Arzu Bal

"Bu yazı, GENÇ`teki Yazı Atölyesi köşesinde Metin Karabaşoğlu tarafından `Kasım 2013 Ayın Yazısı Adayı` olarak değerlendirilmiştir."

Dünyaya gözlerini açan her canlıya, daha ilk ânın sıcaklığını hissetmeden bildirilen varlığımızın sonucu sayılabilecek duygunun adıdır gurbet. Rahim`den, anneden kopuşun, büyük bir boşluğa düşüşün, o boşlukta debeleyerek büyümek zorunda kalışın, zaman zaman aslî kimliğimizi unutsak da "buralara ait değilim ki ben" iç sesine muhatap oluşun adıdır gurbet.

Bir kere kağıtta durduğu kadar şık değildir gurbet pratik hayatta. Hemencecik telaffuz ediverdiğimiz bu iki hece nice acılara gebedir, nice ayrı kalışlara. Kalem yazmaz olur, kağıt geçiş vermez. Bir düğüm vardır tam da olmaması gereken yerde, aşamazsınız onu. Bana bir kere oldu. Yirmi bir yaşımda, her şey çok güzel giderken, imza günü, kitap fuarı, evliya kabri, cumhuriyet müzesi, arkadaş evi, kısır günü gezerken; sosyal medya fenomenlerine katıla katıla gülüp takiplerime takip eklerken, her ay Genç geldi diye sevinip yazıları tekrar tekrar okuyup farklı manalar yüklerken birden hepsi kaydı elimin altından. Bir yerleştirme sonuç belgesi vardı ekranda. Tuhaf bir heyecan. Ufak bir burukluk. Sonra yol hazırlıkları. Gece boyu dolunay izlenerek aşılan yollar. Kâlû belâ`da tanıştığımıza emin olduğum insanlarla bir de burada, tekraren tanışma.

Sonra küçücük bir şehrin ortasında seni bırakıp gitmeye hazırlanan ailenin yaşlı gözleri. Yirmi bir yaş olgunluğu var evet ama kalp hüzünlenir, göz yaşarır elbet. Onlar Konya’ya doğru yol aldıkça ben bu ufacık şehirde yıllar sürecek bir hizmet hayatı gerçeğiyle baş başa kaldım. İşte o hiç de olmaması gereken yerde oluşan, sinsice bekleşen düğümler o zaman belirdi boğazımda. Kitabevi sayısı tek elin parmaklarını bile geçmeyen bu şehirde her şeye yeniden nasıl başlarımın kurgusundaydım bir aydır. Baktım kurgularla da yürümüyor, oluruna bıraktım.

İnsanın belki de birçok şeyden önce gurbete iman etmesi gerek. Kaderimize atılan ilk çentik o. Rabbin "Ayrılığı tatman gerek ki kıymet bilesin" deyiş şekli belki. Aforizmik cümleler kurmaya gerek yok bu konuda. Acı o kadar net ki. Şimdi bana, "Gurbettesin ha Arzu..." diyen herkese, "İnsan zaten dünyada gurbette değil mi?" diye karşılık veriyorum. Benim alıştığım yerleri arayışım, ana vatanımızda gördüğümüz güzellikleri gözümüzün burada da görmek istemesine eşdeğer sayılmaz mı? Bir tanıdık sesi duymayı arzu edişim, ruhlar aleminde duyduğumuz o mükemmel sesi dünyada da arayışımız gibi değil mi? Biz her an O`na evriliyoruz. Kaderimize koyduğu her çizgi, acı da olsa, bize sunduğu sonsuz merhametinin nişaneleri. Her sebep sonucunu inşa etmez belki, ama bunca sözün üzerinden artık bir hamd binası yükseliyor.

Acının, özlemin, hasretin üzerinden bir amenna kelamı yol buluyor ilahi huzura. Duamızı tüm gurbet meftunlarının duasına ilhak edip şevkle tekrarlıyoruz. Biz razıyız senden gelenden. Sen razı mısın bizden?


GENÇ'ın Yazısı.