Beyza Karaöz

"Dünyanın bütün harflerini, ince uzun ellerinde tuttuğunu sanırdık biz öğrencileri. Üsküdar Kız Lisesi’nin edebiyat öğretmeniydi o. O da kızdı aslında, annesinin biricik kızı, ama bir kız lisesinde öğretmen olanların olabileceği kadar kızdı ancak... Yani yaşı kaç olursa olsun ondan beklenen hep annelik, hep fedakarlık, hep irade, hep vatan sevgisi, hep ideal, hep çalışkanlıktı... Mehmet Akif’in şiirlerinden çıkıp gelmiş gibiydi. Sadece kitap hediye etmezdi öğrencilerine, sabah kahvaltısı yapmadığını düşündüklerine gizlice harçlık, yağmurdan ıslandığını fark ettiklerine gizlice palto verirdi..."diye devam ediyordu Sibel Eraslan`ın Ayla Ağabegüm hakkındaki yazısı.

Geçtiğimiz günlerde Genç Gönüllü Kızlar olarak, Türk Edebiyatı Vakfından, Kubbealtı Vakfına, Hanımlar İlim ve Kültür Derneği’nden Akoder ve Medyasofa’ya kadar pek çok vakıfta görevli ve de gönüllü olan Ayla Hanım`ı yakın zamanda taşınmış olduğu Validebağ Öğretmenevi`nde ziyaret ettik. Samimi ve dertli bir insan vardı karşımızda...

İlk önce kütüphanesinde takılı kaldı gözlerimiz. Ahmet Kabaklı, Necip Fazıl, Oktay Sinanoğlu gözümüze ilk çarpan isimlerdi. Gözlerimize dikkat etmiş olacak ki "Kitap okumayı sever misiniz?" diye sordu ve sohbetimiz, günümüz yazarları ve `eskimeyen eski` yazarlar üzerine başladı. Kitabı okurken dikkatli okumak gerektiğini, çok okuyayım derken boş okuyup geçmemeyi özellikle vurguladı Ayla Hanım.

Ardından bugünlerde herkesin konuştuğu gibi gündeme doğru yol aldık ve burada kendisinin bizlere yönelttiği sorularla epey beyin fırtınası yaptık. Bir şeyi savunmadan evvel iyi düşünmek gerektiğini gördük. Ya da savunduklarımızı ne kadar biliyoruz, birilerinden duyduğumuz bilgileri mi direk kabullendik?

Yerinde sorgulamanın ve Kur`ân`ı Kerîm`in emri "düşünmek"in bir kez daha gerekliliğini idrak ettik.

Son olarak kendisiyle henüz tanışmamış olanlara bir tavsiyemiz olsun: Validebağ Öğretmenevi`ni müsait zamanınızda ziyaret ediniz, bu samimi öğretmenimizi ihmal etmeyiniz!


GENÇ'ın Yazısı.