Temizin de Temizi Bir İnternet`e İhtiyacımız Var!
Ömer Öztürk
Benim çocukluğumda ve 90’lı yılların hemen başıyla ikinci yarısının hemen başını içine alan ilk gençlik çağlarımda değil sosyal medya, medya diye bir kelime bile bilinmezdi. Medya kelimesi sadece sözlüklerde “medium”un çoğulu olarak “aracı” kelimesine karşılık gelirdi ve bunu da bu şekliyle bilenlerin sayısı bir elin parmaklarının sayısını geçmezdi. Yaygın olarak kullanılan kelime basın idi ve o da yazılı, işitsel ve görsel olmak üzere üçe ayrılırdı.
Sonradan yine basının marifetiyle medya kelimesi kullanıla kullanıla dillere pelesenk edildi ve Türkçemiz bir uyduruk kelime daha kazanmış oldu. Basılı şeyler anlamına gelen ve tek başına “basın” demek olan “matbuat” kelimesi zaten çoktan unutulmuştu ama demek birilerinin basın kelimesine de gıcığı vardı ki, o da tarihin tozlu raflarına kaldırıldı.
İşin ilginç yanı, yazarlığa başladığım 2003 senesinde “sosyal medya” diye bir terim de hiç bilinmezdi. Zira o vakit facebook, twitter gibi toplumsal paylaşım siteleri ortada yoktu. O vakitler herkeste bir web sitesi kurma arzusu mevcuttu. Sitesi olmayan kalmamıştı. O vakitler ben de bu önlenemez akıma kendimi kaptırmış, bir host şirketine kendi arşivlerimi ve bazı amatörce yazılarımı paylaştığım arsivler.com adlı bir site kurdurmuştum.
Şimdi düşünüyorum da, o zaman, yâni bir on-on iki sene evvel internet ne kadar da masummuş. Bugünse bir kelimenin karşılığını öğrenmek için girdiğim Osmanlıca bir sözlük sitesinde mayolu bir kadın resmiyle karşı karşıya kalınca hayretten dona kalıyorum.
Eskiden böyle durumlara hayretimizi ifade etmek için “kel alaka” (ne alaka) veya “alakaya çay demle” derdik.
Herşeyin suyunu çıkarmaya bayılıyoruz. Diyelim ki, birileri mesela Amerika veya İngiltere böyle bir toplumsal paylaşım sitesi kurmuş. Niyeti iyi olsun, kötü olsun böyle bir faaliyete girişmiş. Bunu hemen suiistimal edip her aklına gelen görüşü paylaşma ve sonra da millet ve devlet adına yıkıcı faaliyetlerde bulunma, ondan sonra da zaten artan nüfusa yetmeyen otobüsleri yakıp yıkıp vatandaşı yolda bırakma gibi gayretlere girişmenin ne anlamı var? Buna birileri kendinde nasıl bir hak ve yetki buluyor? Bir sorun varsa, bunlar bir araya gelerek, müzakere yoluyla da çözülebilir.
Bu tür sosyal paylaşım sitelerinin de çok hataları var. Bunları kabullenip ona göre hareket etmeleri lazım. Kendimden birkaç örnek vereyim. Mesela, facebook benim nâmıma pekçok kimseye, benim bile haberim olmadan arkadaşlık teklifi yolluyor. Buna tek kelimeyle hak ve yetki ihlâli denir. Sonra bu durumun yaratabileceği sakıncalardan kendi sorumlu olmayıp sorumluluğu bana itecek. Ama ne yapsın, garibim facebook müşterileri azaldı, çırpınıyor. Bu tür yanlışlara sapıyor.
İşin fenası bu site bazı almak istemediğim mesajları da almak istemediğimi yazmama rağmen e-posta hesabıma yine yolluyor. Gerçekten tuhaf bir hâl ve vaziyet!
Neticeten, yeni dönemde sahiden temizin de temizi bir internete muhtacız.
GENÇ'ın Yazısı.