Asım Fevzi Durmaz

Ayrılık, insanlığın Hazreti Adem`in dünyaya gönderilişiyle birlikte tattığı ilk elem olduğu gibi insanın da dünyaya gönderildiği andan itibaren tanıştığı ilk acı çeşidi... Belki de hayatı boyunca karşılaşacağı bütün elemler ayrılıktan birer şube sadece.... Biliyoruz ki hissin nabzını tutma yoluna revan olmuş yüzlerce, binlerce güzide insanın hayatlarındaki en ortak payda ayrılıktır. Hep ayrılık söylerler sözleriyle, yazdıkları eserleriyle... Her şey zıddı ile bilinir ya, "varlığın" kıymetini anlamamız mıdır bilmem Mecnun`u kendisine meftun eden müthiş bir sır var ayrılıkta. Yitirdiğimiz şeyler bize bir şeyler anlatıyor, yitirdiğini aratıyor insana.

Sezai Karakoç Yitik Cennet`te bunun peşine düşmüş sanıyorum. Yitik Cennete açılan 8 kapıyı anlatıyor; 8 peygamberi... İnsanın ve insanlığın macerasını, hakikat medeniyetini, Yitik Cenneti bulma öyküsünü peygamber kıssaları üzerinde okuyor. "medeniyeti" okuyor. Sezai Karakoç`un yitik cenneti medeniyet... Yitirdiğimiz medeniyetimiz için insanlığın "diriliş" öyküsünde, kendi ıstılahınca yeni "diriliş" hamleleri arıyor. Şeytansız Âdem düşünülemediği gibi diyor (düşünülse o insandan ne eser kalır) ; "başka uygarlıkların soluğuyla karşılaşmayan bir uygarlık da düşünülemez. Güçlü uygarlığın Âdem`in şeytanla karşılaşması, yenilir gibi olup düşmesi, sonra tövbe yolunu tutup tekrar güçlenmesi gibi, başka uygarlıklarla büyük ve köklü karşılaşmalar yapması gerekir. Âdemle Havva’nın cennette öncesiz sonrası yokmuş gibi mutlu bir hayatı yaşadıkları zaman gibiydi hayatımız Batının soluğu bize gelmeden önce." Okurken kendininizi kâh Roma’da, kâh Hazreti Nuh`un gemisinde buluyor, Antik Yunan`dan Hazret-i Yusuf`un kuyusuna giriyor oradan Hazreti Süleyman’ın devletini temâşa eder hale geliyorsunuz. Üstâd bütün insanlığın yolculuğunu kendine rehber etmiş, derdinin ilacını tarihten damlatıyor. Reçetesini "hakikat uygarlığının varoluş hikmeti önderliği Hazreti Âdem, varoluşun temellenmesi Hazreti Nuh, inanç temellenmesi öncülüğü Hazreti İbrahim`de gerçekleştiği gibi, Devlet düşüncesi, ilkeleri ve girişimi de Yusuf Peygamberin hayatını dolduracaktı." "Hakikat medeniyeti devlet modeline ideal devlet formuna Süleyman Peygamberle ulaşır. Yönetim idel kutuplaşması doğmuştur; ilke ve uygulama dengesi kurulmuştur. Hz. Süleyman ilke, vezir Âsaf uygulamadır." diye tarihe yazıyor. Hele bir de Hz. Muhammed kısmı var ki "O, Cennetin kapısı değil, Cennet`in ta kendisir." diye başlayan, bahsetmeye cür`et etmeyeyeyim. Yusuf Kaplan Cuma Söyleşileri vesilesiyle Genç`e geldiğinde konuşmaya bir aforizmayla başlayalım demişti ve tahtaya neresi siniz yazmıştı büyükçe... Bunun bizim tek sorumuz olduğunu, cevabın Hazreti Muhammed`e gittiğini ama cevap veremeyeceğimizi söylemişti. Bu kitabın son bölümü bu sorunun cevabı niteliğinde.

İçerik açısından ömürlük bir tefekkürü gerektirmesi falan bir tarafa da herkesin bu kitabı bir şey adına okumasını isterdim. Müslümanca bir nazara sahip olabilmek adına, meseleye fıtrat ölçüsüyle bakabilmek adına, yitirilene karşı Kur`an’a imdat eylemenin ne demek olduğunu anlamak adına... Kur`an’ı bir ahlak metni gibi değil de bir tefekkür kitabı, ayetleri birer tarihi figür gibi değil "sanki bugün nazil olmuş gibi" bir rehber olarak idrak edebilmenin nasıl bir şey olduğunu görmek için... Dertli bir adam, kitaplar dolusu birikimiyle, derdinin, milletinin derdinin, İbrahim milletinin derdinin, Muhammed ümmetinin derdinin çaresini peygamber kıssalarında arıyor. İbn-i Haldun`un sosyoloji tarihinde ayrı bir yeri olan mukkaddimesindeki gibi vahyin doğruluğundan şüphe etmeden, objektivitenin bataklığına saplanmadan, vakur bir müslüman duruşuyla bilgiye, birikime Kur`an penceresinden bakıyor, o pencereden uzattığı elinin avucundan inceliyor doğuyu, batıyı insanlık tarihini. Bir reçete arayacaksan böyle aracayacaksın. Anlattıkları dışında bir de bunu anlamaya çalıştım açıkçası. Bediüzzaman Hazretleri iman ve İslam arasındaki farkı anlatırken İslam hakka tarafgirliktir diyor. Bu taraftar olma meselesini anlamaya çalıştım Sezai Karakoç`u okurken. Yitik bir Cenneti olan, onun derdiyle yollara çıkmaya hazır olanların çantasında eksik olmaması gereken bir kitap, o kanıya vardım.


GENÇ'ın Yazısı.