Ölüme Saniyeler Kala
Selman Sami Taşçı / Genç Haber Merkezi / @selmantsc
Bu kurban bir feryat koptu evin bahçesinde. Çocukların iç yakan feryadı. İlk başta oyun oynuyorlar sandık lakin oyun değilmiş. 7 yaşındaki yeğenimin başına yaklaşık 8kg lık bir mermer düştü. O anda herkes şoktaydı tabi. Kimse ne yapacağını bilemedi. O telaşla hemen buz ve bir bez parçası koyduk başına, sonra hemen hastaneye gittik. Yeğenim yoldayken anneannesine “ölmek istemiyorum” demiş. Ölmek istemiyorum…
Beyin tomografisi çekildi hastanede, sonuçlar çıkana kadar yaklaşık 6 dikiş atıldı kafasına. Sonuçlar çıktı, Allah’a şükür bir sorun yoktu. Yaklaşık 2 saat müşahede altında kaldıktan sonra taburcu oldu. Eve getirdik sonra. Eve geldiğinde nasılsın diye sordum. “Başım ağrıyor ve çok korkuyorum” cevabını aldım. Neden korkuyorsun diye sorduğumda ise “ölmekten çok korkuyorum amca” cevabını verdi. O anda ne diyeceğimi bilemedim. İçime bir ateş düştü, yaktı içimi. Bu ateş onun sözünden değil, bize her an ölebileceğimizi, 1 saniye sonra neyle karşılaşacağımızı bilmememizi ve ne kadar ölümden uzak yaşadığımızı hatırlattığı içindi.
O an hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti, dilim tutuldu. Konuşamadım bir süre. Düşündüm de durdum. Ne kadar ölümden uzak olduğumu, bir saniye sonra ne olacağımı bilmeden geleceğe yönelik planlar yaptığım geldi aklıma. Ne kadar boş yaşadığımı fark ettim bu olay sayesinde. İçime düşen ateş daha da harlandı…
Ölümden ne kadar uzağız? Ölüm bize ne kadar yakın? Bu iki soruyu kendimize sormamız gerektiğini düşünüyorum. Allah’a olan görevlerimizi tam anlamıyla yapıyor muyuz? Yoksa bizlere Allah’ı hatırlamak için bir musibet mi gerek?
Musibet gelmeden ölüme olan yakınlığımızın farkına varmalıyız. Musibet can yakar, keşke dedirtir. Keşke demeyi kimse istemez, o halde haydi "Bismillah" deyip manevi görevlerimizi tam anlamıyla yerine getirelim.
GENÇ'ın Yazısı.