Ne Kadar Dostuz?
Merve Kale
Dostluk üzerinedir, söylenen birçok söz, yazı, şiir… İnsanın yaşamının bir parçasıdır dostluk kavramı lakin çoğumuz sorgulamayız: “Ne kadar dostuz? Ne üzerine kurulu dostluklarımız?”
Ahir zamanda dost olabilmek! Zor olduğu kadar, en önemli hususlardan biridir. İnsan, gönül muhabbetini Allah’tan alır ve yine O’na ulaştıracak muhabbeti arar… Muhabbet öyle bir deniz ki, neye, kime beslenirse oraya götürür. Biz Hakk’a götürecek dostluklar kurma arayışında olmalıyız. Hâk Teâlâ, en Sevgili’ye Muhammed Mustafa (s.a.v)’e beslediği muhabbet ile kâinatı yarattı ve insanoğluna karşı rahmeti, şefkati, merhameti nedeniyle beşeri mahlukatı muhabbet beslemeye davet etti. İnsanın yaradılışındadır, sevgi, saygı, muhabbet… Muhabbetin menşa-ı olan Cenab-ı Hakk’a varan dostluk, gönüllerin araması gereken gerçek manada dostluktur.
Ahir zamanda gafil insanlara bağlanıp, gaflete sürükleyen dostluklardan uzak durmalıyız. Tenekeci’nin deyimiyle, menfaati bitenin muhabbetinin de biteceği dostluklar, gerçek manada dostluk değildir.
Vakit, Allah’a ulaştıran dostlukları arttırma ve baki kılma vaktidir. Peki ya nasıl? Beşeri bir varlık olan insanoğlu Cenab-ı Hakk’a muhabbet besleme yolunda, Peygamberimiz (s.a.v)’e olan muhabbeti ile bir yol çizer. Peygamberimiz (s.a.v)’e ulaştıran muhabbet ise ümmet olma bilincinden, Hak yolda ortak dava ve Peygamberimizin sünnetlerini uygulayabilmekten geçer. İnsan bu yolda önce beşeri dostluklar kurar ve bu dostluk merdiveni ile Hak Teâlâ’ya ulaşır. Eğer ki dostluk faniye bağlı kalır ve Allah’a ulaştırmıyorsa insan gaflete sürüklenir.
Bizlere düşen istikamet üzere olan dostluklar kurabilmektir. İstikameti Hâk yol olan dostluklardır muhabbeti güzelleştiren, besleyen… Dostlukların imtihanı da zor zamanlardır. “Dost kara günde belli olur” sözü boşa söylenmemiştir ne de olsa... Zor günler dostluğun imtihanıdır ki; Mesnevi’de bu husustan şöyle bahsedilmiştir: “ Bir dosta, dostun cefası nasıl ağır gelir? Cefâ ve ızdırap bir şeyin içi gibidir. Dostluk onun kabuğuna benzer. Dostluğun belirtisi belâlardan, afetlerden, mihnetlerden hoşlanmak değil midir? Dost altın gibidir. Belâ ise ateşe benzer. Hâlis altın ateş içinde saf bir hale gelir.” ( Mesnevi cilt:2, 1459- 1461). Yani dosttan gelecek lütuf ve keder ayrılmaz bir bütünü oluşturur.
Dost, gönülden bağlı ise zor zamanlarda muhabbetini daim tutmalıdır. Peygamber dostları ve sahabeler bu yolda bize en güzel örneklerdir… Allah-ü Teâla Tevbe süresi 40. ayette şöyle buyurdu: “…İkisi mağarada iken arkadaşına şöyle demişti: “Mahzun olma! Muhakkak ki; Allah, bizimle beraber…” Hz. Peygamberimiz ve Hz. Ebu Bekir’in güzel dostluğu… Sahabeler, çile dönemlerini birbirlerine Allah yolunda sımsıkı sarılarak geçiren mübarek insanlar… Hz. Mevlana ve Şems’in dostluğu… Ahir zamanda dostluklarımızı kurarken örnek almamız gereken mübarek insanlar…
Bir söz vardır hani, büyüklerimiz hep söyler “Ahiretlik” kavramı gibi güzel bir isim verirler. Dostluklar da böyle olmalı işte, iki cihanda bir olabilmeyi sağlamalıdır. Dost, dostun eşiğinden geçerken de onu kendi yolundan sürükler ya o yollar hep Hak yollar olsun. Hak dostları ile dostluklarımız artsın.
Dostluk, ömür denen serüvende şekillenir. Azık önceden var ya da yoktur, ama gönül muhabbetini sağlayacak bir sevgi muhakkak vardır. Bu yolda anlarsın tökezlediğinde ya da mutlu olduğunda dostun da ortak olabiliyor mu? Bu yolda anlarsın, dostluğumuz bizi nereye ulaştırıyor…
Sözü bitirirken, Allah’a ulaştıran sağlam dostluklar kurabilmeniz duasıyla…
Muhabbetiniz daim, dostluğunuz iki dünya baki olsun…
GENÇ'ın Yazısı.