Malum olduğu üzere yerel seçimlere az bir zaman kaldı. 30 Mart günü tüm halk sandık başına gidecek ve beş yıl aradan sonra yerel yönetimlerde kimin kendisini yöneteceğine, yönet(e)meyeceğine karar verecek. Seçime yönelik anketleri, partilerin mitinglerini ve medyayı göz önüne alırsak seçimde neler olup olmayacağı zihinlerde kavranmış gözüküyor.

Toplum olarak bizlerin de analizler yaparak siyâsî ve toplumsal olgularla ilgili sağlam çıkarımlar yapmamız gerekiyor. Böylece sandık başında güvenli bir tercih yapabiliriz. Hem de ileriki zamanlarda ne olur ne biter tahmîn edebilir, kendimizi şimdiden geleceğe hazır hale getirmiş oluruz.

O halde seçimde çıkması muhtemel sonuçlara göz atıp, değerlendirme yaparak analizlerimizi sürdürebiliriz: Seçimlere girerken meclis bünyesinde bulunan dört parti ön plana çıkıyor. Bu dört partinin 2009 yerel seçimlerinde bazı belediyeleri aldığını biliyoruz. O seçimleri kazanan mevcûd iktidâr partisi 48 belediyeyi kazanmıştı. İktidâr partisinin ülkenin genelinde başarılı olduğu anlaşılsa da Trakya ve Ege bölgelerinde zayıf kaldığı anlaşılıyor. Bu bölgelerde daha önce kazandığı kimi belediyeler de kaybedilmiş. O seçimde ikinci olan CHP ise Trakya’dan Akdeniz’e doğru inerken hemen bütün belediyeleri almış. Yine Karadeniz sahillerinde de kimi belediyeleri kazanmış ancak diğer bölgelerde esâmesi okunmuyor. Üçüncü parti MHP ise aynı şekilde Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgesindeki bazı illerde belediye başkanlıklarını kazanmış. Güneydoğu Anadolu bölgesinde ise DTP (şimdiki ismiyle BDP) hemen her belediyeyi kazanmış.

Bu sonuçlara baktığımız zaman iktidar partisinin Trakya, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu bölgelerinde sönük kaldığını anlıyoruz. CHP’nin ise Trakya’dan Akdeniz’e kadar olan sahil bölgelerinde büyük bir seçmen kitlesine sahip olduğunu anlıyoruz. Aynı durum Güneydoğu’da BDP için geçerli. MHP seçmeni ise Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde dağınık mahiyette.

Peki iki hafta sonra ne olacak? Anketler, mitingler, medya ve kendi izlenimlerimizden çıkardığımız sonuca göre iktidar partisi en avantajlı parti olma konumunu devam ettiriyor. Ancak iktidar partisinin önceki seçimlerde sönük kaldığı bölgelerde alacağı oy oranı ayrı bir önem arz ediyor: Önceki seçimlerde MHP’ye kaptırılan belediyelerin bu seçimde geri alınabilme olasılığı yüksek görünüyor. Yine daha önce alınamayan belediyelerde nasıl sonuç çıkacağı ayrı bir merak unsuru. Anketlere bakılınca CHP’li belediyelerin kimilerinde iktidar partisi ile CHP’nin oy oranı birbirine yakın gözüküyor. Bazı yerlerde süprizler yaşanılabilir. Seçim akşamı daha net göreceğiz. BDP ise Doğu bölgesindeki illerde başarılı olabilir. MHP ise önceki seçimde kazandığı illeri koruyabilir. Dört parti içinde MHP’nin seçimlerde alacağı sonuç kestirilemiyor. MHP şu anlık kapalı kutu konumunda.

Anlaşılacağı üzere iktidar partisi 30 Mart seçimlerine neredeyse rakipsiz giriyor. Bu saatten sonra aksi bir durum değişikliği belki bir mucizeyle gerçekleşebilir. 30 Mart akşamı tv kanallarından daha net görülecek olan sonuçlara göre iktidâr partisi üçü yerel olmak üzere girmiş olduğu altıncı seçimden de galip ayrılacaktır.

İktidar partisinin sahibi olduğu belediyelerde başarılı hizmetler yaptığı dile getiriliyor. Anlaşıldığı üzere halk da bu hizmeti kendisine sunanlara güvenini tazelemiş oluyor verdiği oylarıyla…

Diğer bir husûs ise yerel seçimden yani 30 Mart 2014 gününden sonra Türkiye’yi nelerin beklediği. Malum. Üç aydır devam eden gergin siyasi hava hemen herkesi etkilemiş durumda. Mevcûd iktidâr ile kendilerini hizmet olarak adlandırılan camia arasındaki gerginlik had safhada. Muhalefet partilerinin sesi bu kavga esnasında biraz sönük kaldı. Bunun yanında devlet içerisinde varlığı tespit edilen paralel yapılanma, içinde bulunduğumuz günlerde Ergenekon ve Balyoz davası tutuklularının salıverilmesi de seçimlerden sonra üzerinde uzun uzun tartışma yaşanabilecek konular…

30 Mart akşamı iktidâr partisinin seçimlerden galip çıkması muhâlif konumda bulunan camia için mağlubiyet anlamına gelecektir. Ergenekon ve Balyoz davası hükümlülerinin serbest bırakılması yargı sisteminde olan kimi çarpıklıkların tartışılmasına yol açacak. Burada iktidar partisine ciddi görevler düşüyor. Sıkı çalışmalarla ve kimi hukuk uzmanlarının yardımıyla hukuk sahasında önemli düzenlemeler yapılabilir. Bunun yanında açılacak bir soruşturma ile paralel yapı denilen kirli ağ açığa çıkarılabilir. Ergenekon ve Balyoz davalarında yaşanan karmaşanın bir benzerinin bu soruşturmalarda yaşanmaması için yapılabilmesi muhtemel hukuksal düzenlemelerde ince elenip sık dokunması gerekiyor.

Üst üste altıncı seçimden de galip çıkacağı tahmin edilen iktidâr partisi ise gelecek sene yapılacak genel seçimlerin hazırlıklarına başlayacak. Girmiş olduğu altı seçimden de birinci çıkabilmek gerçekten önemli bir başarı. Hem istikrâr açısından hem de parti açısından.

Peki! İktidar partisi bu durumunu ne zamana kadar muhafaza edebilecek? Kısa bir süreçte iktidar partisinin hakimiyetini kaybetmesi oldukça zor görünüyor. Mevcûd muhalefet de iktidar partisiyle yarışabilecek konumdan çok uzak. Muhalefet partileri günümüzün siyasî havasını kavrayamayan, biâdlarını doldurmuş bir hâl ile varlıklarını sürdürmekteler. Benim düşüncem iktidara muhalefet edebilecek parti yine iktidar içinden çıkabilecek. Ancak yakın zamanda bu pek mümkün görünmüyor. Zaten böyle bir ihtiyacın şu sıralar hissedilmediği anlaşılıyor.

Anlaşılacağı üzere iktidar partisi olağanüstü bir hal yaşanmaması halinde gelecek sene ki genel seçimlerin de favorisi görünüyor!


M. Sait Aktaş'ın Yazısı.