Mücahit Durmaz

Bu yazıyı bir mağaza vitrinin önünde okumanız ayrıca erkek ve kadın cansız mankenler arasında sadece bir fark bulmaya çalışmanızı şiddetle tavsiye ederiz!

2. Dünya Savaşı ile birlikte yayılan Amerikan kültürü İngiliz ve Fransız etik kurallarını da yerle bir ederek dünyaya etik kurallarının ördüğü duvarları yıkmalarını ve özgürlüğün sınırsız keyfini sürmelerini öğütledi. 1950’ler ve 1960’lar Avrupa ve Amerikan toplumlarında tüm marjinal grupların toplum sahnesine çıkmasının yıllarıydı. Bu gruplar arasında sesi gittikçe yükselen bir grup da eşcinsellerdi.

Bu gruplar çeşitli Batı ülkelerinde kendi oluşturdukları dünyalarında yaşamak için şehirlerde çeşitli kantonlar oluşturdular ve eşcinsel toplum günden güne sesini yükselterek yeni sosyal haklar için örgütlü bir hale geldiler ve bunun sonunda çeşitli sosyal haklar da elde ettiler. Bu grupların sıçrama tahtalarından biri de moda oldu. Zamanla uni-sex diye bir kavram geliştirildi ve bu kavram iki cinsiyetin de ortak kullanabileceği her türlü giyim eşyalarını kapsıyordu. Zamanla moda bu grupların kendi ihtiyaçlarını karşılayacakları bir alan haline geldi ve güncel hayattan uzak marjinal (ilk bakışta) defileler zincirine dönüştü. Bunun sonucunda kapital ahlakla dizayn edilmeye çalışan toplumlar ve bu toplumların motor gücü olan gençler modanın kölesi haline getirilerek, marjinal kültürler ve giyim şekilleri toplumda geniş bir yayılma imkanı buldu.

Bugün 15-16 yaşlarında eşcinsel bloggerları takip eden, uni-sex giyinen, cinsel tercihleri değişen ve modaya kendi tabirleriyle tapan bir nesil var önümüzde. Moda, müzik, kapital ahlak ve bu ahlakın göklere çıkardığı ve dünyaya pazarladığı ünlü pop şarkıcılarıyla deyim yerindeyse tüm dünya gençliğini arkalarından koşturuyorlar. Bugün sokağa çıktınızda tişörtlerinde, çantalarında, kolyelerinde, odalarında kısacası tüm kişisel alanlarında Justin Bieber resimleri olan bu genç nesil ona bir ‘’hi’’ (merhaba) diyebilmek için gözyaşlarına boğuluyor, aynı havayı teneffüs ettikleri için şükredebiliyor. Bir diğer örnek olarak dünyada izlenme rekorları kıran Gangham Style şarkısının klibinde uni-sex danslar ve eşcinsel kişiler küresel bir ikon haline getiriliyor. Moda, müzik ve eşcinsel kültürle yoğrulmuş bu zincir o kadar hayatımızın içinde ki anne baba demeyi yeni öğrenmiş çocuklarımızın ikinci ders olarak Gangham Style oynamalarını büyük bir gururla (!) izliyoruz.

Popüler kültüre sıkıca bağlanmış, moda ve müzik üzerinden toplumsal tüm ahlaki kurallara karşı oluşturulan post-modern bir profil var önümüzde. Bu profil eskisi gibi güncel hayatın kıyısında da dolanmıyor artık, güncel hayatın tam ortasında.


GENÇ'ın Yazısı.