2014 Yerel Seçimleri Hakkında Ne Söylediler?
Yusuf Toprak
Sıkıntılı bir seçim sürecini geride bıraktık. Bu seçimden bize kalan çok şey oldu. Herkes, kendi çapında dersler çıkarmaya, bir şekilde 30 Mart seçiminin Türkiye için ne ifade ettiğini görmeye çalıştı. Bir de geleceğe bakanlar vardı… Önümüzdeki süreçleri okumaya çalışan, “bundan sonra ne yapmalıyız” sorusuna cevap arayanlar var. Şimdi, hem seçim sonuçlarının ne ifade ettiğini hem de önümüzdeki süreçlerde “ne olacak, ne yapmalıyız?” sorularının cevaplarını usta gazeteci ve yazarlardan dinleyelim:
Markar Esayan
Herhalde Türkiye halkları kadar seçimin değerini bilen az toplum vardır. Batı ülkelerinde refah rehavetinden seçime katılma oranları hızla yüzde ellilere doğru düşerken, halkımız bu seçimlerde muhtemelen katılım rekoru kıracak. 30 Mart`a kadar ne yaşanırsa yaşansın, seçim sonuçları ne olursa olsun bu büyük bir kazanımdır. Bir seçime daha, tüm ayak oyunları, tüm siyaset mühendisliklerine rağmen varabilmiş olmak, sandığın bu kadar değerli hale gelmesi, büyük bir mücadelenin sonucu.
Haşmet Babaoğlu
Bu bahar "uzun sürmüş bir hikâye"nin sonu olacak.
Daha doğrusu...
Kendini kültürlü seçkinler sanan zil zurna cahil bir kesimin tarih sahnesinden çekiliş sürecinin başlangıcı olacak.
Başkalarına durmadan "aptal" demenin kendisini "akıllı" yapacağına inanan zavallılar hakikatle yüzleşecek.
Sancılı olacak, epey hırpalayacak bizi ama hem memleket hem de onlar için hayırlı bir süreç.
Nihayet bu dönüm noktasına gelmemizi sevinçle karşılamak gerek.
Taha Kılınç
Bu seçimlerin en net sonucu, -kenarda köşede kalmış küçük gruplar hariç- Türkiye`deki bütün önemli ve etkili İslâmi yapılanmaların, Fethullah Gülen Cemaati`ne karşı AK Parti saflarında birleşmeleri oldu..
Cemaat, en az 30 yıldır, bütün İslâmi grupları karşısına alarak, sadece kendini koruyan, kendi menfaatini kollayan, kendi kazancı için diğer müslümanların süründürülmesini hiç umursamayan bir tavır sergiledi.. Türkiye`de ve İslam dünyasında müslümanları kırdı, üzdü, kritik zamanlarda hep yapayalnız bıraktı.. Şimdi bu akşam elde edilen sonuç, bu birikmiş öfke ve hıncın da yansıması aynı zamanda..
Keşke Cemaat, "Yalnız kaldık, neden?" sorusunu soracak basirette olsa.. Ama hiç sanmıyorum..
Rasim Ozan Kütahyalı
AK Parti çok net ve açık bir zafer kazandı. Bu zaferin CHP ve MHP`ye karşı alındığını düşünmüyorum. Bu günün Türkiyesi`nde herkes biliyor ki CHP ve MHP esaslı siyasi aktörler değildir. Türkiye`nin geleceği üzerine konuşulurken Türkiye`de de Batı dünyasında da CHP ve MHP faktörleri çok dikkate alınmıyor. Ancak bu iki parti kendini yenilerse Türk siyasal sisteminde etkili rol alma ihtimali olabilir. Şu halleri ile sadece reaksiyonu ifade ediyorlar. Özellikle CHP yıllardır nefret ettiği Pensilvanya`nın kuyruğuna takılarak iyice sefil hale düştü. Fakat yine de yerel çapta CHP de MHP de geçmiş skorlarına oranla başarısızdır denilemez.
Ahmet Taşgetiren
Bu seçimin en çok darbe yiyeninin Camia olduğunu söylemek, sadece bir gerçeğin ifadesi olur.
Ateşe sürüldü Camia. Sade insanlar... “Hizmet” CHP’ye hizmet halinde nasıl algılanabilirmiş, onu gördük bu seçimde... Ak Parti’ye vurmak nasıl bir hizmet olabilirmiş onu gördük. “Müspet hareket” diyegelmiş bir hareket nasıl tamamen menfi misyon üstlenebilirmiş, onu gördük. Tabii ki, Camia ne kadar, hangi oranda angaje oldu bu menfi dile, bunun cevabını önümüzdeki süreçte, Camia’nın bünyesinde yaşanacak sancılarla daha iyi göreceğiz. Belki önümüzdeki eğitim yılına yansıyan sancılarla... Çok kötü bir savaşa sokuldu Camia’nın sade mü’minleri...
Yusuf Kaplan
Türkiye, yaklaşık bir yıldır, anormal bir süreçten geçiyor: Süreç, bitmiş değil henüz...
Gezi `oyun`u... dershaneler krizi... 17-27 Aralık kalkışması... derken... üç kritik seçimden ilkini sağ sâlim atlattık Allah`ın inayetiyle.
Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerden oluşan diğer iki eşiğin de zorlu geçeceğini biliyoruz artık.
Üç seçim, Türkiye`nin geleceğini belirlemekle kalmayacak yalnızca. Türkiye`nin yüzyıldır eşiğine sürüklendiği yokoluş, tarihte tatil yapış sorununu aşıp aşamayacağının görüleceği bir karar anı olacak aynı zamanda.
Bu üç eşiği sağ-salim atlatabilirsek, önümüzde, bölgenin geleceğinde kilit rol oynayabileceğimiz tarihî bir koridor açılacak...
İsmail Kılıçarslan
AK Parti`nin bütün bahanelerden sıyrılarak toplumsal barışı inşa etmesi gerekiyor/gerekecek. Komşumun sadece ideolojik tercihleri yüzünden, sadece dini algılayış biçimi yüzünden, sadece etnik kimliği yüzünden kendisini mutsuz hissettiği bir ülkede yaşamak, sürekli bir gergin ipin üzerinde cambazlık yapmaya benziyor çünkü. Sosyal medyada, şurada burada durmaksızın `sanal düşmanlıklar` ihdas etmeye uğraşanlara inat, Recep Tayyip Erdoğan`ın toplumun genelini kapsayacak bir `kardeşlik projesi` geliştirecek dirayet ve ferasette bir lider olduğunu biliyorum çünkü. Bu gerginlikle, bu yüksek tansiyonla yol yürümenin yanlış olduğu gayet ortadadır çünkü.
Engin Ardıç
Bakalım medya ağalarının bazı yanaşmaları neyi nasıl kıvırtacaklar, kazı yanmasın diye ne yana çevirecekler?
Bakalım "bertaraf" olmaya aday "Pennsylvania tarafı organı" ne gibi entel şaklabanlıklar yapacak?
Bakalım paralel cemaatin, onun kadar gizli olmayan, daha "yekten" yayın organlarının doğruları yazsa karısı boş düşecek ihvanı, bir ayağının üstüne hangi yalanları uyduracak?
Ne sandınız, film bitmedi, asıl şimdi başlıyor.
Buraya kadar "fragmanları" izlemiştiniz.
Casus avı da başlıyor.
Aklınız fırtacak, altından çıkanları gördükçe...
Bakalım dışarıdan yemlenenler yediklerini nasıl kusacaklar?
Sapıtanlar, azanlar, kuduranlar, gözü dönenler, ipin ucunu kaçıranlar, aklını peynir ekmekle yiyenler, zıvanadan çıkanlar...
Ve korkunç bir yüzsüzlük, inanılmaz bir pişkinlikle nasıl yeniden saldırıya geçecekler? Kaldıkları yerden nasıl devam edecekler?
Neşeli günler göreceğiz çocuklar, demeyi çok isterdim. İbretlik günler göreceğiz. Ama filmin sonu "mutlu son", onu söyleyeyim.
Seçim sonuçlarını dost düşman herkes iyice sindirene kadar bana müsaade, çarşamba günü görüşürüz.
Ahmet Kekeç
Hırsız... Ayakkabı kutusu... Acem uşakları... Sarıgül’le maklube keyfi... Kemal geliyor, Kemal... Helikopter hazırladı, kaçacak... Seçimi bile göremeyecek... “Yargının buz gibi aklı devreye girecek, bazı kelleler düşecek...”
Bu sloganlarla seçim kampanyası yürüttünüz.
Daha doğrusu, nafile bir hevesin peşine düştünüz.
Kaybettiniz.
(…)
halk Türkiye’ye yönelik saldırıyı gördü.
Bu aynı zamanda ülkenin değerlerine ve varoluşuna yönelik bir saldırıydı.
Pis bir saldırıydı yani...
Halk bunu gördü ve her zaman olduğu gibi “gereğini” yaptı.
Hikmet Genç
2002`de `kaza` dediniz...
2004`te `hazırlıksız yakalandık` dediniz...
2007`de `tepki oyu, bu da geçer` dediniz...
2009`da `bu son olsun` dediniz!
2011`de `Stockholm Sendromu`na bağladınız..,
2014`te `elektrikler kesildi` dediniz!...
Neticede gol yiyip durdunuz...
Ama her defasında `bu sayılmaz` dediniz...
Şimdi tekrar soruyoruz;
Bu da mı gol değil?...
Eğer hala değil diyorsanız, O zaman siz, ya salaksınız.., ya da müzmin muhalefet kalmak tek amacınız!...
Ya da acayip gol manyağısınız, yemeden duramıyorsunuz!...
GENÇ'ın Yazısı.