Bu yazı o efsane sesin sahibi Abdussamed dinlenerek yazıldı, size de dinleyerek okumanızı öneririm.

Dünyanın belki de en ünlü Kur’an kârisi. Gönüllere huzur ve sekine veren tertemiz ses. Ağlatan, hüzünlendiren, mutlu eden, keyif veren, kendini taklit ettiren bir okuyuş tarzı. Çığır açıcı hafız. Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen ses kayıtları hâlâ çoğaltılıyor. Kahire sokaklarında, Konya çarşılarında, İslamabad’da bir evde, New York’ta bir mescidde, Saraybosna’da bir kulaklıkta tilavetini her an duymanızın mümkün olduğu dev nidâ: Abdulbasid Abdussamed

Asıl adı Abdulbasid Muhammed Abdussamed. Ocak 1927’de Armand’da doğar. Kürt kökenlidir. 10 yaşında hafız olur. Armand ve civarındaki yerleşim birimlerinde güzel sesiyle Kur’an okumaya başlar. Dinleyicilerin beğeni ve takdirlerini toplayarak bütün bir bölgede, daha sonraları ülkenin güneyinde ünü artar. 7 ayrı kıraati (Kur’an’ı farklı okuyuş tarzlarını) Şeyh Muhammed Selim’den Kina’da öğrenir, ardından Kırâat-i Aşere’yi tamamlayıp Kahire’ye gider. 1950’de Seyyide Zeyneb’in töreninde bulunur ve Kur’an okur. Kendisinden 10-15 dakika okuması istenir, fakat cemaat öyle aşka gelmiştir ki, Abdussamed de uzattıkça uzatır ve tam iki saat tilavet gerçekleştirir. Dönemin başbakanı da dinleyiciler arasındadır. Okuyuşunu çok beğenir. Mısır radyosuna katılmasını teklif eder. Ünlü karilerin bol olduğu bir dönem olmasına rağmen Abdussamed genç yaşta hızla yükselir.

Türkiye’de 15 Gün

Ününün yayılması ile birlikte, dünyanın dört bir yanından davetler gelir. Mekke, Medine, Mescid-i Aksâ başta olmak üzere Müslüman ülkelerin şerefli mescidlerini güzel sesiyle inletir. Irak, Cezayir, Endonezya, Fas, Hindistan, Pakistan, Malezya ve Avrupa ülkelerinin çoğunu davetler üzerine ziyaret eder. Bu süreçte Türkiye’ye de gelir ve 15 gün kadar kalır. Sultanahmet Camii’nde Kur’an okur. Ankara’ya da gider.

Onu diğerlerinden ayıran en önemli özelliği, uzun süre nefes almadan tiz seste okuyabilmesidir. Bu özelliği hitap ettiği cemaati mest eder, ayet biter bitmez “Allah” sesleri yükselir. Çocuklarının anlattığına göre, Kur’an okumaya başlamadan önce kendisini ciddi bir şekilde hazırlar, kimseyle konuşmaz, kalben ve ruhen hazır hâle gelmeye çalışır. Cehennem ayetlerinde gözyaşlarını tutamaması belki bu yüzdendir.

Mısır’ın Nil’i mi, yoksa Mısır’ın Sesi mi?

Mısır deyince akla üç temel şey gelir; Nil nehri, piramitler ve hafızlar. Bu hafızların içerisinde de en meşhuru şüphesiz Abdussamed’dir. Kur’an dinlemenin sevdalıları, büyük bir mahrumiyet bölgesinde yaşamıyorlarsa eğer, bir şekilde Abdussamed’in sesi ile mest olmuşlardır. Bu sayfanın sıkı takipçileri hatırlayacaktır, daha önce Ümmügülsüm’ü yazdığımızda Abdussamed’e değineceğimizi söylemiştik. O yazıda şöyle bir ibare geçiyordu: “Kur’an Mekke’de indi, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı kadim öğretisinin Mısır kısmı önemli. Zira Rabbimiz bu bölge insanlarına ‘Davudî’ ses denilen bir ses yeteneği bahşetmiş.” Mısır yüzlerce yıldır, çok ünlü hafız ve kârilerin yetiştiği münbit topraklara sahip. Mısırlı hafızların sesleri çok güzeldir. Bu durumu kimileri Nil nehrinin sularına, kimileri iklime, kimileri de bölge halkının ses tellerinin biyolojik yapısına bağlar.

Şaşâi, Mustafa İsmail, Sıddık Minşevi, Kâmil Yusuf, Ahmet Naina, Muhammet Rıfat, Ragıp Galveş gibi ünlü hafızlar, sesi Mısır’ın sınırlarını aşmış hafız kârilerden sadece birkaçıdır. İçlerinde en çok parlayan, sesi diğerlerinden apaçık farklı olan, insanı adeta efsunlayan bir tınıya sahip olan, nefesi hiç bitmeyecekmiş gibi gelen Abdussamed idi.

Kıyamet Ayetlerinin Tadı

Tekvir Sûresi’ni okuyuşu bir başkadır. Ülkemizde de –kısa süreler ile birlikte- en meşhuru Tekvir’i okuyuş tarzıdır. Tizle okumaya başladığı sureyi birkaç defa tekrarlar ve her biri farklı bir güzelliktedir. Bu sûrenin kaydı ile ilgili oğlu Tarık Abdussamed şöyle diyor: “O sûreyi 1952’de, Suriye’nin Halep şehrinde okudu. Suriye’ye ilk defa gitmişti, cemaat de çok coşkulu idi. Kısa sûreleri de orada okumuştu, o kaset Abdussamed’’i dünya Müslümanları arasında meşhur etti. Merhum babamın Kur’an’ını dinleyip Müslüman olan insanlar vardır.”

30 yıl boyunca Kahire Şâfi Camii’nde Kur’an okur, oğlu “insanlar sabah erken vakitte camiye gelir, yer bulmaya, ona yakın olmaya çalışırlardı” diyor. Abdussamed’in dizinin dibinde yetişmiş çokça hafız vardır. Okuduğunu derinlemesine hissettirir. Ses perdeleri arasında iniş ve çıkışları muazzamdır, tek nefeste okuduğu ayet süresine yetişilmesi pek mümkün değildir. Bas ve tenor sesleri, aynı kabiliyette kullanır. Kendinden sonraki birçok hafızı ve kurrayı derinden etkilemiştir.

Asra Damgasını Vuran Okuyuşlar

Devrin Kur’an üstadlarından Şeyh Mustafa İsmail ile araları çok iyidir. Birbirlerini ziyaret ederler, karşılıklı muhabbet beslerler. Abdussamed’in diğer oğlu Hişam Muhammed Abdussamed 1987’deki Amerika ziyaretleriyle ilgili şöyle diyor: “Orada İslam merkezinin açılışına katılmıştık. Bu münasebetle babam Kur’an okudu. Orada gördüğüm tabloya, Kur’an’a ve okuyucusuna karşı muhabbete belki Mısır’da rastlamadım. Açılıştan sonra 1,5 ay kadar orada kaldık. Her gün babama civar şehirlerden, Washington’dan, Chicago’dan, New Jersey’den ve çeşitli yerlerden Kur’an okuması için davetler geliyor, babam da icabet ediyordu.”

Batılı ülkelerdeki Kur’an’a karşı teveccüh Abdussamed’i çok sevindirir. “Tecvid tatlı sese hazırdır, tatlı sesiniz varsa Kur’an’ı Kerim’i tecvid etmez misiniz?” der. Kasım 1988’de Kahire’de vefat eder. Kur’an okurken öldüğüne dair iddialar mevcuttur fakat kesin bir bilgi yoktur. Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen onun güzel sesi evlerimizi şenlendirmeye, hayranlıklarımızı diri tutmaya devam ediyor, asıl önemli olan da bu… Mekanı cennet olsun…


Yusuf Temizcan'ın Yazısı.