Abdurrahim Yüce

Her gün Kur’an okumak huzur verir insana. Akşam uyumadan ve gündüz işe başlamadan iki sayfa Kur`an okumak ruha dinçlik verir.

Kur`an`a olan ilgimiz çok zayıf, sadece mübarek günlerde okuma alışkanlığımız var. Zaten çok fazla meâl okumadığımızdan ve Arapça bilmediğimizden mütevellit okurken anlayamıyoruz.

İlk Kuran-ı Kerim’e geçtiğim gün akıma geldi. Çocuktum, ne kadar da çok seviniyordum. Sevinçten bakkaldan bir paket bisküvi alıp herkese dağıtmıştım. Bizim ailede teşvik olsun diye çocuklardan biri Kur’an-ı Kerim’e geçerse veya hatm ederse, bu vesileyle diğer çocuklara bir şeyler ikrâm eder. Sevincini herkesle paylaşır. Büyüklerimiz hep bunu bize öğrettiler, seve seve alırdık, dağıtırdık yaşıtlarımıza. Şu an dışarıda bu tarz bir âdeti hiç görmüyorum. Aslında artık bizlerde de yapılmıyor. Eski bir hatıra olarak kaldı akıllarımızda.

Kur`an okumak sadece ruha değil çevreye de müspet etki eder. Okuduğumuz odadaki tüm eşyalara manevi ruhâniyeti yansır. Gökyüzü kapıları açılır ardına kadar.

Melekler dinlemeye gelirmiş Kur’an okunduğu vakit. Ashâb-ı Rasûlullah’dan biri, bir yaz akşamı evinin önünde uyuyan çocuğunun başucunda Kur’an-ı Kerim okuyormuş. Yüksek sesle Kur’an okurken yanındaki at şahlanmış. Kur’an okumayı bırakmış at sakinleşmiş. Tekrar Kur’an okurken at yine şahlanmış. Bu birkaç defa böyle cereyân etmiş. Ashâb uyuyan çocuk attan rahatsız olmasın diye Kur’an okumayı bırakmış. Ertesi gün bu olayı Efendimiz`e (s.a.v) anlatmış. Efendimiz (s.a.v): Eğer Kur’an okumaya devam etseydin yeryüzüne inen tüm melekleri görecektin demiş. Kur’an-ı Kerim okumanın gücü bu işte. Tüm varlığınla onu okumak, üstün bir abide şahsiyet kazandırır insana...


GENÇ'ın Yazısı.