Filistin Direnişinin Sembolü; Samir İsavi!
Hatice Sarı / Genç Haber Merkezi
2011, Ekim ayı. İsrail’in, esir düşen askerlerinin takas yoluyla bırakıldığı dönemlerde Filistinli Samir İsavi, İsrailli asker Gilad Şalit’e karşılık serbest bırakılmıştı. Bunun üzerinden kısa bir zaman geçti ve Temmuz 2012’de Samir İsavi tekrar tutuklandı. İsrail tarafından Kudüs dışına çıktığı için infazı yandı olarak gösterildi. Gilad Şalit’e karşılık serbest kalırken, bu süre zarfında önceden kalan 20 yıllık cezası da eklendi ve tekrar mahkûm edilmek istendi.
İsrail istediğini yaptı, İsavi’yi mahkûm etti. Bu Filistinli direnişçi hapishanede diğer Filistinli esir arkadaşlarıyla birlikte bir açlık grevi başlattı. Grevin 195. gününde Kudüs’te mahkemeye tekerlekli sandalyeyle getirildi. Ailesiyle görüştürülmedi ve mahkeme salonunda İsrail askerleri tarafından ufak çaplı bir saldırıya uğradı. Samir İsavi’nin avukatı kendisinin sıvıyla beslendiğini ve bu süreçte 49 kiloya düştüğünü söyledi ve bu da birçok hastalığı beraberinde getirdi.
Peki, Samir İsavi ve arkadaşlarının aylar süren açlık grevinin sebebi neydi? Hemen anlatalım; İsrail’de yasalar gereği askerlerin gözaltına aldıkları Filistinlileri hapse atıyor ve gözaltı süreleri 6 ayda bir sonsuz kez tekrarlanabiliyor. Yani durum böyleyken Filistinli Müslümanlar yargı önüne çıkarılmadan yıllarca, hatta belki hayatları boyunca tutuklu kalabiliyor. Samir İsavi ve arkadaşları bir an önce yargı önüne çıkarılıp, cezalarının kesinleşmesi için açlık grevi yaptılar.
Tarih 24 Aralık 2013 olduğunda yaklaşık 9 ay süren açlık greviyle İsrail hapishanelerinde esir tutulan Filistinli Müslümanların sembolü haline gelen Samir İsavi serbest bırakıldı. Filistin tarihinde en uzun süre açlık grevi yapan kişi olarak da tarihe geçti. İsrail askeri savcılığı ile İsavi arasındaki anlaşmaya göre açlık grevini bırakması halinde serbest kalabileceği söylenmişti ve 24 Aralık akşamı Kudüs’te bir bayram havası esti.
Ben bunları neden anlatıyorum biliyor musunuz?
Filistin’deki bu hakiki direnişe dikkat çekmek istediğim için… Hali hazırda 17 İsrail hapishanesinde yaklaşık 5 bin Filistinli mahkûm var. Filistin’deki yakınlarımızdan her hafta ayrı bir tutuklama haberi alıyoruz. 15 yaşındaki çocukları Cuma namazı sonrası Mescid-i Aksa’da oluşturdukları çatışmadan sonra gözaltına alıyor İsrail askerleri. Çocuklar sabahları okula, gençler de iş yerlerine giderken İsrailli askerler tarafından durduruluyorlar, gittikleri yerlere geç kalsınlar diye… Çantalarını karıştırıyorlar, hüviyetlerine bakıyorlar, yarım saat silahını gösteren askerlerin karşısında tek kelime konuşmasına müsaade edilmeden tutuluyor çocuklar, gençler… O insanlar bütün bunlara Mescid-i Aksa muhafazası için katlanıyorlar. Bizim elimizle, dilimizle düzeltemediğimizi, orada tek başlarına yapmaya çalışıyorlar.
Bir İsrail askerine söyleyeceğiniz tek bir kelime sizi birkaç saat sonra sonsuz kez tekrarlanabilecek bir İsrail askeri gözaltına sokabiliyor. Samir İsavi de Kudüs muhafızlarından birisi… Aylar süren tutukluluk süresinin ardından serbest bırakılıp Kudüs’e getirilen İsavi’yi, o gece Kudüs’te çok büyük bir kalabalık karşıladı. Kardeşleri, canları, oğulları, evlatları geri dönmüştü Kudüs’e. Samir Kudüs’e girer girmez ilk kendisini aylarca bekleyen annesine sarıldı. Kudüslü Müslümanların omuzlarında taşındı uzun süre. Bizim klavye başında yürüttüğümüz direnişimize, hapishanede Filistinli Müslümanların sembolü haline gelerek yanıt verdi. Şimdi anlatabildim mi neden bunlardan bahsettiğimi? Kudüs`te kanayan çok büyük bir yara var. Giderek büyüyen bu yarayı, bulunduğumuz yerde uluslararası hak ihlalleri kapsamında elimizle ve en önemlisi duamızla düzeltmeye çalışalım. Yoksa İsrail yargı önüne çıkarmadan sudan sebeplerle tutukladığı Filistinlileri sonsuz kez gözaltına almaya devam edecek.
Hatice Sarı Tan'ın Yazısı.