M. Sait Aktaş / Genç Haber Merkezi 

Sosyal bir varlık nitelemesi yapılan insan belli bir olgunluğa ulaştığı vakit sosyal ve siyasal meselelere karşı tavrı, edebi ve estetik zevki gibi sosyal hayatta karşılaşılması her an mümkün meseleler hakkındaki fikirleri de netleşir. Bu durum ilk gençlik döneminden başlangıcından bitişine kadar olan zaman dilimi içinde gerçekleşir. Orta yaşlara doğru ilerleyen insanın sosyal meselelere karşı tavrı, edebi ve estetik zevki artık belirli bir hal almıştır. İlerleyen yaşlarda bu çizgi pek bozulmaz.

Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını sosyal ve siyasal çalkantıların yoğun şekilde hissedildiği bir coğrafyada geçiren yahut erken yaşlarında kendini her hangi bir uğraşa adamış ve bu yolda çaba içinde olan insanın sosyal meselelerde ki tavrı diğer insanlara nazaran daha keskindir. Hatta buna hemen bir örnek verelim: Geçen hafta hayatını kaybeden hayatı boyunca Afrika uluslarının özgürlüğü için olağanüstü bir çaba sarf eden Güney Afrika’nın ilk siyahî devlet başkanı Nelson Mandela’dır.

Tabii ki Mandela gibi ömrünü herhangi bir sosyal mesele için mücadeleye adayan birçok isim zikr edebiliriz hem ülkemizden hem de dünyadan. Biz hem kolay bir örnek olması için hem de başta Güney Afrika olmak üzere dünyayı meşgul eden bu arada da ülkemizde de bu olaya bağlı olarak meydana gelen bir hadiseyi tartışmayı açmak için bu örneği verdik.

Güney Afrika’nın ilk siyahî lideri Nelson Mandela’nın ölümü başta kara kıta Afrika’da bunun dışında dünyanın değişik merkezlerinden ırkçılığa ve sömürüye karşı bütün insanları üzdü. Türkiye’de bu olaya tepki siyaset sahasının dışında bir de futbol sahasında gelişti. Geçen hafta Süper lig de Galatasaray-Elazığspor karşılaşmasının sonunda bir Afrika ülkesi olan Fildişi Sahili’nin vatandaşı olan iki Galatasaraylı futbolcu Didier Drogba ve Emmanuel Eboue “Thank You Madiba” (Teşekkürler Madiba) yazılı t-shirtlerini çıkarması tartışmalara neden oldu ve iki oyuncu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na sevk edildiler.

Buna benzer durumlar futbol sahalarında ilk kez rastlanmıyor. Ki sosyal bir hadiseye her zaman her yerde insanlar tepkilerini çekinmeksizin gösterebilmelidir kanaatindeyim. Dört-beş sene önce İspanya La liga da Sevilla-Deportivo maçında Malili futbolcu Frederic Kanoute gol sevinci esnasında Filistin yazılı tişörtünü gösterip İsrail’in Filistin’i işgal etmesini protesto etmek istemişti. Bunun akabinde üç bin avro para cezasına çarptırılmıştı. Bugün ise yukarıda zikr edilen iki futbolcu için ceza verilmesi gündemde.

Burada bir serzenişte bulunmak ihtiyacı duyuyor insan: Yahu insanın sosyal bir hadise karşısında tepkisini başkalarına hiçbir zarar vermeksizin göstermesi neden bu tür yaptırımlarla cezalandırıyor. Futbol sahalarında ırkçılık büyük çabalarla sonlandırılmaya çalışılırken neden bu tür vukuatlara imza atılıp çelişkiye düşülüyor. Asıl yapılmak istenen nedir? Bu tepkiler yapmacık mı? Verilmesi gereken tepkiler yerinde gibi görünürken işin görünmeyen tarafında beslenen menfi’ fikirler mi var?

Yoksa bu ülkenin tirajı yüksek gazetelerinden biri olan laik, ulusalcı, kemalist aynı zamanda kendini cumhuriyetin gözcüsü olarak tanımlayan Sözcü gazetesiyle benzer fikirler mi paylaşılıyor. Geçtiğimiz haftalarda futbol sahasına manasız bir şekilde Yüce Atatürk yazılı t-shirtleriyle çıkan bir futbol takımının oyuncuları daha sonra disiplin kuruluna sevk edilmişti. Sözcü gazetesi bu oyuncularla, bugünlerde oldukça bunalımlı günler yaşayan Mısır halkının direniş sembolü olan Rabia’nın işaretini futbol sahasında göstererek bir anlamda Mısır halkına destek olmak isteyen iki futbolcuyu karşılaştırarak madem bu oyuncular sahada siyasi bir mesaj verdiklerinden disiplin kurulunun yolunu tutuyor. Peki bu iki oyuncuya neden hiçbir yaptırım uygulanmıyor diye serzenişte bulunuyordu.

Olaya bir bakın hele. İnsanın hayretlere düşmemesi mümkün mü? Bayram değil seyran değil, sahaya Yüce Atatürk yazılı tişörtlerle çıkan oyuncularla, zulme tepkilerini ortaya koyan futbolcular aynı potaya koyuluyor. Alakasız bir zamanda Yüce Atatürk tişörtüyle sahaya çıkmak bir ajitasyon değilse başka nedir? Buna makul bir açıklama gerekiyor. Burada bir siyasi mesaj verilmek istenmiyorsa ne amaçlanıyor?

Yukarıda belirtilen örneklerle bakılınca bir zihniyet bozukluğu olduğunu görmemek elde değil. İsmi zikr edilen futbolcular açık açık bir siyasi mesaj verme amacını taşımıyorlar. Bunun içinde kapalı bir şekilde siyasi mesaj verme amacı taşınıyor olabilir mi? Belki de… (Ki öyle bir amaç taşıdıklarına dair bir izlenim pek görünmüyor) Ancak hareket eyleme dönüşmedikçe cezalandırılması da doğru bir yaklaşım değil.

Hangi kıtadan, hangi ırktan, hangi zanaattan olursa olsun bir insanın hem kendi ülkesinde hem de dünyada meydana gelmiş ya da gelen olay hakkında hiç kimseye zarar vermeden tepkisini dile getirmesi kadar daha doğal ne olabilir? O insanlar katılır ya da katılmazsınız kendi duygularını tercüme etmek için zararsız bir hadise gerçekleştirmişlerdir. Bu bir manasıyla insan hayat karşısında takındığı tavırdır. Bu tavrı illa değişik manalara getirilerek yorumlanmak istenmesi de sadece art niyetlilik. Tarihte birçok rehber kişinin tavırları da böyle yorumlanmış ve bu zatlar zulme uğramışlardır. Aradan asırlar geçse de bu insanlar yalnız değillerdir.

Buna binaen her insan da kendi tavırlarını bir ölçü çerçevesine yerleştirmeli ve o şekilde hareket etmelidir. Ve karşımızda ki insanların tavırlarını da mantık çerçevesi içinde yorumlayarak muamele etmek de tüm insanlara düşen devasa bir görevdir. Buna kısaca tepkiyi (tavırları) yorumlama metodu denilir. Bunun için ilk önce kendi tepkilerimizin doğru bir düzlemde olmasına hassasiyet verirken başka insanların da tepkilerini doğru şekilde yorumlamaya çalışmalıyız.

Madiba, Mandela’nın kabile adıdır.


M. Sait Aktaş'ın Yazısı.