Neverd-i Bâm

Türk Edebiyat’ının ansiklopedisini yazmış birisi olan Nihad Sami Banarlı’ya göre Merdiven’in aslı Farsça’da neverd-i bâm idi. Kelime, tavana yükseliş veya tavan ön yüzeyine ulaşmak anlamında bir fiil olarak kullanılmış. Zamanla bu söz, aynı dilde nerdbân sesiyle kelimeleşti. Bu kelime, eski edebiyatımıza önce nerdbân sesiyle girmiş, sonra Türk söyleyişi ona nerdüban ahengini vermişti. Kullanım kolaylıkları ile merdüvan ve merdüven sesini almış, nihayet merdiven güzelliğiyle Türkçe bir kelime halinde kullanır olduk. Dilimizdeki anlamı farklı iki yüksekliği birbirine kısa mesafede bağlamak için kullanılan rıht ve basamaklardan oluşan alet veya yapı elamanıdır.

Nabza Göre Merdiven

Farklı kullanım ihtiyaçlarına göre çok çeşitli merdivenler üretmiş insanoğlu. Yangın güvenliği ve tahliye kolaylığı için sıkça kullanılan yangın merdiveni artık zorunlu bir yapı elemanı haline geldi. Ama kedi merdiveni ve gemici merdiveni sadece bazı yerlerde kullanılıyor. Kedi merdiveni daha çok spiral merdiven gereken yerlerde kullanılıyor. Silindirik bir yüzeyin etrafını dar basamaklarla dolaşarak çıkan merdivenlere kedi merdiveni deniliyor. Gemici merdiveni ise adı üstünde daha ziyade gemilerde kullanılan bir merdiven. Dik şekilde duvara ya da direğe monte edilmiş merdivenlere gemici merdiveni denmekte ve gemici merdivenlerinde basamaklar arası yükseklik oldukça fazla.

Merdiven Altı Filmler

Merdiven altı ifadesini kullandığımızda genelde yan sanayi, ucuz, çakma ürünler aklımıza geliyor. Sinemada merdiven altı denildiğinde ise genelde yer altı dünyası ya da ölüler alemi kastediliyor. Amerikan kültüründeki kullanımının Holywood tarafından dünyaya aktarımından dolayı bu şekilde kabul görmüş. Merdiven Altındakiler, Kabus Merdiveni ve Merdiven Altı farklı ülkelere ait filmler. Üçünün de ortak yanı gerilim türünde filmler olması. ABD yapımı olan Merdiven Altındakiler’de, kaçırılan çocukların hapis tutulduğu bodrumdur aslında merdiven altı. Orada çocuklara türlü işkenceler yapılmıştır. Ama filmin finaline kadar bu durum merdiven altıdır, yani tam olarak gizemin çözümlemesi yapılmaz. Japonya yapımı Kabus Merdiveni filmi ise basamak genişlikleri eşit olmayan bir merdivenin, hayatta maddi imkanları aynı olmayan farklı kesimlerden insanlara karşı olan davranışını gösteriyor. Türkiye yapımı Merdiven Altı filminde ise istenmeyen olaylara saklandığı merdivenin altından tanıklık eden bir gencin giderek yükselen hakikat arayışı işlenmekte.

Ağır Ağır Çıkacaksın Bu Merdivenlerden

Ahmet Haşim’in Merdiven şiiri, lise yıllarında ezberlediğimiz şiirlerden biriydi Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak... Dizeleriyle geçmiş zamanı, tüketilmiş her anı öyle güzel anlatır ki -Allah geçinden versin- birazdan Yahya Kemal’in Sessiz Gemi’sine bineceğinizi zannedersiniz. Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...

Posta Kutusundaki Dergi

Merdiven şiir dergisi, edebiyat dünyasının kibar kalemi Ali Ural’ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı, zamanla profesyonelleşmiş, sağlam dergilerimizden biriydi. Derginin en çok takip ettiren yanı ilk başlarda Şair İsmet Özel’in son şiirlerini bu dergide yayınlıyor olmasıydı. Ancak daha sonra derginin muhtevasının, görselliğinin nitelik kazanmasıyla birlikte dergi edebiyat takipçilerinin tiryakiliği haline gelmişti ki yayın hayatına veda etti. Dergide, birçok usta kalemin yanında şimdilerde adını şiirle andığımız birçok abimiz ilk şiirlerini yayınlamıştı. Maalesef böylesine güzel bir dergi de, dikilmiş ancak ihtiyaç duyduğu su verilmemiş dergiler fidanlığına gömüldü.

Ufak Sıçrayış Biriktiricisi!

Zaman merdiveni diye bir kavram var. Bu kavrama göre her 25 yılda yeni bir jenerasyon geliyor ve bu jenerasyon selefi olan jenerasyondan farklı olarak bir sıçrama gerçekleştiriyor ve bir önceki dönemin kör nokta kompleksini çözüyor. Kör nokta kompleksi, insanın kendi zamanında gerçekleşen olayların devamında ne olacağını bilemiyor oluşundan ötürü kendisini mutsuz hissetmesi anlamına geliyor, bazı insanlar da geleceğe yönelik kehanetlerde bulunmaya çalışıyorlar ve bu kehanetlere başkalarının inanmasını çok istiyorlar. Diğerleri onlara inanmayınca bir tür komplekse düşüyorlar buna da Yunan mitolojisindeki bir kahramandan türetilmiş Kassandra kompleksi deniyor. Bahsettiğim kavramlar son zamanlarda yaygınlaşmaya başlayan Futurizmin (Gelecek Bilimi) üzerine kafa yoran bilim adamları, fikir adamları tarafından üretilmiş. Peygamber Efendimiz döneminde Rumlarla Persler arasında geçen ve Persler açık ara Rumlara karşı galip gelip İstanbul’a kadar tüm Rum topraklarını almış iken Peygamber Efendimiz’in Rum suresinde geçen ayetle Rumların kısa bir süre sonra Perslere karşı galip geleceğini bildirmesi olayı da Futuristlerin dikkatini celb etmektedir ve geneli ateist filozoflardan oluşan bu insanların vahye olan ilgisini artırdığı için aralarından tek tük de olsa Müslüman olanlar da çıkmaktadır. Futuristlere göre Peygamberler ufak sıçrayış biriktiricisi olarak nitelendiriliyorlar. Yani zaman merdivenine Allah’ın izniyle hakim olan insanlar anlamına geliyor bu. Futuristlerin bunu temellendirdikleri yerlerden birisi de Hz. Yakup Peygamberin rüyasında göğe çıkan bir merdiven gördüğünün anlatıldığı İncil ve Tevrat’tan bazı bölümlerdir.

Fındıklı Merdiveni

İstanbul’da sahili üst taraflara bağlayan sıradan merdivenlerden biriydi Fındıklı merdiveni. Bir adamın işgüzarlığı üzerine rengarenk oldu ve bunun peşinden ilgili belediyenin müdahalesiyle eski haline getirildi. Bu değişim, anında Türkiye çapında bir tartışmaya dönüştü. Birçok şehirde merdivenler farklı renklere boyandı. Milleti kamplara, taraflara ayırmak için her fırsatı kullananlar yine yaptı yapacağını. Önce asosyal medya görüş olarak ikiye bölündü sonra tekrar merdivenler boyandı. Şükür ki belediye merdivenleri eski haline getirme konusunda çok inatçı olmadı ve renkli haline tahammül etmeye karar verdi. Renkli halini savunanların iddiası şu ki; renkli bir hayatımız olsun ya da bu bir tür savaşa hayır kampanyası. Savaşla alakasını kurmak zor gibi geliyor size ama kolay aslında. Bu çocukların akıl hocaları hippilerdi, namı diğer çiçek çocuklar. Bir zaman rengarenk elbiseleri bohem hayatları ile savaşa karşı tembel eylemler yaptılar. Birçok savaş birçok katliam onların bahanesiyle yapıldı. Bugünkü komedi de o günlerin bir benzeri. Sözde savaş karşıtları her yeri rengarenk yapmaya çalışıyor. Emperyalist savaşı istemiyoruz diyorlar. Oysa ki burunlarının dibinde katliamlar yapılıyor, o katliamları görmek yerine, sunni uyduruk katliamlar olmuş gibi gösterip milletin samimi ve vicdani duygularıyla oynuyorlar. Merdivenleri farklı renklere boyayarak sadece boyacıları zengin ederler ve bu eylemi de ilk başlatan bir boya markası olabilir.


Sami Yaylalı'ın Yazısı.