Ebû Berze -radıyallâhu anh-’ın anlattığı şu hâdise, sevenin sevdiğine nasıl bir itaat içinde olması gerektiğini gösteren müstesnâ bir misâldir:

Ensâr’dan herhangi birinin evlenme çağına gelmiş bir kızı olduğunda, Allâh Rasûlü’nün, kızıyla alâkalı bir tavsiye ve düşüncesi olup olmadığını öğrenmeden onu evlendirmezdi. Bir gün Peygamberimiz, Ensar’dan bir zâta:

“–Sizden kızınızı istiyorum.” buyurdu. Ensârî büyük bir sevinç içerisinde:

“–Peki ya Rasûlallâh! Bu benim için büyük bir şeref olur!” dedi. Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Onu kendim için istemiyorum.” dedi. Ensârî:

“–Kim için istiyorsunuz?” diye sordu. Efendimiz:

“–Cüleybib için.” buyurdu. (Cüleybib, kimsesiz garip bir sahâbiydi.) O zât:

“–Öyleyse kızımın annesine danışayım.” deyip gitti. Hanımına:

“–Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kızını istiyor!” dedi. Hanımı:

“–Ne güzel, bu çok büyük bir şereftir!” diye sevindi. Sahâbî:

“–Ama kendisi için değil! Cüleybib için dünürlük yapıyor.” dedi. Kadın:

“–Cüleybib için mi? Cüleybib için mi? Yok vallâhi, ona kızımı veremem.” dedi.

Sahâbî, keyfiyeti Rasûlullâh’a bildirmek için kalkmak isteyince kızları:

“–Size benim için kim dünürlük yapıyor?” diye sordu. Annesi durumu haber verdi. Kızları:

“–Rasûlullâh’ın arzusunu mu reddediyorsunuz?! Beni Rasûlullâh’a bırakın, o kat’iyen beni zarâra uğratmaz.” dedi.

Bunun üzerine babası, Rasûlullâh’ın yanına gitti, kızının cevabını bildirdi ve “Kızımız hakkında verilecek karar Siz’e âittir.” dedi. Rasûl-i Ekrem de kızı Cüleybib ile evlendirdi.

Bir müddet sonra Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir gazâya çıktı. Zaferle neticelenen bu gazâda Allâh Teâlâ, Peygamberine ganimetler bahşeyledi. Dönecekleri sırada sahabîlerine:

“–Arkadaşlarınızdan kaybettiğiniz bir kimse var mı?” diye sordu.

“–Hayır.” dediler.

“–Ama ben Cüleybib’i göremiyorum, onu arayın!” buyurdu.

“–Sahâbîler aramaya başladılar, yedi maktûl müşrikin yanında şehîd düşmüş olarak buldular. Allâh Rasûlü’ne:

“–Ya Rasûlallâh, işte burada, yedi kişiyi öldürmüş, sonra da şehîd düşmüş.” dediler.

Nebi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- geldi ve:

“–Yedi kâfiri öldürmüş, onlar da onu şehîd etmişler! Bu benden, ben de ondanım.” dedi. Bu son cümlesini iki yahut üç kez tekrarladıktan sonra bir kabir kazılmasını emir buyurdu. Kabir kazılınca Cüleybib’in cesedini kollarına alarak kabre koydu.

Tâbiînin büyüklerinden Sâbit el-Bünânî şöyle demiştir:

“Ensâr kadınları arasında Cüleybib’in hanımından daha hayırsever bir kadın yoktu. Çünkü Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onun için:

«Allâh’ım, bu kadın üzerine hayır ve bereketini bol bol yağdır, onun hayatını sıkıntılı kılma!» diye duâ etmişti.»” (Ahmed, IV, 422, 425; Heysemî, IX, 367-368)

İşte Allâh Rasûlü’ne olan samîmî bir muhabbetin berekâtı!..


Alican Tatlı'ın Yazısı.