescid-i Aksa’yı dolduruyor kocaman örtüleriyle. Namazı aynı safta kılıyoruz. Burada safları sıklaştırmadığınızda kızıyorlar. Biliyorlar ki sıklaşmayan saflar ümmetin arasında fitne sebebidir. Dilleri yanmış Kudüslü Müslümanların. Ümmetin yokluğundan yakınıyorlar.

Güneşe, aya, yıldızlara bakıp da aklı selim vaziyette tek başına iman eden Hz. İbrahim’in dizinin dibinde iki büklüm oluveriyorsunuz. Her yer buram buram Selahaddin Eyyubi kokuyor Kudüs’te. “Bir gece kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram’dan, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O gerçekten işitendir, görendir.” diyor ayet-i kerimede. Aksa’nın çocuklarının kalbine korkusuzluğu, omuzlarına vakarı yükleyen de O’dur. Allah’ın izniyle Kudüs’ün İsrail işgalinden kurtuluşunu seyredecek olan çocukların kalbine…


Hatice Sarı Tan'ın Yazısı.