Cumhuriyet dönemi Türk romanının önemli isimlerinden Tarık Buğra 26 Şubat 1994’te hayata veda etmişti. Bugün ölümünün 20. yıldönümüdür. Buğra son dönem Türk edebiyatının ve medyasının en ilginç şahsiyetlerinden birisiydi. Hem gazeteci hem de roman, hikâye, tiyatro gibi düzyazı türlerinde önemli eserler vermiş bir edebiyatçı idi.

Şu da var ki; Bugün insanların Buğra’yı anmasının altında onun roman yazarlığında yakaladığı başarı vardır. Buğra, 1950 sonrası Türk romanının en orijinal şahsiyetlerinden birisiydi. Siyasi, sosyal ve tarihi hadiseleri incelediği romanlarıyla Türk romanında kendine özgü bir yer edinmişti. Kendisinde önce Yakup Kadri ve Kemal Tahir’de görülen bu anlayışın bir bakıma son temsilcisi de Tarık Buğra’dır diyebiliriz. Ondan sonra Türk romancısı bu tip meselelere pek eğilmedi. Yahut Buğra’nın yakaladığı başarıyı yakalayamadılar.

Tarık Buğra denildi mi ilk önce akla Küçük Ağa romanı gelir. 1964 yılında yayımlanan “Küçük Ağa” Tarık Buğra’nın usta bir roman yazarı olduğunun ilk belgesiydi. Milli Mücadele dönemini anlatan bu romanı aynı konuya eğilen önceki romanlardan ayıran özellik; Kurtuluş Savaşına merkezden değil de bir Anadolu kasabasından bakmasıdır. Diğer bir husus da resmi tarihin insanlara sunduğu tarihe Küçük Ağa romanı itiraz ediyor, Kurtuluş Savaşını kazandıran millî ve manevî değerleri göz önüne getiriyordu. O zamana dek göz önüne alınmayan muhafazakâr dünyanın bu hadiseye bakışını romanla haykırışıdır bir bakıma. Buğra’nın bu eseri Türk edebiyatının klasikleri arasına girebilecek niteliktedir. Daha sonra yayımlanan Küçük Ağa Ankara’da, İbiş’in Rüyası, Yağmur Beklerken, Osmancık romanları da Buğra’nın başarılı romanları arasındadır.

Tarık Buğra’nın romanları çeşitli ödüllerle taltif de edilmiştir. İbiş’in Rüyası 1970 TRT Roman Yarışması’nda Başarı Ödülü, Osmancık romanıyla 1985 Milli Kültür Vakfı Edebiyat Ödülü’nü Yağmur Beklerken romanıyla da Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü’nü kazanmıştır. Son olarak 1991’de Devlet Sanatçısı unvânını kazanmıştır. 26 Şubat 1994’te 76 yaşında iken İstanbul’da hayata veda etmiştir. Kabri Karacaahmet Mezarlığındadır.

Edebî hayatının dışında Tarık Buğra’nın Milliyet ve uzun yıllar Tercüman gazetesinde süren basın hayatı da göze çarpmaktadır. Bunun yanında Hisar dergisinin en dikkat çeken yazarlarından birisi de Tarık Buğra olmuştur. Öbür yandan yaşadığı yıllarda bir muhafazakâr olarak bu cenahdan rüşdünü ispatlayabilen sayılı edebiyatçılardan biri olmuştur. Fethi Naci’nin Yüzyılın Türk Romanı adlı eseri ve Cemal Süreya’nın 99 Yüz adlı portre kitabındaki Tarık Buğra portresi bu manada ilgi çekicidir.

Ölümünden sonra Tarık Buğra’yı konu alan birçok kitap da yayınlanmıştır. İlk önce aklımıza gelen Beşir Ayvazoğlu’nun Büyük Ağa adlı monografisidir. Bunun dışında Mehmet Tekin, Fatih Andı’nın da Tarık Buğra hakkında yayımlanmış kitapları mevcuttur. Ölümünün 20. Yılı dolayısıyla bugün Buğra’nın memleketi Akşehir’de bir panel gerçekleşecektir. 27 Şubat 2014 Perşembe akşamı ise İstanbul/Cağaloğlu Timaş Kitap Kafe’de Sevinç Çokum, Ünal Bolat, Gürbüz Azak çeşitli yönleriyle Tarık Buğra’yı anlatacaklar.

Biz de ölümünün 20. sene-i devriyesinde Tarık Buğra’yı saygıyla anıyor ve okuyucularımıza da Tarık Buğra’nın kitapları için kütüphanelerinde yer açmalarını tavsiye ediyoruz.


M. Sait Aktaş'ın Yazısı.