Rabia Kısaalioğlu

İlk namaz, ilk cemaatte ailemize imam yapalım çocukları. Bakın nasıl kendilerine güvenleri geliyor o zaman! Sonra Ali’yi, Osman’ı Ömer’i, Ebu Bekri anlatalım. Liderlik okulunun 1. sınıf müfredatını evde uygulayalım, 2. sınıf için ise geç kalmadan kolları sıvayalım.

Benim çocukluğumda “Lider olunmaz, doğulur” deniliyordu. Doğru lakin, doğan liderler “Enderun”larda eğitilmezlerse işte o zaman çağdaş Hitler ve Stalinler türer, kan gölüne çevirirler dünyayı.

Geçenlerde bir TV programında liderliğin de okulu olduğunu ve bu okullara sadece en çalışkan öğrencilerin alındığını duyunca bir daha gayrı ihtiyari “Aman Allah’ım bu gidiş nereye?” demeden edemedim. Beni endişelendiren şey narsist diktatörlerin artma tehlikesiydi. “Nasılsanız öyle yönetilirsiniz” vahyini eğitimin ABC’si yapıp önce kendimizi yetiştirmekle başlamalıyız liderlik eğitimine. Ademoğlu… Hele bir yetki verilsin ellerine! Kötüye kullanmaya meyyaldir. Yetkiyi etkiye dönüştürmeye hevesli Firavun ve Nemrutlar saklar içinde. Ehil hale getirilmezse Karunlaşır. Pek tabi, bunların ortak paydaları olan kibri söküp “adem” olacak önce, sonra hiçliğinden sıyrılıp dizlerinin yerine nefsini bükecek ve oturacak.

Dünyadaki savaşlar acaba bu ‘eğitimsiz’ liderlerin eseri mi? Acaba, bu kurumların lider yetiştirmelerindeki amaç, liderler terörünü bitirmek, açlığa son vermek, kurtlar sofrasını dağıtıp sofranın başındaki kurtları etkisiz hale getirmek mi? Yoksa sofrayı daha fazla genişletip mazlumların haklarından maksimum düzeyde nemalanmak mı? Bu ayrımı iyi yapmak gerekiyor.

Yurt dışından tanınmış konuşmacılar getiriyorlarmış, liderlik okulu yetkilisi öyle diyor televizyonda. Herkesten farklı tecrübeler ve bilgiler elde edeceklermiş. Fakat getirilen kişiler liderliğe ne kadar ehliyetli bu izafi bir durum. Hatalar insanlar içindir fakat liderlik asla hata kabul etmez. Bin yanlışın içinden tek doğruyu seçendir lider. Asırlar liderlerin beceriksizliği, merhametsizliği, basiretsizliği ve cesaretsizliğinden çok acı çekti. Asırların zamana fırlatılmış sinesi kanlar içinde, ağıt yaktıkça artan acısıyla hıçkırıklara boğuluyor. Bizim hatalara ve beceriksizliklere, ne tahammülümüz ne de mecallimiz kaldı.

Gelecekte eğitimli liderler çok mu başarılı olacak dersiniz? Dışarıdan ithal edilen liderlik kanatlarıyla bu ülkede ne kadar yol alabilirler. Geleceği görmeden bilemem diyemiyorum çünkü; gerçek liderleri tanımadan kanatlardan biri hep eksik olacaktır. Mesela, Hz. Ali’yi bilmeden lider olunmaz. Lider, onun cesaretini, ilmini zırh yapıp, dillere destan mücadelesini içselleştirip gerektiğinde Zülfikar olmazsa zalimlere karşı, Yezitler cirit atar Kerbela’da. Edebi alnın ortasına yazmalıdır lider Hz. Osman gibi, ki, ayna olsun tüm halkına. Haya bile haya duysun o liderden. Sert mizacından dolayı nefsini terbiye altına alıp, merhameti, adaleti ve kararlılığı hayat düsturu yapan Hz. Ömer’i bilmezse bir lider, tarihi değil, sadece kendini kandırır. Sırtının yaralarına aldırmadan, incinmesinler diye geceleri fakirlere erzak götüren Hattap oğlu Ömer’i yazmazsa yüreğine “Esed” olmaktan öteye geçemez. Ebu Bekr olup sırf halkı yanmasın diye talip olmazsa cehenneme, nefsinin esiri, prangalara mahkum bir lider olunması kaçınılmazdır. Rasulüllah’ın ahlakıyla ahlaklanmadan lider olan bir kişi Allah’tan korkmaz, o halde “Kork Allah’tan korkmayandan!”

Sadece kendine güvenmek, başka diller bilmek, her köşe başında “dayı”ların olması, strateji uzmanı olmak yetmez; fırtınalara göğüs germeyi bilmezse bir lider rüzgarda ters dönen şemsiye ile aynı kaderi paylaşır ve tıpkı o şemsiye gibi fırlatılır tarihin çöplüğüne. Ya hiç duyulmaz sesi sonraki nesillerce ya da kötü liderler arasında zikredilir kıyamete kadar.

Lakin alınacak bütün bu eğitimin yanı sıra maneviyatla da taçlandırılırsa liderlik, bütün planların kifayetsiz kaldığı bir zamanda, en kudretli kararları alarak karadan gemileri yürüten, Resulün müjdelediği ‘Fatih’ olup, sadece çağların değil geleceğin kutlu anahtarlarını da elimize tutuşturan ete kemiğe bürünmüş bir abide olarak çıkar karşımıza.

O halde vakit çok geç olmadan, zaman deresinden çok sular akmadan, geleceğin liderlerini bizim adımıza birileri yetiştirip piyasaya sürmeden bir şeyler yapmak lazım. Liderlik eğitimi yedi yaşında başlar: İlk namazla! İlk namaz, ilk cemaatte ailemize imam yapalım çocukları. Bakın nasıl kendilerine güvenleri geliyor o zaman! Sonra Ali’yi, Osman’ı Ömer’i, Ebu Bekri anlatalım. Liderlik okulunun 1. sınıf müfredatını evde uygulayalım, 2. sınıf için ise geç kalmadan kolları sıvayalım. Haydi! Yapmamız gereken çok iş var!


GENÇ'ın Yazısı.