Klasik kelimesinin manası üzerinde lügatlerde birden fazla tanım bulunmaktadır. Sanat bahis olunca klasik kelimesine şöyle bir tanımlama getirirsek sanırım oturaklı olacaktır: Üzerinde çok zaman geçtiği hâlde değerini yitirmeyen, türünde örnek olarak görülen eser veya sanatçıya klasik adı verilir. Klasik eser denilince çoğunluğun aklına Antik Yunan ve Latin klasikleri gelir. Bunun yanında bir de doğu edebiyatının klasikleri vardır.

Bugünlerde yine klasik eser tartışmasına tanık olduk. Tartışma Notos dergisinin hazırladığı soruşturma ve 249 yazarın Türk edebiyatının klasikleri nelerdir? Sorusuna binaen Türk edebiyatının 40 klasiği belirlenmiş. Bu tartışma bana yaklaşık 120 yıl önce şair Cenap Şahabettin ile yazar Ahmet Midhat Efendi arasında geçen klasik eser tartışmasını hatırlattı. Bu tartışma Antik Yunan ve Latin edebiyatlarının klasikleri üzerinde geçen bir tartışma idi. Ahmet Midhat Efendi bu tartışma üzerine Klasikler Meselesi adlı yazısını bir gazetede yayımlamıştı. Biz de hem bu tartışmaya atıf hem de bugünkü klasikler meselesini tartışmak için yazımıza aynı başlığı verdik. Bu vesile ile yukarıda zikr ettiğim iki edebiyatçımızı da saygıyla anıyorum. Bugün ki tartışma ise bizim klasiklerimiz üzerine.

Bizim klasik olma kapasitesine sahip eserlerimiz hangileridir? Bunu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Öncelikle bu ve buna benzer tartışmalar edebiyatımıza yararlı olabilecek tartışmalar olduğu kanaatindeyim. Bu açıdan Notos Dergisi önemli bir konuyu tartışmaya açmış. Bu tartışma aslında gecikmiş bir tartışma. Batı ülkelerinde çoğu edebiyat kendi klasiklerini çoktan belirlemiş iken biz bu konuda oldukça geri kaldık. Veya bu olaya ilgisiz kaldık.

Şimdi gelelim Notos dergisinde klasik olarak sunulmuş eserlere.Hazırlanan listede gerçekten edebiyatımızın klasiği olduğu yadırganmayacak birçok eser var. Eserleri uzun uzun belirtmektense bu eserlerin yazarlarının birkaç tanesinin ismini zikr edelim. Zikr ettiğimiz isimlere baktığınızda eserlerinin de klasik olup olamayacağına dair fikirleriniz de şekillenir büyük oranda. Bu isimlerden bazıları: Yaşar Kemal, Oğuz Atay, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nazım Hikmet, Fuzûli, Evliya Çelebi, Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Orhan Pamuk ve daha niceleri. Bu isimleri tanıyorsak ve eserleri hakkında bilgi sahibi isek kimi eserlerinin klasik olduğu kanısına varabiliriz. Belirtilen yazarlar çoğunluğu Türk edebiyatına kendini kabul ettirmiş. Buna diyecek yok. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Notos dergisi önemli bir meseleyi tartışmaya açmış.

Yalnız bu listenin itiraz edilecek yönü ve eksik tarafları da bulunuyor. Böyle bir liste hazırlanılması düşünülmüş ve edebiyatımızın klasikleri için tam tamına 249 yazara danışılmış. Ancak daha listenin başını görünce insanın endişe etmemesi mümkün olmayabilir. Kimileri listenin başını görerek listeye göz atma lüzumu bile hissetmeyebilir. Çünkü listenin başında Yaşar Kemal ve İnce Memed romanı yer alıyor. İşte listeye itirazımız da burada başlıyor. Bu kadar yazarın yer aldığı soruşturmada baş sırada Yaşar Kemal’in yer alması inanılacak gibi değil. Yıllardır ideolojik bir şekilde üstüne üstlük birbirinden şatafatlı reklamlarla yalınız Türk edebiyatına sığdırılamayarak dünyaya mal edilmeye çalışılan Yaşar Kemal’e büyük bir lütufta bulunulmuş. Üstüne üstlük “İnce Memed” eseriyle. Belki başka bir eseri Türk klasiklerinin bir numarası ilan edilse belki de böyle şiddetli şekilde itiraz etmeyiz. Kaldı ki Yaşar Kemal bundan dört-beş sene evvel yaptığı açıklamada aslında İnce Memed’i hiç sevmediğini açıklamıştı. Meraklısı Engin Ardıç’ın Sabah Gazetesindeki 11.04.2010 tarihli yazısını okuyarak bu hususu daha iyi kavrayabilir. Bu doyurucu olmazsa size Cemil Meriç’in Mağaradakiler kitabında Yaşar Kemal ile ilgili bölümleri okumanızı öneririm. Cemil Meriç’in yorumları çoğu şahıs için referans olmaya yeter kanımca. Sanırım bazı yazar büyüklerimiz de kırk yıldır Nobel Edebiyat Ödülüne aday olarak basına lanse edilen ancak her seferinde hevesi kursağında kalan evrensel kaleme! teselli vermeye çalışmışlar. Ancak kendilerini bu kadar zorlamalarına gerek yoktu.

Dikkati çeken diğer bir yazar ve eseri: Orhan Pamuk ve Kara Kitap. 2006 yılı Nobel Edebiyat Ödülü alan Orhan Pamuk hakkında o günden bugüne çok şey söylendi/yazıldı hala da üzerinde süren tartışmalar da devam ediyor. Bu listede Orhan Pamuk ismini görüp de kuduracak birçok köşe yazarımız var aslında. Henüz taaruza geçmediklerine göre hiçbir şeyden haberleri yok anlaşılan. Bunun yanında hazırlanan listede Nobel sahibi Pamuk ile en çok Nobel kazanamayan ünvanını kazanan Yaşar Kemal’in birlikte yer alması enteresan bir durum. Yıllarca Yaşar Kemal’i ön plana çıkarmaya çalışarak onu evrensel bir yazar kılığına sokan ideoloji Orhan Pamuk’un kimi söylemlerinden aşırı rahatsız olmuş Nobel ödülünü kazanmasına binaen hakaretler etmiş ve onu bir yazar olmadığı fikrini öne sürerek onu yok etmeye çalışmıştı. Bu bakımdan iki yazarın aynı listede yer alması aslında cevabı sorunun içinde aramak gibi olmuş. Pamuk’un Nobeli almış olması aslında Yaşar Kemal’i Nobel beklentisine aksi bir cevap olmaya yeterli değil mi?

Bunun yanında listede eklenmesi gerekenler var. Bu konuda Doğan Hızlanın 3 Şubat tarihli yazısı önemliydi. Ben burada Hızlana teşekkür etmek istiyorum. Hızlan bu listede Behçet Necatigil, Bilge Karasu, Abdülhak Şinasi gibi yazarların yer almamasından dolayı feryâd ediyordu. Üstelik Hızlan’ın tespitlerine katılıyorum. Bunun yanında bir Asaf Halet Çelebi bir Safiye Erol, Refik Halit Karay gibi isimler yer almalıydı kanısını taşıyorum.

Geç kalınmış bir klasikler tartışması bu şekilde sadede erecek gibi değildir. Bunun için ülkemizin entelektüel isimlerine önemli işler düşüyor. Sıkı bir inceleme ve ayrımdan sonra edebiyatımızın klasiklerini belirlemek daha sağlıklı ve makbul olanıdır.


M. Sait Aktaş'ın Yazısı.