İkinci el bir araba alabiliriz, başkasının kullandığı bir eşya bazen gözümüze yepyeni görünebilir ama ikinci el kalp kimseye yaramaz. Kullanılmış, yıpranmış, paketi açılmış kalpler değil; sıfır kilometre kalpler lazım bize. Her türlü gayrimeşru ilişkiden uzak, uzun ömürlü bir mutluluğa ihtiyacımız var.

Sevgili dostum,

Uzun zamandır mektup yazmayışımın verdiği bir yabancılıkla başlıyorum satırlarıma. Bu yüzden sakın kusuruma bakma… Geçtiğimiz günlerde dünya evine girişini haber aldığımda mutluluktan ne yapacağımı şaşırdım. Sosyal medya sağ olsun, onun sayesinde haberini almakla kalmadım, fotoğraflarına da bakabildim. Her genç kız gibi sana da gelinlik çok yakışmış, inan… O sevinçle selamsız sabahsız geçen yıllara bakmadan önüme temiz bir kâğıt çektim, kalemi elime aldım ve işte görüyorsun, sana yazıyorum…

Seni öncelikle tebrik etmeliyim. Zaman geçsin ama mutluluğun günbegün katlansın, demeliyim. En güzel dualarıma adını eklemeliyim sonra. Ama ne olur, izin ver, bunca güzel dileğin arasında bir de şu aciz kulu yıllar sonra haklı çıkaran Allah’a şükredeyim. “Şimdi nereden çıktı böylesi bir şükür” deme. Hatırlasana, yıllar önce gözlerini kan çanağına çevirip acına da “aşk acısı” dediğin günü… Sana “Ne kadar lüzumsuz yere ağlıyorsun” demiştim de “Sen anlamazsın” deyip ağlamana devam etmiştin.

Hayır, niyetim seni o kötü günlerine götürmek, kabahatini yüzüne vurmak değil. Günahından dolayı seni kınamak hiç değil… O günleri hatırlasana... Derslerin günbegün kötüleşiyor, notlarının düşüşüne aldırmıyordun. Varsa yoksa mektuplar… Mektuplar yazıyor, mektuplar alıyordun. Bir çözüyor, bir bağlıyordun, “Hah, bu sefer oldu bu iş” diyordun ama mutluluğun hep kısa sürüyordu. Kabul et, o çocukla tanıştığın günden beri yüzün kolay kolay gülmüyordu.

Seni karşıma alıp kaç kere dil döktüğümü hatırlamıyorum ama neler söylediğim dün gibi aklımda. “Dostum” demiştim sana, “Rabbimizin bize takdir ettiği eş bellidir. Onunla tanışacağımız gün, nikah tarihimiz, çocuklarımız, onların eşleri, onların çocukları ve bize imkansız gibi gelen daha pek çok ayrıntı Rabbimiz tarafından tayin edilmiştir. Senin iyi eş bulma yolundaki bütün bu gayrimeşru çabaların, yanlış arayışların O’nun katında sadece bir anlama işaret eder: Haram! Sana düşen, dua ederek eşinin kalitesini yükseltmektir. O tarihi ne bir gün öne alabilirsin, ne de birkaç gün öteye atabilir... Sınırlarımız bellidir, sınırları aşanların cezası da öyle.”

“İkinci el bir araba alabiliriz, başkasının kullandığı bir eşya bazen gözümüze yepyeni görünebilir ama ikinci el kalp kimseye yaramaz. Kullanılmış, yıpranmış, paketi açılmış kalpler değil; sıfır kilometre kalpler lazım bize. Her türlü gayrimeşru ilişkiden uzak, uzun ömürlü bir mutluluğa ihtiyacımız var.” Sözlerin, gözlerinle bir olmuştu da bana “Çok haklısın” demiştin. Aklın sözlerimi tasdik etmişti lakin yine de nefsine söz geçirememiştin. Birkaç gün sonra seni yine mektuplarla görünce dünyam başıma yıkılmıştı.

Şimdi yıllar sonra, uğruna gözyaşlarını harcadığın adam değil de bambaşka bir beyefendi var hayatında. Mahrem sayılabilecek pek çok özelini paylaştığın, günübirlik mektup yazdığın o genç delikanlı değil, başka biri. Bu neticenin sana pek çok şey öğrettiğinden adım gibi eminim.

Dostum, sana anlatmayı istediğim daha önemli bir nokta var. Dünya imtihanlarından aldığımız not, okuldaki gibi karnemize açık açık yazılmıyor. Puanlar, artılar, eksiler azığımıza konuyor ve biz yola devam ediyoruz. Ortalama notumuzu kesin olarak bilmiyoruz ama yanlışlarımız için son nefesimize kadar tövbe borcumuz var. Yıllarca haram bir şekilde irtibatta olduğun o gençle evlenseydin de eksilerin, yanlışların ve günahların yine aynı olarak kalacaktı. Meşhur “gezdim, tozdum ama gezip tozduğum adamla evlendim” savunması, işte bu yüzden, aldatmacadan başka bir şey değil. Helale haram yollardan gidilir mi hiç?

Her şey bir yana, mutluluğun gözlerinden okunuyor dostum. O ışık hiç sönmesin…


Zeynep Şahin'ın Yazısı.