Grip, İngilizcede “sıkıca tutmak” anlamına geliyor. Osmanlı döneminde “paçavra hastalığı” olarak isimlendirilirmiş. Kişiyi paçavraya çeviren, yatağa düşüren bir hastalık. Ekim - Nisan arası grip mevsimidir.

Kış yaklaşırken enfeksiyonlar da sağlık gündemimize girmeye başlıyor malumunuz. Peki ne oluyor da kışla beraber ağaçlar, böcekler, canlı/cansız mahlukat yavaşlarken; bu mikroplar bi hareketlenmeye başlıyor? İki temel faktörden bahsedebiliriz:

1- Havaların soğumasıyla burun içi sıcaklık 35C’ye düşüyor ve virüsler için elverişli bir ortam oluyor. Normalde yaz aylarında aktive olmayan üst solunum yolu virüsleri havaların soğumasıyla burun mukozasında tutunmaya, çoğalmaya başlıyor.

2- Kapalı ortamlar daha fazla paylaşılıyor. İnsanlar kış aylarında kapıları pencereleri kapatıyor, hava sirkülasyonu azalıyor, iş/okul sebebiyle de daha uzun süre birlikte oluyor. Bu da kişiden kişiye bulaşma oranını arttırıyor.

Grip vs Soğuk Algınlığı

Üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan 200’e yakın virüs var. Bunlar içinde influenza virüs’ü ayırıyoruz. Çünkü bu virüs daha spesifik bir tablo olan gribe yol açıyor. Diğer enfeksiyonlara genel olarak ÜSYE (üst solunum yolları enfeksiyonu) ve ASYE (alt solunum yolları enfeksiyonu) diyoruz.

Üst solunum yolları enfeksiyonlarından nezle, namı diğer soğuk algınlığı, kişide ateşe yol açmaz, ayakta geçirilebilir. Kırgınlık, burun akıntısı, gözlerde yanma/yaşarma ve ses kısıklığı ön plandadır. Soğuk algınlığı hafif geçer, grip ise daha ağır geçer.

Grip, İngilizcede “sıkıca tutmak” anlamına geliyor. Osmanlı döneminde “paçavra hastalığı” olarak isimlendirilirmiş. Kişiyi paçavraya çeviren, yatağa düşüren bir hastalık. Ekim - Nisan arası grip mevsimidir. Bu dönemde yüksek ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik, kuru öksürükle kendini gösteren bir hastalık büyük ihtimalle griptir.

Damlacık yolu

Soğukla ilişkili olan bu hastalıkların bulaşma yolları aynı, damlacık yolu. Damlacık yolu demek: konuşma, öksürme, hapşırma esnasında ağızdan çıkan damlacıkların en fazla bir buçuk iki metre olmak koşuluyla kişinin etrafındaki bir mesafeye saçılması; sonra yerçekimi etkisiyle yere düşmesidir. (video: goo.gl/WB6bCR)

Korunmanın yolu

Pek tabi korunmanın yolu da bulaşma yolunu engellemekten geçiyor.

1- Uzak durmak. Damlacık yoluyla bulaşan enfeksiyonlardan korunmak için 1,5-2 metre uzakta durmak yeterli.

2- Maske takmak.

3- Damlacıkların yayıldığı, sık kullanılan yüzeylerden el aracılığı ile bulaşmayı önlemek. Bunun için de sık sık el yıkamalı, ıslak mendik kullanmalı ve kapı kolları, masa, klavye gibi sık kullandığımız eşyaların üzerlerini sabunlu suyla silmeliyiz. El ve temas edeceği yüzeylerin temizliği çok önemli, aman dikkat.

4- Bir de sıhhat için olmazsa olmazımız: vitaminli, düzenli beslenme ve bedeni zinde tutmak.

Çoktan şifayı kaptınız bile mi?

Soğuk algınlığının da gribin de spesifik bir tedavisi yok. İnfluenza zatürreye sebebiyet vermişse kullanılan bir ilaç var ama bunun dışında kullanılmıyor. Hasta zaten yaklaşık bir haftada kendi atlatabiliyor. Uygulayacağımız tedavi semptomatik yani ağrı kesici, ateş düşürücü gibi belirtilere yönelik tedaviler olacaktır. Bu süreçte bir güzel istirahat etmenizi, bol sıvı tüketmenizi, çay repertuarınızı genişletmenizi öneriyoruz. Hekime başvurmanızda fayda var, öksürük şiddetliyse akciğer filmi çekmek, kan tahlillerine bakmak lazım. Ona göre ilaç başlamak gerekebilir.

Öksürük, hapşırık geçene kadar bir hafta toplum içine çıkılmaması gerekiyor. Uzm. Dr. İlker İnanç Balkan: “Öksüren, hapşıran hastalar mümkünse eczaneden bir maske alsın, doktora giderken de maskesini taksın. Maske çok az kullanılıyor bizde toplum olarak, bunu arttırmak lazım. Kul hakkına giriyoruz çünkü. Aşı olmak da sadece kendimizi korumak değil toplumu korumak için önemli. Bilhassa salgın döneminde aşı olmayan bir kişi bencilce davranmış oluyor.” diyor. Hastalığın bir de kul hakkı ve içtimai mesuliyet boyutu var anlaşılan.

“Antibiyotik sorunu”nu bir başka yazıda ele alacağız inşallah ama yeri gelmişken son olarak ona da değinelim. Grip olunca evdeki antibiyotik kutusunda kalanları (aslında kalmaması gerekiyordu) kullanan çok fazla hasta var. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının %70’den fazlası virüslerden kaynaklanıyor. Antibiyotikler de sadece bakterilere etki ediyor. Dolayısıyla o %70 boşuna kullanmış oluyor antibiyotikleri. Hatta yan etkilerinden dolayı fayda yerine zarar veriyor kendine. Hangi durumda antibiyotik kullanacağımızın ayrımı her zaman kolay değil, bu sebepten o kararı hekimlere bırakalım ve en azından bu yazıda bahsettiğimiz soğuk algınlığı, grip enfeksiyonlarında antibiyotik kullanmayalım.


Danışman: Uzm. Dr. İlker İnanç Balkan, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ABD.

Allah size rahmet etsin / Yerhamukallah,

Bize ve size hidayet etsin / Yehdina ve yehdikumullah.

Grip Aşısı Vurulalım mı?

Mevzu bahis “kış hastalıkları” içinde sadece influenza virüsü yani grip için aşı var. Bu virüsün yapısı çok değişken olduğu için aşı içeriği de yıllık olarak değişiyor. Her yıl dolaşan virüs WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından tespit edilip bir sonraki yılın grip aşısı o etken esas alınarak üretiliyor. Bu, aşı olsanız bile hasta olabileceğiniz anlamına geliyor tabi.

Grip aşısını, grip olmak istemeyen herkese öneriyoruz. Bilhassa kronik hastalığı olanların, gebelik niyeti olanların, sağlık personelinin ve yaşlıların mutlaka olması lazım. Çünkü bu durumlarda ateş, baş ağrısı, kas ağrısını tolere etmek güç oluyor. Bir de diğer virüslerden farklı olarak influenza virüsü doğrudan veya dolaylı olarak zatürreye sebep olabiliyor, ölümle sonuçlanabiliyor.

Özel durumlar dışında olmasın diyeceğimiz kimse yok. İçeriğine karşı alerjisi olanlar, bağışıklığı baskılanmış olanlar gibi… Bir kimsede halihazırda bir viral enfeksiyon varsa atlattıktan sonra yapılıyor. Zira aşının ateş, bölgesel kas ağrısı gibi yan etkileri var.

Atayım mı bi Tylolhot?

Theraflu, Tylolhot gibi ilaçlar soğuk algınlığında da gripte de hatta bakteriyel enfeksiyonlarda da kullanılıyor. Hastalık etkenini ortadan kaldırmıyor, belirtileri gideriyorlar. İçinde ağrı kesici ateş düşürücü, akıntı giderici, alerjiyi baskılayıcı, öksürüğü durdurucu maddeler var. Pratikte de ihtiyaca göre kullanılan faydalı ilaçlardır. Günde mutlaka şu kadar alınacak diye bir kaide yok. Duruma göre kişi ayarlayabiliyor ama bi üst sınırı var, günde üç-dört defadan fazla almamak gerekiyor.

Hapşırık adabı

Mümkünse mendile hapşırmak en güzeli. Mendil yoksa yahut mendili burnunuza yetiştiremeyecekseniz (hepimiz yaşıyoruz) ellere değil kolun içine hapşırmalı. Hapşırıp kendine geldikten sonra tefekkür ile “elhamdulillah” denilmeli. Akabinde karşılıklı dualaşacağınız salih kişilerle beraber olunmalı.

Sizin şikâyetiniz neydi?

Sizin şikâyetiniz neydi? Bu sayfada sağlıkla ilgili hayata dokunan meselelere değiniyoruz. Merak ettiğiniz, sormak istediğiniz yahut “bu sayfada yer alması güzel olur” dediğiniz konular varsa huseyinkucukali@hotmail.com adresine gönderebilirsiniz. Araştırır, beraber öğreniriz, imkan dahilinde buradan da paylaşırız, inşallah.


Hüseyin Küçükali'ın Yazısı.