Anadolu`yu Yazan Adam
Yunus Emre Gürcan / Genç Haber Merkezi / @tefrit
“Sen beni kovamazsın! Ben istifa ediyorum.”
Bu repliğe pek çok kere pek çok yerde rastlamış, kanıksamış ve kendimizce kalıplaşmış anlamlar yüklemişizdir. Ancak bu vaziyet bu cümle ile neleri anlatıp neleri, saklayabileceğimiz gerçeğini unutmamıza sebep olmuştur. Günümüz dünyasında isimler, etiketler, konumlar ve oraya geliş gidişler büyük anlam ifade etmektedir. Cümlelerden manifestolar, duruşlardan hikâyeler, istifalardan anlaşma ve çatışmalar çıkarıyoruz. Konuşmaların ve davranışların siyaseten veya sosyolojik olarak bu kadar inceldiği bu çağda, çalkantılı gündemin ateşinde ve hissizliğinde bundan on yıl sonra sosyal bilimlere malzeme olacak olaylara tanıklık ediyoruz.
Ahmet Taşgetiren’in bugün çıkan veda yazısını okuduğumda çok da şaşırmadım. Sadece son hafta içerisinde yazdıklarını okuyunca böyle bir neticeyi öngörmek zor olmadı. Bu ayrılışın öznesi hususunda meydana gelen tartışmalar ise biraz evvel bahsettiğimiz “anlam çıkarılası davranışları anlamlandırma” çabaları. İstifa mı etti yoksa istifaya mı zorlandı sorunsalına cevap vermenin, sadece amaç için şekillendirilerek kullanılan materyal olduğunu düşünüyor ve bu bahiste tek bir cümleden fazlasını söylemeye gerek görmüyorum. Ahmet Taşgetiren istifaya zorlanmış olabilir, inançları ve amaçları ona bunu telkin etmişse eğer.
Ancak olayı bu bağlamın dışında daha önemli bir düzlemde değerlendirmek gerekmektedir.
“Kalem kılıçtan keskindir” atasözünün de desteğini alarak zihinlerimizde yer edinen bir kanı var; yazarlar toplulukları etkiler. Buna katılmamak mantığa aykırı bir davranış olur ancak etkilenmenin tek yönlü olduğunu da söyleyemeyiz. Kaynak ve alıcı her dem her düzlem, değişir elbet. Yazar, pek çok kere kendi zihin dünyasını hitap ettiği topluluğu temel alarak, ondan ilham edinerek bina eder. Yani, bir yazar topluluğa, topluma işaret etmekle kalmaz, toplumu da kendisine ve gerekli mercilere yansıtır. Tabiî olarak yazarların hangi ve ne çaptaki toplulukların aynası olduğu realitesini de göz ardı etmemek gerekir ancak Ahmet Taşgetiren’in yansıttığını düşündüğüm feyzin kaynağı Serdar Karagöz’ün deyimiyle şudur:
“Ahmet Taşgetiren kendinden menkul bir gazeteci değildir. Anadolu Müslümanları arasında özgül ağırlığı olan biridir.” Taraflara isim vererek ötekileştirmek ve sınırlar çizerek kısıtlamaktan yana değilim ve zaten Ahmet Taşgetiren Allah vergisi kalemini olması gereken yerde, tam ortada tuttu. Objektif, öncelikleri sağlıklı belirleyen bir yaklaşımla yazdı. Düşünmek için bir yazı kadar zamana ihtiyaç duyanların düşündüklerini, söylenmek istenen ve söylenenleri göz önüne koydu. Sancak ve iskele değil geminin tamamını düşünerek söyledi. Ahmet Taşgetiren ömrü bir asra yaklaşan cumhuriyetin milenyum çağına ulaşabilmiş fertlerini soludu ve onların feyzini yansıttı. Anadolu insanının, Müslümanlarının yaşayarak idrak ettikleri tehlikelere karşı duyduğu endişeleri görmek ve anlamak bu ülkenin bekası için yola çıkan herkesin yapması gereken bir görevdir. Ahmet Taşgetiren’in istifasının en temiz ve parlak yorumu budur, zira yine Serdar Karagöz’den:
“O küserse Anadolu da küser”…
GENÇ'ın Yazısı.