Mehmet Erturan / Genç Haber Merkezi / @sabrazam

Mazeret bildirerek meclise gelmediği günlerin akşamında Lig Tv’de yorumculuk yaptığı belgelenen Hakan Şükür yaşam kariyerinde bir parantez içi olan vekillikten istifa etti. Bunun kendi kararı olduğunu düşünmek biraz saflık olur. Zira kendisi yirmi yıldır gönül verdiği bir grubun içinde yer aldığını bizzat söyledi.

Kendisi Türkiye’nin yakın tarihinde başarılı bir sporcu olarak anılacak. Vekillik onda peruk, takma saç gibi bir şeydi. ‘İş ehline verilmeli’ prensibine göre düşündüğümüzde ise daha ilk günden yani milletvekili adayı gösterildiğinde hata yapıldığını anlamak zor değil.

İstatistiklere bakıldığında Hakan Şükür’ün Türk spor tarihinin unutulmazları arasında yerini aldıktan sonra katıldığı mecliste kendinden beklenen performansı yeterince sergileyemediği ortaya çıkıyor. Fırsatçı bir golcü değildi ama vekilliği tabiri caizse kendine tayin edilen koltukta top beklemekle geçti.

Vekilliği döneminde meclis içerisindeki faaliyetlerine dair hazırlanan listedeki başlıkların çoğunda sıfırı gören Hakan Şükür’ün meclisteki karnesi şu şekilde;

Hakan Şükür’ün meclis karnesi:

İmzaladığı kanun teklifleri: 3

İmzaladığı meclis araştırma önergeleri: 2

Sunduğu kanun teklifleri: 0

Sunduğu meclis araştırma önergeleri: 0

Sunduğu genel görüşme önergeleri: 0

İmzaladığı genel görüşme önergeleri: 0

Sunduğu gensoru önergeleri: 0

İmzaladığı gensoru önergeleri: 0

Yazılı gensoru önergeleri: 0

Sözlü gensoru önergeleri: 0

Dört dörtlük şiir gibi bir futbol hayatından sonra Hakan Şükür deyince mecliste karşımıza çıkan bu karne ne anlama geliyor?

İşin ehline verilmediği anlamına geliyor. İş ehline verilmeyince de “sefer-zafer” arasındaki dokuz metre on beş santimlik mesafe kapanmıyor.

Peki, o zaman niye aday gösterildi ve meclise girebilecek kadar oy oranını nasıl alabildi?

Kendisi en baştan vurguladığımız özelliğiyle başarılı bir sporcuydu. Kariyeri ve performansı itibariyle sürekli gündemde kalıyor, kendisinden söz ettirebiliyordu. Türkiye’nin büyük kulüplerinden birinde gol krallıkları ve şampiyonluklar yaşamakla kalmamış, UEFA ve Süper Kupa’yı havaya kaldıran efsane kadro içinde de en aktifler arasında yer almıştı. Milli takımdan hiç bahsetmiyoruz.

Bütün bunlar bir araya getirildiğinde sporcu kariyeri itibariyle Hakan Şükür ismi bir marka haline gelmişti. Bütün mütevaziliğine rağmen taraftarın/insanların/seçmenin gönlünde krallığını ilan eden böyle popüler bir markayla aynı çatı altında siyaset yapmak başarının oy oranı ile ölçüldüğü demokrasilerde flaş bir transferdi.

Futboldan pekiyi dereceyle mezun olan Hakan Şükür son çalımını attıktan sonra zayıf değerlere yakın bir not ortalamasıyla meclisten kaydını aldırdı. Anlaşılan o ki yuvarlak olan sadece meşin yuvarlak değilmiş. Politika da kutuplardan basık ekvatordan şişkin olan dünyalık bir hevesmiş.

“Gideriz nur yolu izde gideriz/ Bir gün akşam olur biz de gideriz” edasıyla yerim dar modunda yapılan bir istifa herkes için hayırlara vesile olur inşaallah. 


GENÇ'ın Yazısı.