Benim Savcım, Benim Polisim, Kimin Ülkesi?
Bilal Nezih
“Amaca giden her yol mübahtır.”
Niccolo Machiavelli
İtalyan düşünür Machiavelli’nin, yöneticilere, gücü elde etmek ve elinde tutmak için verdiği en önemli tavsiyedir bu cümle. Dünyadaki en önemli değer iktidardır ve ona ulaşmak için kullanılması gereken ne varsa sonuna kadar sömürülmelidir. Yeri geldiğinde onur, yeri geldiğinde milliyetçilik ve hatta yeri geldiğinde din… 1500’lü yıllarda yaşayan Machiavelli, Türkçeye “Prens” ismiyle çevrilen “Principe” eserinde insanların günlük hayatlarındaki doğruların siyasi konjonktüre uymayacağını, eğer o doğrulara göre bir yönetici olma gayretine girilirse iktidarın sallanacağı hatta daha da ileri giderek gücü elinde bulunduranların zamanla enkaz altında kalacaklarını öne sürmüştür.
Amacın, tek gerçeklik olarak ortaya konduğu bu eserde, amaç dışında hiçbir realiteye yer bırakılmaması, gerekirse kanun ve etik dışı yollara dahi başvurulması gerekliliğinin de altını çizmiştir. Peki, İnsanları en hassas oldukları noktalardan yakalayarak kendi amacı için kullanmak ne demektir? İnsanların inancı, etnik kökeni, erdemleri, güçlü ve zayıf yanları, hayalleri gibi aklınıza gelebilecek ne kadar acziyeti varsa onların üzerinden bir siyaset izleyerek kendi emrine amade etmektir.
Üstümüze düşen nedir?
Bizden olmayan, gerektiği takdirde erdemlerimizin üzerini kırmızı kalemle çizmekten geri kalmayan bu sistemi hedefe ulaşma adına sorgulamadan kabul etmek mi yoksa şapkamızı önümüze alıp düşünmek mi?
Âcizane görüşüm hayatı, dünyayı, aktüaliteyi vicdan süzgecinden geçirmektir. Dinimizin bize en önemli emri olan iyi bir insan olmayı, tek gece kalınacak bir pansiyondan hallice olan dünyanın sanal zevkleri için terk etmek ne kadar mantıklıdır? İnsanları birbirine düşüren, kutuplaştıran bu rezil metodu benimseyerek benim savcım, benim polisim, benim topluluğum gibi her zerresinden bencillik ve kin akan bir yapıya bürünmek hangi vicdana sığabilir?
Müslümanların da, doğal olarak gücü elinde bulundurmak ve korumak gibi hedefleri vardır ve olmalıdır da. Silik, gizlenmiş Müslüman imajını ortadan kaldırmalı, tepkimizi göstermeliyiz. Lakin uygulanacak yöntemin de vicdan, hak ve hukukla çelişmemesi lazım gelmektedir. Çünkü biz değerlerimiz için yaşar, onları yaşatmak için mücadele ederiz. Kısacası bizim ne Machiavelli’ye ne de onun görüşlerini düstur edinmiş kanaat önderine ihtiyacımız ve sabrımız yok. Neden mi?
Çünkü bizim için amaca giden her yol mubah değil günahtır.
GENÇ'ın Yazısı.