Ömer Öztürk

NELER neler yapmadık ki!.. ama işin doğrusu gençler için olumlu mânâda hiçbir şey yapmadık. Yapmış olduğumuz şeyler hep olumsuz mânâda. Manidar ama gerçek bu.

Nedense, hep gençler için bir şey yapılıp yapılmadığı soruşturulur. Listede çocuklar, yaşlılar, hele hele yetişkinlerin hiç esamesi okunmaz. Neden? Gençlik çağı hissiyatın en kuvvetli, en dorukta yaşandığı, damardaki kanın en deli aktığı çağ olduğundan mıdır?

Kim bilir? Belki…

Biz gözü-gönlü kocamışlar:

Gençler için ne çok şey yaptık. Onlar için İspanya’da şatolar bile kurduk.

Yapmadığımız ne kaldı?

Onları daha hayatlarının baharında menfaatçi eğitim-öğretim sisteminin kölesi yapmadık mı? Onları durmadan koşturan ama hiç dinlenemeyen yarış atlarına çevirmedik mi?

Bu suretle onların ruh ve beden sağlıklarını yok etmedik mi?

Onları hiç dinlendirmedik; onları hiç dinlemediğimiz gibi.

En basit kırtasiye masraflarını bile yok edemedik ama onların hayallerini pekâlâ yok edebildik.

Sahi, yapmamış olduğumuz ne kaldı? Onlar için selametleri için görünen ama kaynayan kanlarını daha da kızıştıran menfî eserler kaleme almadık mı? Onları sokağa döküp paraları da cebe cukkalamadık mı? Onlar için daha ne yapabilirdik?

Yapmışız yapacağımızı işte, ama hep kendimize, aslında hep kendi geleceğimize yapmışız

Yâni yine bize olmuş olan.

Gençlik çağı, kıssa çıkaranı pek bulunmasa da, pek kısadır. “Gençlik” kitabında çocukluk, yetişkinlik, yaşlılık kitaplarında olduğu gibi uzayıp giden yılan hikâyeleri yazılı değildir. Var oluş bunalımının en yoğun, en derin surette yaşandığı, çekingenlik buhranlarının aşağılık duygularına en çabuk yoldan dönüştüğü, pek de zevkli seyretmeyen bir süreçtir gençlik süreci.

Böylesine hassas bir çağa mensup fertler için meğer neler neler yapmışız biz büyükler?

Fakirliğin ızdırabından can havliyle tahsil hayatını ayaklar altına alıp atıldıkları merhametsiz iş hayatında ayaklarımızın altında bir böcek gibi ezmişiz onları.

Deli kanlarına şöhret şerbetleri zerk edip ağızlarından zehirli ballar kusturmuşuz.

Her bir şeyi ağızlarından burunlarından fitil fitil getirmişiz.

Onlara tiner, sigara, içki, uyuşturucu ikram edip ebeveynin, eğitimcilerin, emniyetin gözleri önünde kurban olmalarına göz yummuşuz.

Hep iki gözümüz yumuk gezmişiz. Onların sorunlarına hep kör bakmışız.

Biz ezeli bakar-körler her nasıl olduysa bugüne değin bir taşa-maşa da toslamamışız.

Heyhat, o kadar körmüşüz ki, onların genç vicdanlarına tosladığımızı bile hiç mi hiç görememişiz.


GENÇ'ın Yazısı.