Dershane Tartışmasına İmam Hatipler Kurban Edilemez
Ömer Dursun / Genç Haber Merkezi
Türkiye son iki haftadır hararetli bir şekilde dershanelerin kapatılma konusunu tartışıyor. Bu süreçte birçok söz söylendi, birçok gönüller kırıldı, birçok şey yazılıp çizildi. Dershanelerin kapatılmasına tepki gösterenlerden bazılarının kızgınlıkları maalesef basiretlerinin önüne geçti.
Ağızdan çıkan sözlerin kulağa ulaşma mesafesi bir karışken bu mesafe sanki binlerce kilometre uzaklıktaki bir yola dönüştü. Velhâsıl ağızdan çıkan sözleri artık kulak işitmez oldu.
Geçenlerde yine dershane tartışması hakkında kim ne demiş diye köşe yazılarını karıştırırken Mümtaz’er Türköne’nin köşe yazısı dikkatimi çekti. Yazısını okumaya başladım. Mesele İmam Hatip okulları idi.
Bu yazar daha önce de İmam Hatipler hakkındaki olumsuz düşüncelerini farklı düzlemlerde birkaç kez seslendirmişti. İşin garip tarafı bu cırtlak ses İmam Hatiplere büyük önem veren bir kesimin mensubundan geliyordu.
Yazısına önceki günlerde yapılan İmam Hatip Sempozyumundaki tebliğleri tevil ederek başlıyor ve dershanelerin kapatılmasını İmam Hatiplere bağlıyordu. Hükümetin bu okulların önünü tekrar açmak için büyük bir gayret sarf ettiğini ve bu gayretinde boşa olduğunu gizliden gizliye de vurguluyordu.
Ona göre; İmam Hatiplerin eğitim kalitesi çok düşüktü. İmam Hatip okullarına başvuru sayısı da çok azdı. Bu durumda İmam Hatiplerin diğer okullarla rekabet etmesi mümkün değildi. Artık Türkiye’nin gelecek beklentilerini İmam Hatipler karşılayamazlardı.
Bu yüzden hükümet İmam Hatiplerin diğer okullarla yarışabilmesi için dershaneleri kapatma kararı aldı. Dershaneler ise Türkiye’de fen ilimlerinin verildiği en iyi yerlerdi. Din Eğitimi dersleri de dershanelerde ve özel okullarda devlet tekeli olmaksızın öğrencilere sahih bir şekilde veriliyordu.
Yazar hem bir akademisyen hem de bir gazeteci olarak bazı şeyleri göremiyordu. Ya da görmek istemiyordu. Öncelikle İmam Hatiplere başvuru sayısı düşüktür iddiası tamamen boştur. İmam Hatip Okulları Derneklerinin açıkladığı rakamlara göre İmam Hatip Okullarına başvuran öğrenci sayısı bir milyona yaklaştı.
Bunun yanında bu rakamlar kamuoyu ile de paylaşıldı. Bu rakamlar bilindiği halde yazarın niye böyle bir iddiada bulunduğunu gerçekten de anlamak çok zor.
İmam Hatiplerin eğitim kalitesi düşük ve Türkiye’nin gelecek beklentilerini karşılayamaz iddiası ise tamamen 28 Şubat Kararlarından etkilenmiş dimağın saplantısından ibarettir. Bu okullar geçmişte olduğu gibi tekrardan ayağa kalkan Türkiye’nin vazgeçilmezleri olacaklardır.
Ayrıca bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de özel okullarda dâhil olmak üzere Din Eğitimi dersini veren hocalar İmam Hatiplerden ve İlâhiyatlardan yetişiyor. Yani orada da İmam Hatipler var.
“İmam Hatipler hüzünlü acılı meşakkatli hatıralardan ibarettir, nostalji duygularını tatmin etmekten başka bir işe yaramaz’’ ithamını İmam Hatipliler olarak asla kabul etmiyoruz.
Eğer yazar bu nostaljik duygulardan hüzünlü acılı meşakkatli hatıralardan başörtüsü meselesini ve katsayı problemini kastediyorsa gerçekten de diyecek bir şey bulamıyor ve vicdanıyla baş başa bırakıyoruz.
İmam Hatip elitleri bugün de hâli hazırda vardır ve gelecekte de var olacaklardır. Geleceğin Türkiye’sini bugün olduğu gibi madde ile mâna âlemini mezcetmiş olan bu asil gençlik kuracaktır.
Dershane meselesi gibi bir olayı köklü bir dava olan ve aziz milletin ne pahasına olursa olsun desteklediği, sahip çıkarak bağrına bastığı İmam Hatiplere mâl etmek fikir hezeyanından başka bir şey değildir.
GENÇ'ın Yazısı.