Artık Okul Olmasın
Rümeysa Kavaklı
Evdekiler dönmemi beklemişler. Olanları anlatıyorum. Acıyan gözlerle bakıyorlar bana. Babam ciddi bir ifadeyle ne yapmaya çalıştığımı soruyor. Anlayamıyorum... Liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavlarına girmem için beni nasıl ikna etmeye çalıştıklarını, ne diller döktüklerini anlatıyor. Benimse inatla reddettiğimi, okumak istemediğimi söylüyor.
Güzel bir güne açıyorum gözlerimi. Nasıl da dinlenmişim… Dün geceki yorgunluktan eser yok. Dün gece? Yorgunluk ?! Sınav, sınava geç kaldım.. Aceleyle kalkıp hazırlanmaya başlıyorum. Mutfaktan sesler geliyor, kahvaltı yapıyorlar. Sinirli sinirli sesleniyorum:
“Uyuyakalmışım, neden uyandırmadınız beni? Geç kaldım!”
Yolda son bir kez tekrar ederim diye masamdaki notlara yöneliyorum. Masam hiç olmadığı kadar düzenli ve temiz. Üstelik vazo, çiçekler ve küçük süs eşyaları var üstünde; fakat notlarım yok. Kitaplarım.. Onlar da yok. Masamda tek bir kitap yok! Nasıl olur? Bir gecede kim yapmış olabilir tüm bunları? Odamın kapısında duran ve şaşkın şaşkın bana bakan annemle gözgöze geliyoruz:
“Hayırdır, bir yere mi gidiyorsun, hazırlanmışsın?”
“Anne masamın üstünde iş uğraşı notları vardı, sen mi aldın?”
Boş gözlerle bakıyor, kaybedecek vaktim yok oysa, geç kalıyorum!
Bir anda herkes başıma toplanıyor. Annem ateşim olup olmadığını kontrol ediyor.
“İçine atıyormuş demek ki, daha fazla kaldıramadı. Allah’ım sen kızıma yardım et…”
“Yahu sınavım var bugün, önemli. Oyalamayın beni” bir hışımla kalkıp çıkıyorum dışarı. Arkamda belli belirsiz sesler:
“Nereye gidiyor, hangi okula?”
Nihayet okuldayım. Sınavın başlamasına 5 dk. var. Kızlar ayırmışlardır yerimi. Sınıf her sınavda olduğu gibi. Herkes notlarına son bir kez daha bakabilme telaşında, yüzlerde bir tedirginlik ifadesi. Bizimkilerin de durumu diğerlerinden farksız.
“Günaydın” diyorum bitkin bir sesle. “Uyuyakalmışım, zor yetiştim”, “Bana yer yok mu?”
Şaşkın şaşkın önce bana, sonra birbirlerine bakıyorlar, sanki ilk kez karşılaşıyoruz. Sonunda biri:
“Burada birazdan sınav başlayacak, siz sınıfları karıştırdınız herhalde.” diyor.
“Çok şakacısınız sabah sabah... Ben de çay içmeye gelmedim herhalde, sınav var biliyorum. Ee naptınız çalışabildiniz mi? Son haberler ne? Klasik mi olacakmış test mi, yoksa karışık mı?”
Yüzlerinde aynı donuk ifadeler. Birazdan hoca beliriyor sınıfın kapısında. Arkadaşlar, “bir sorun var” gibisinden beni gösterip durumu anlatıyorlar. Hoca:
“Derslere girmiyorsunuz sanırım, ben de hatırlayamadım sizi, yine de sınıf listesine bi bakalım.." diyor.
Şakalarına hocayı da alet etmiş olabilirler mi? Bu kadarı da fazla artık... Birlikte sınıf listesine bakıyoruz, adım yok. Mevcut bir kişi az görünüyor.
“Hayır” diyorum, “Bir yanlışlık olması lazım, bu sınıftayım. Haftalardır derse giriyorum. Sizi tanıyorum, öğrencileri tanıyorum, sınava da çok çalıştım”
“Ama kimse sizi tanımıyor ve listede isminiz yok hanımefendi” diyor her zamanki bilmiş edasıyla. “Lütfen probleminizi öğrenci işleriyle halledin, iyi günler!”
İnanamıyorum, mutlaka bir problem olmalı. Kimliğim, evet öğrenci kimliğimle birlikte sekreterliğe gidersem problem çözülür. Cüzdanımda olacaktı.. Bakıyorum, ama yok. Burdan hiç çıkarmıyorum ki, nereye kaybolmuş olabilir? Gerçekten bu okulda kaydım yok mu benim? Nasıl olur, neler oluyor?..
Evdekiler dönmemi beklemişler. Olanları anlatıyorum. Acıyan gözlerle bakıyorlar bana. Babam ciddi bir ifadeyle ne yapmaya çalıştığımı soruyor. Anlayamıyorum... Liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavlarına girmem için beni nasıl ikna etmeye çalıştıklarını, ne diller döktüklerini anlatıyor. Benimse inatla reddettiğimi, okumak istemediğimi söylüyor.
“Ne oldu şimdi, aklın başına mı geldi? Ne demek oluyor bunlar!” diye çıkışıyor.
İki yıldır dikiş nakış kurslarına gittiğimi, hayatımdan memnun gözüktüğümü, dahası yaşını başını almış bir genç kız olarak, evlenme arefesinde olduğumu öğreniyorum.
Başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor. Beynimde yankılanan bir ses: “Artık okul olmasın, ders çalışmak istemiyorum, okul olmasın.. Olmasıınnn…”. Bütün hücrelerimin tek tek uyuştuğunu hissediyorum. Gözlerim kararıyor. Dün gece ders çalışırken çıkmıştı bu sözler ağzımdan, bir gaflet anında. Kabul olmuş olabilir mi? Haaayııırrr!!…
Dııııt… dıdıdıııttttt… dıdıdıdıdıııııttt…
“Hadi kızım uyan artık! Geç kalacaksın, sınavın yok muydu bugün?”
Güzel bir güne açıyorum gözlerimi. Şükürler olsun ki her duamız kabul olmuyor...
GENÇ'ın Yazısı.