Bütün bu olanlar karşısında; vicdanlarımızda bir cehennemin alev alması için âlim olmaya hatta Müslüman olmaya bile gerek yok hâlbuki. İnsan olabilmek kâfi.

Eş Şebab militanları, Nairobi’de bir alışveriş merkezini bastılar. 21 Eylül 2013, Cumartesi. Şebab, Somali’de İslam devleti(!) kurmaya çalışan bir örgüt. Güya. Bu pek Müslüman mücahidler, altmış sekiz sivili katlettiler. Örgüt “Kenya’yı birçok defa Somali’deki askerlerini çekmezse ağır bedel ödeyeceği konusunda uyarmıştık” diye açıklama yaptı. Saldırı öncesi Müslümanların binadan çıkartıldığını ve sadece Müslüman olmayanların hedef alındığını da duyurdu... Marifetmiş gibi. Müslüman olmayanları belirleme yöntemleri ise hayli ilginç. Esirlere, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) annesinin adını sormuşlar. Doğru cevap verebilenleri salmışlar. Veremeyenleri harcamışlar. Müthiş buluş(!) Keşke Hz. Bilal-i Habeşi’nin ayakkabı numarasını da sorsalardı. Çifte dikiş. Daha sağlam olurdu.

Ebu Sakkar. Esad’a karşı savaşan Suriyeli muhalif komutan. Öldürdüğü askerin kalbini çıkartıp yerken gördük onu. Youtube’da. Sonrasında; bir röportaj yapıldı kendisiyle. BBC tarafından. “Düşmanlarımızı korkutmalı ve aşağılamalıyız. Onların da bize yaptıkları gibi..” diyordu. Ha! Unutmadan; söz konusu videodan bir detay:

Öldürdüğü askerin kalbini çıkarıp, çiğnedikten sonra tekbir getiriyor… Önemli not: Hz. Vahşi, Hz. Hamza’nın kalbini çıkarıp yediğinde Müslüman değildi. Ebu Sakkar Müslüman?..

Vaktiyle El Cezire’ye verdiği mülakatta şöyle diyordu Usame Bin Ladin: “Kâfirler bizim kadınlarımızı ve çocuklarımızı öldürmeye azmederlerse, biz de onlara aynı şekilde karşılık verebiliriz… Onlar bizim masumlarımızı öldürmekten vazgeçmedikçe biz de onların masumlarını öldüreceğiz”. Verdiği referansa göre; İbn’ul Kayyim, El-Şevkani, El- Kurtubi İslam adına(!) masumların öldürülmesine cevaz veren İslam âlimleri…

Kısa kesiyorum. Yoksa örnek çok. Uzar gider.

Daha insan bile olamamışların İslam olma iddiası ne komik! Ne acı! Anlayamıyorum: Nasıl oluyor da birileri çıkıp: “Onların bize uyguladığı yöntemlerin aynısını; ne kadar insaniyetten uzak, hunharca, barbarca hatta kâfirce olursa olsun biz de onlara uygulayabiliriz. Bu İslam’a uygundur.” diyebiliyor? Bu İslam’ın yöntemidir diyebiliyor?

Kâfirlerin uyguladığı kâfirce yöntemleri uygulamakta mahzur yok madem; o halde niye kâfir olmuyoruz? Sorun Müslümanların kafirlik, kafirce işler yapması değil de kafirlerin mi kafirlik yapması?! Davamız bu mu bizim yani? Öyle kafamıza estiğince kâfirce fiiller işleyebiliyoruz madem; onlardan farkımız; lafızda “La ilahe illallah” diyor olmamız mı sade? E? “La ilahe illallah” dedikten sonra; arkasında durmayacaksak, sözün gereğini yerine getirmeyeceksek yani, Müslüman’ca işler yapıp, kâfirce işlerden uzak durmayacaksak yani ne manası var? Güya İslam adına verilen bu savaşın; kuru bir aidiyet, mensubiyet kavgasından ne farkı var? Yoksa bizler; Müslümanlar olarak seçilmişler(!) miyiz? Ayrıcalığımız mı bu bizim? Yahudi olarak seçilmişler(!) gibi… Yoksa seçkinler olarak, başkalarına haram olan bize helaldir demeye mi getiriyorsunuz beyler?

Anlayamıyorum: Neden İslam âlemi, başta; âlimler ama o kadar da değil; sade, sıradan, ortalama Müslümanlar, neden ayağa kalkıp: “Hayır! İslam bu değil! İslami yöntem böyle değil! Bunları yapanlar Müslüman değil!” demiyor. Bu sessiz ikrar da neyin nesi? Kin bu kadar mı bürüdü kalplerimizi? Hasımlık duygusu bu kadar mı görmez etti gözlerimizi? Hz. Peygamber (s.a.v.) kime konuşuyor “Zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır” diye? Niye kimse üzerine alınmak istemiyor niye?!

İşte bunlar hep; Müslümanların, kendilerine, dinlerine ve imanlarına olan güvensizliklerinden kaynaklanıyor. Kimse kendi dinine (dindarlığına) ve imanına yeterince güvenmiyor ki İslam adına konuştuğunu, din adına iş işlediğini, Allah adına fetva verdiğini söyleyen herkesin, her söylediği; sorgulamaksızın kabul ediliyor. Kimin sakalı daha uzunsa o daha Müslüman varsayılıyor!

Belki biz, bu işlerin yanlışlığının haykırılmasını âlimlerden bekleyerek de hata ediyoruz. Bütün bu olanlar karşısında; vicdanlarımızda bir cehennemin alev alması için âlim olmaya hatta Müslüman olmaya bile gerek yok hâlbuki. İnsan olabilmek kâfi.


Sinan Özgenç'ın Yazısı.