Her kilidin bir anahtarı var. İnsanlarla irtibat ve yakınlaşmayı sağlama kilidinin anahtarı da selam vermek ve bunu alışkanlık hâline  getirip, yaygınlaştırmak.

an ağzından dökülen her bir cümlenin, benim de çok işime yarayacağını düşünerek ister istemez kulak misafiri olduğum bu telefon görüşmesinin minderine iyiden iyiye kuruldum. İslam amca, yakın bir ilçede, birilerinin ve bir şeylerin derdine düşmüş, etrafındaki duyarsızlıktan dolayı sıkıntılı zamanlar yaşayan gönül ehli bir kardeşimize, tevazu aromalı kelimelerle kurduğu tatlı cümlelerle, tavsiyelerde bulunuyordu:

“Kardeşim; benim senden, bulunduğun yere dair sadece bir isteğim, bir beklentim var. O da, çevrendeki herkese mümkün mertebe selamını eksik etmemendir. Selam… Sadece selam. Yaşlıya, gence, çoluğa, çocuğa, esnafa, memura, durakta dolmuş bekleyene, cami cemaatine, karşılaştığın herkese ama herkese selam ver. Verdiğin selam, seni o insanlarla kelama götürür. Onlarla edeceğin kelam da sizi birbirinize dost eder. Selamı hafife alma. Her gün işe gittiğin güzergahta kâh arabanla, kâh yürüyerek ilerlerken, gülen yüzünle, korna sesinle yolunun üzerindekilere selam ver. Hatta müsait olduğunca hâl-hatır sor. Göreceksin, aradan birkaç hafta geçmeden, şu ankihâlini gülerek hatırlayacak ve bana da dua edeceksin.”

Aslında hepimize lazım değil mi bu? Her gün, aşağı yukarı her birimiz, bir mekandan çıkıyor ve bir yerlere doğru irili ufaklı mesafeler kat ediyoruz. Bu gidiş-gelişlerimizde, yolumuzun üzerindeki selam vermeye müsait kişilere her gün veya oradan her geçişimizde selam vermeyi alışkanlık hâline getirsek, o insanlarla yakın gelecekte oluşacak samimiyeti tahmin etmek zor olmasa gerek.

Hele hele, dert insanı olmaya kendini adamış bizler, devamlı birilerine ulaşmak ve gönülleri fethedip hem kendi yetişkinliğimizi sağlamak, hem de insanları, onlara fayda verecek ortamlarla buluşturmak için gayret heveslisi değil miyiz? Her kilidin bir anahtarı var. İnsanlarla irtibat ve yakınlaşmayı sağlama kilidinin anahtarı da selam vermek ve bunu alışkanlık hâline getirip, yaygınlaştırmak.

Mermeri oyan damlanın ağırlığı değil, devamlılığıdır, derler. Selam ile ilgili de bize Rasulullah diliyle buyurulan tavsiye, onu söylemekten ziyade, yaymaktır.

İçerisinde bulunduğumuz şu buhranlı zamanda, ağzından selâmı eksik etmeyen bir genç kimliğiyle toplumda yer bulmak, manevi yakışıklılığı ne kadar da artırır. :)

Selamı önemsemek, dikkatten asla uzak tutmamak gerekir. Mümkün mertebe, devamlı kullandığımız cep telefonu ve internet ortamındaki yazılı ve görsel irtibatlarda bile onu dilinizden, klavyemizden eksik etmemek, samimiyet ve muhabbetimizi ziyadeleştirir.

Bazı zamanlar, mail ve mesaj yoluyla, sadece selam vermek ve selamı yaymış olmak için selam verdiğini belirtmek suretiyle, eş, dost ve ahbapla irtibata geçilebilir.

Verilen bu tür selamlar, çoğu zaman, hal hatır sormak ve hâl-ü ahvâli öğrenmenin de kapılarını aralayacağı için, fayda da verir.

Hadi selamun aleyküm!...


Halit Yasir Özoğul'ın Yazısı.